HAMLET — 292 inci sayfadan devam — Şekspir'in Hamlet eserile orta- ya koymak istediği şey nedir? Fi: kirler mütehavvil bir kıvranış İ- ginde çırpınır, durur. Zamanın İğ ciaları, saray entrikaları cürümler ve haksızlıklar gerisi içinde gözü- müzün önünde canlanan bu muh- teşem tablo nedir? Bizi içimizden büyüleyen bu sırrın sebeplerini nasıl keşf edebiliriz? Bütün bunlar romantik bir he- yecandan daha kuvvetli olarak i- iade edilmektedir. Devrini aşarak asırları fet eden hu kudret ve 7€- kâ mükemmeli arayan insanın 1Z- tıraplarını söylemektenci doğdu? Kin, ihtirag ve şehvet hırsıle tutuşan hislerin mazi bir dıramını yaratan Şekspir'in Hamlet'inde iyi ile fena, güzelle çirkin karşı kar şıyadır. Thgse'le Antithöse müte- madiyen çarpışır. Fakat Şekepir'in dehâsı bunu bize his ettirmeden meşeleyi Gynthâse haline getirme- den ortaya koyabilmeâindedir. Taht hırsızı katil Kralın da katl edil mesile intikam alınmış ve âdalet de yerini bulmuş facia bitmiş, başka bir dava kalmamıştır. Fa- kat bütün bunlar zahiri sebepler- dir, Asıl maksat insane &it olan ahlâk mefhumlarında yaşamakta dır. İnsan tefekkürünü düşünceye sevk eden, zihinimizi kurcalayan şey nedir? Bu hayat probiğm'i tek bir sual halinde hayalimize işleye- rek bizi sorguya çekerken insanı neden vicdan muhakemesinin mu- hasebesile, mantikile baş başa bırakır İşte Şekepir'in Hamlet eserile ortaya koymak istediği dünya fikri bu idi. Bunu anlamadan Hamlet rolünü kavrayabilmek güçtü, Hamlet rolünü yapacak 0- lan aktör şahsında tek karakterli bir rolü değil muhtelif karakter tiplerini birden cem ederek deği- şen fikrin hareket ve hüviyeti İ- çinde mütehavvil olabilmelidir. Şehir tiyatrosundaki Hamlet temsilinde eserin ihtiva ettiği ha- kiki manaya ehemmiyet verilme- miş, ana fikrin aslında yaşayan öz duygudan ziyade şeklin barici görünüşündeki vak'alara kıymet verilmişti. Fikrin esas noktası vak'a ve hareketin dinamizm içinde kaybol. muşta. Hateketle fikri birbirinden asiâ ayrılmaz bir şeniyet olarak kabul eden Şekepir'in yarattığı eser bu bakımdan tam manasile ifade edilebilmiş sayılamaz. Şekapir mükemmel olanı arar ve yaratmıya çalışırken kana kan, dişe diş diye intikam hırs ve ateşile yanan bir Hamletle karşılaşıyoruz. Dekordan, kostümden, renkten, boyadan ve ışıktan evvel Şekspir'- in dünyayı dolduran fikrini anlı- yacak aktörü yaratmak lâzımdır. Bununla beraber Şehir Tiyatrosu mevsim başlarken ilk olurak bu eseri sahneye koymakla hata et- miş gayılamaz. Eeerin güçlüğü nazarı itibara alınıran müsamaha ile karşılamak zarureti vardır. Esasen (Şehir Tiyatrosundan başka hangi teşekkül veya trup bunu daha iyi temsil edebilirdi diye düşünürsek o zaman aza ka- naat etmeyi tercih edebiliriz. Hamlet trajedisini bir kere de seyyar truplarından birinde seyir etmek faciasına katlanmıştım. Ü- çüncü perdeden daha fazlasını seyir etmiye tahammül edemiyen muharrir Celâleddin Ezine eğer Hamleti o zaman orada görmüş olsaydı acaba ne derdi * Hamleti katleden Laertes'in zehirli kılıncı değildi. Onu sahnede katledenler