Ön altıncı Yazan: S. Bunun eserlerinde çok şöhret ka- zanmıştır. Hattâ “Şekispirin,, “Ro- meo ve Jülyet,, isimli eserinin mev- zuu onun hikâyelerinden alınmıştır. Tiyatro — ; Ön altıncı asır bi- dayetinden itibaren pastoral dıra- matik eserler görülmeğe başlıyor. Bunlarda eşhas kadın ve erkek ço- banlardan, kır mabedlerinden iba- rettir. Bunlar ciddi veya yarı şaka manzum tiyatrocuklar sayılabilirler. Ba nevide en maarruf numuneyi “Lotas, ın “iktiyas, sı teşkil eder. Roman ve hikâye haricinde ne- sir şeklini ve siyasi ve târih saha- sında görüyoruz. Bunlarda gaye hükümet adamı yetiştirmekti. Bu sahada en ziyade şöhret kazanmış olan “Makyavel, dir. Fransa, At manya ve romada bir çok siyasi memuriyetlerde bulundu, Kendisi cumhuriyet fırkasina mensup oldu- ğu için hükümeti ele geçiren *Me- diçi, ler tarafından sui maksat faili olarak ittiham edildi. Zindana atıl- dı. Bu darbeyi yedikten sonra Mak- yavel Midiçilere taraftar oldu. Bir çok fırıldaklara âlet kesildi. Fakat çok sürmeden hükümet tekrar cum- huriyetcilere geçince Makyavel de gözden düştü ve sefalet içinde öl- dü. Hicviye, hikâye, komedi vâdi- lerinde epi kaim yürüttü. Fakat kendine asıl şöhret temin eden *Löprens,, isimli eseridir. Bu eser- de bir İtalyan hükümdarının nasıl olması icap ettiği izam edilir. Bü- tün kitabın mihverini teşkil eden temel ve öz fikir şudur : “Gayenin ulyiyeti istimal edilen vasıtaları meş- ru kılar, İcabında yalan söylenir ve hile kullanılabilir. Ferd ve ferdin hakkı devletin yüksek gayelerine tabi olmalıdır., İşte Makyavelin siyasi kanaat budur, eseride İtal- yan nesrinin en güzelnümunesi sa- yılmaktadır. Bu devirde ikinci mü- 126 — Servetifünun — 2345 asırda dünya edebiyatı L GA Nahid him şahsiyet Makyavelin şakirdle- rinden “Kişarden, dir, Kendisi bü- yük bir ailedendi f( 1480-1540 71, İda- ri ve siyasi memuriyetlerde bulun- muştur. Fikren Makyavelin halefi- dir. Menfaatı için her şeyi feda eder. Bu fikri nefsinde tatbik et- miştir. Eserinde İtalyanın düşman istilâsından kurtulmasını temenni etmekle beraber “1536, da “Şar- liken, Florahsaya muzafferen gir- diği gün kendisi İmparatorun ya- nında bulunuyordu. Hâtıra, diyaloğ ve mantıkları İtalyan tarihine bırak- tığı şöhretli eserlerdir. Bunlarda ifa- de çok müselles (ve kürfet olmak- la beraber ilim ve sanat noktasın- da pek kıymetlidir. Onyedi ve onsekizinci asırlarda Önyedinci asırda İspanyol nüfu- zunun ağır tesirleri İtalyayı ezmek- tedir. Herkes engizisyon lânetini kendi üzerine çekmekten şiddetle sakınıyordu. Gerçi bu münbit top- rak 1615 - 1671 de “Salvattan Ruze, gibi hamude asabi ve per- vasız eser veren şair yeliştirmişti. ayni devirde zamanının edehi var- lıklarını müstehzi bir kalemle hır- palıyan “Tassonu,, gibi münekkid- ler ve “Mafkati, gibi kıymetli tiyat- ro muharrirleri yetiştirmişti. Fakat artık ne Ariyostun şaşalı fikirlerine ve ne de Taso'ın ahenkiar lisanına arşiyen şahsiyetler çıkabiliyordu. “Marino» bir sanatkâr için lâzım gelen kuvvetli muhayyile, parlak ve mebde bir hassasiyete malikti. U- zun müddet yaşadığı Fransada mu- hafil edebiye ile sıkı bir temas te- sis etmiş ve “Mari Duk Viçi, tara- fından himaye edilmişti. Şekle ifrat ile bağlanışı eserlerinde biraz gayri tabiilik uyandırıyordu. Hele onun yüksek kabiliyetlerine mazhar ol- mıyan haleflerinin ayni yolda yürü- B i işi çürütmüş ve bu sanat dâvası karanlıklara gömülmüştür. Nesir bu asırda artık sadece milletin vasıtası telâkki ediliyor. Bu itibarla edebiyatlş hiç bir alâkası yokken 1564-1642 bu asrın naşirleri arasında bir meyki almaktadır. “Usuller üzerinde muhavereler,, un- vanlı eseri bilhassa kayda lâyıktır. Şimdiye kadar mütalea ettiğimiz inhitatın sebepleri opsekizinci asrın ikinci nısfına doğru ortadan kalk- mağa başladı. Ecnebi nüfuzunun tazyiki azalmıştı. Engixisyon mah- kemeleri memleketten sürülüp çıka- rılmıştı, İkinci intibah diyebilece- gini bu devirde uyanıklığı davet eden sebeplerden biri de. İtalyaya Fransız edebiyatmin hulülidir. Mi- lân ve Paris arasında bu devirden itibaren hakiki bir rabıtayı fikriye başlar. Bu bağlar ondokuzuncu as- rın ilk yıllarına kadar sürmüştür. İtalyanın Fransadan aldığı yalnız sanat ve ilim değildir. Ayni yollar- dan o memlekete fikir uyanıklığile beraber vatanı ve milliyet hicabında girmiştir. Bu devirde İtalyanların aasbını ihtizaza getiren en meşhur şair olarak “Altiyeri, yi görüyoruz 11749-1813). Kendisi Piza'da doğ- muş. Orta bir terbiye alarak asker- liğe sülük etmişti. Fikri rüşde vasıl olduktan sonra kendine kendine çalışmış ve tercümeler yapmış: bu suretle İtalyanın en büyük trajedi şairi olmuştu. Fransa ve İngilterede epi müddet yaşadıktan sonra Flo- ransada ölmuştür. Piyeslerinin mev- zuu Şarka ve Yunanistana âittir, “Mari Stuart ve İkinci Filip, gibi tarihi eserler de yazmıştır. Bu eser- lerde belki biraz sert, fakat metin bir üslüb görülür. Bu yalçınlığın ar- kasında fazilet telkini gayesi hisso- — Devamı son sayfada —