kepengini indiren, “mehip sakalı, korkunç çıkıntılı bagı, eski, düğ- meleri kopmuş bir mintanın kö- milen açık bıraktığı sinesinin vah- şi kıllarıyla,, «meçhul ve garip» ba- kırsakal deli Mehmed; arabası, si- nirli küçük hanımı, iç güveysi da- madıyla anlatılan konak hayatta- kine nekadar yakındır, Ve yine “Bir tercümeihâl, de yeni açılan mektebin ilk mükâfat tevzii gü- nünde mutasamıfın «Sağlam bir dimağ ancak sağlam bir bünye ile kanidir.,, Nazariyesinden başlıya- jimnastiğin beden ve zekâ üzerin- deki tesiratı hasenesinden; nâibin «Sesinin güzelliği ile bütün bir kavmi tariki hakka sokan Davut Aleyhisselâmı misâl göstererek mu- ahvali batınaya olan nufuzu hây- rebahşından»; İhsan Beyin «Bir zamanlar ulümu islâmiye ve şar- kıyyeden istianeşi irfan eden garp medeniyetinden, şimdi, bizim de mukabeleten istiareye hakkı sari- himiz olup bunun da yegâne va- sıtası onların lisanına kesbi vukuf etmektir gibi bir nazeriye vaze- derek fİransızcanıp lüzumundan> uzun uzadıya bahsetmeleri ve kw dar raeldir, Yakup Kadri'nin yazılarında — «Bir tereiümeihal>, «Bir kadın meselesi» — yer yer Anadolu'nun «Yazın sıcak günlerinde kiraz yay- lalarına çıkıp «Soğuk su membö- larında» rakı içmek, bağlarda «ge ce gergi mahallerinde kadın» oy- natmak, «Kışın, beldenin kenar mahellelerinde, işvekâr ellerin k#- padığı demir kapaklı pencerelere çapkın, sıcak kurşunlar» atmak, eşraf konaklarının selâmlıklarında mutat akşam keyifleri yapmak gi- bi bazı hususiyetlerini aksettiren mahalli hayat tasvirlerine de rast gelinir. Yakup Kadri'de objektif ve sübjektif görüşler birleşmiştir. O, zaman zaman hassas ve hummalı ruhunu meydana cikaran tahliller yapar. Meselâ «Bir ölünün mek- tupları» ve «Yalnız kalmak kor. kusu» nda baştan aşağı ruhi he letler üzerinde durulmuştur. İlk hikâyede Yakup Kadri insan vin- neti müsgit bir zencir seyyahat maksadıyla gittiği Mısırda bir Prensesi nasıl çılgınca sevdiğini ve bu yüzden naml kendisini El- cezire bahçesinde bir ağaca asarak intihar ettiğini anlatır. Fakat vak'- adan ziyade, mühim olan nokta Örfi idare mıntakasındaki vilâyetlerin sayın halkına Onbir ay kadar Örfi İdare komutanı olarak aranızda vazife gördüm. İlk vazifeyi ele aldığım zaman neşrettiğim beyannamedeki İsmenni: lerimi; asil ve temiz Türk ırkına ve onun her sınıf ve meslek #ühipldrins mahsus yüksek emniyet, duygu ve anlayışla ve kiymetli şatdimlurınızla temamen yapılmış olduğunu görmekten duyduğum zevk ve iftihar hu: dudsuzdur. Sarsılması ihtimali olmıyan bu milli vahdet varlığının mütezayit fer«- gat ve fedakârlıklarla devam edeceğini yakinen anlamış olarak ve bunu umuma da ilân ederek sizlere arzı veda eder ve saygi ile hepinizi se- lâmlarım. 25 “10 » 1941 Sabık Örft İdare Komutanı Korgeneral ALİ RIZA ARTUNKAL bu anormal gencin psikolojisi ü- zerinde durması ve onu tablil et- mesidir : Genç adam bir akşam üstü bir arabada gördüğü ve çok beğendi gi genç kadının, prenses olduğunu öğrenince nevmidiye düşer. Fakat yine düşünür ki nihayet o da bir insandır. Bununla beraber bu iki zıt fikrin mahiği bir dimağdaki akisleri ve yirmi yeşin romantik- likliği, prensesin ilk önce müsait gibi görünmüşken, sonraları genci «Her akşam dönüşünde, köprünün izdihamı, velvelesi, cuşu huruşu hayatı arasında Nii'in kirli, donuk sularına bakarak ölümü düşündü- recek kadar lâkayd ve müstehzi> nazarları onu nihayet intihara sevkeder. Bu hikâyelerde mühim bir hu- susiyet Yakup Kadrinin gencin intiharına sebep olarak diğer hi- kâyeciler gibi yalnız «Aşka» la ik- tifa etmemesidir. Ona göre: «Kan dökmeden öldürmek, cinayetlerin en Ââdisidir; ölümlerin en sefili ol- duğu gibi...» görülüyor ki Yakup Kadri maküs hâdiseler karşısında hassas, duygulu insanların değil, en zarif, mukavemetsiz insanla- rın intibar edeceğini kabul ediyor ve neticeyi tabiileştirmek için gencin irsen cinnete müsait oldu- gunu söylüyor. «Yalnız kalmak korkusu» nda da bir ruhi halet üzerinde israr edilir. «Hikâyenin hülâsası şudur:> Parise giden genç bir adam daha İstanbuldan ayrılırken kendisine bir adam hissi gelmiş, etrafında derin ve siyah bir boşluk açılmış, bundan tecerrüt edememiş ve bu boşluk Pariste daba ziyade derin- leşmiştir. Bu bir daüasıla, hasret, iftirak duygusu değil, sadece bir adam hissi, yalnızlık korkusudur, Gevç adam, bu büyük ve gürül. tülü şehirde kendisini yap yalnız his etmekte, delireceğinden kork- maktadır. Bir ses Jsmini söylese, hemen kendişine döneceğinden e- min bulunmaktadır. Bir gece ote- linin yolunu kaybeder. Hafif meş- rep bir Paris kadının yardımıyla otelini bulmağa muvaffak olur. Erkek asil, zengin, yakışıklı; ka- adi, manasız ve çok çirkindir. Fakat bununla beraber adam sırf «Yalnız kalmak korkusu» yüzün- den onunla beraber yaşamaya başiar, hatta dönerken İstanbula getirir.» Türk vatanı bölünmez bir bütündür. 285 — Servetifunun — 2358