Hamlet hakkında kafalarında hiç bir fikri notion'a sahip olmıyan aktörlerdi. Halbuki Şekepir Ham- leti ebedi olarak yaşatmak için öl- dürtmüştü. Hiç şüphesiz edebi zevk ve heyecanlarımızda tedrici tekâmül kanunlarına tabi olarak ilerler, inkişaf eder. Bğer aktör seyirei- deki renotion'u sezebiliyorsa ya hiç oynamaz, yahut onun tikir seviyesine müvazi olarak yaratır. Aktörle seyirci birbirini tamamlı- yarak ayni zevkin basitliği içinde mütekabil hislerle aldanıyorlarsa ozaman bu batalı müvazeneyi saramak, dalalete düşen kolektif şuurun karanlıklarını aydınlatmak lâzımdır. Öz ve asıl olanı yakala. mak tufeyli ve arızi olan Şşeyler- den ayırmak, tefrik etmek, ayık- lamak ve tasfiyeye tabi tutmakla kabil olur, Umumi kültür seviye- sini yükseltmek lâzımdır. Bunu yapacak olan yerinde yapılan şuurlu ve faydalı tenkit- lerdir. Fena oynanılan eserleri ten- kit etmekle aktöre fenalık yapıl- maz. Bilâkis aktör hatalarını tas- e amil wa hih ederek düzeltir, noksanların tenkidin yardımile tamamlamış olur, Sanat körü körüne olan bir inanıştan ibaret değildir. Bu itibar. la daha iyisini arayanın haklarına da müdahale etmiye hakkımız kalmaz, Şahat hislerimize kapıl- madan bu hakikat: anlamalıyız. Tiyatro İantaasmagorik bir heyecan menbaı değildir. Onda yüksek fikir, estetik heyecan ve zevkimi- zin aynasını görmek isteriz. Ya şadığımızı yaşgmak, duyduğumuzu duymak isteriz. Aktörle seyirci arasındaki fikri mübadelenin kar- şılıklı münasebetleri tesiş olunma- lıdır. Tiyatroda sosyal münasebet- lerin umumi şeyrine tabi olarak tekâmül merhale ve safhalarından geçmek suretile ilerleyebilir. Bu da zamana bağlıdır. İlk basameak- larından itibaren bü mukaddes mabedin mermer ve muhteşem merdivenlerini hrmenarak yükse- leceğimiz mesut güne kadar bek- lemek mecburiyetindeyin. Sabır ve sebat sanat sahasında muvaffak olabilmenin birinci şartıdır. Tiyatro kültürünün sosyal ter- biye ile felsefi ideal'e bağlı olarak yaratılması lâzımdır. Tiyatro ko lektif bir heyecanın ifadesidir. İn- san orada insana yakın olanı arar, Mükemmel olanı görmek ister. Bu anlaşıldığı gün meselenin helline doğru ilk adımlar müsbet ve şu- urlu olarak atılmış demektir, Bu mes'ut ve uzak hayalin he- kikat olabilmesini temenni etmek her münevver zekânın bakkıdır. Bugün olanı olduğu gibi kabul et- mek mecbüariyetini anlamış olmu- mıza rağmen daha iyisini yarat- maya çalışmanın vazifelerile mü- kellefiz. Şehir tiyatrosunda oynanan Hamlet trajedisinde eserin aslına ne dereceye kadar mutabık kalın- mışıtır? Müellifin fikirlerine ne de- reoeya kadar uygun olarak İiji ü- ser temsil edilmiştir. Bunun İnü- nakaşasından evvel daha imitihi l olan şey Şekepir hakkındaki bil. gimizin (hududunu ( tünumaktır. Şekapir'in bütün eserlerini 'İlirk. geye tercüme ederek onu kâfi dü recede halka tanıtabildik mif Şekspir'in eserlerini kaç kişi okü- muş ve anlamış diye sorabiliriz; o zaman Şehir tiyatrosuna İüzumün» dan fazla hücum etmeye hakkı- — Lütfen sayfayı öriiriniş — Gİ 299 — Servetifünun — 1353 iv g0 Li ON ETE