ROMEN EDEBİYATINDAN : 3 DÜNYANIN DERTLERİNDEN | Yasan: AA VLAHUTA)| H | Çeviren: Cavt YAMA ç| Mubarek peder sinirli olupta ağzına geleni rüzgâra teslim ettiği zamanlar, evinde bir bel& olduğu- nu ve bu belâdan ne zaman kurtulacağını oOkendine sorduğu halde, bu defa onu gitmeğe hazır görürken daha, bütün mındarlığı alçaklık ve terbiyesizliğini yine göstermekte gecikmedi : — Biraz dur bakalım, çocuk, işler zannettiğin gibi değil.. Sevi bu evde bunca seveden beri tutup bedâvadan doyurmuyorum ve ak- lına eser esmez: hop! pılıpırtını toplayıp kırmağa bakıyorann. Ne, yoksa sizin kitaplarda böyle-mi yazıyor 1 Sakin ol, oğul), ikimizin görülecek heşabı var,, Evet... Ne zannediyorsun 1 Hesaplaşacağız... Zâlim papaz, bütün kitaplarını hâvi paketini ve evden getirdiği öteberisini alıkoymuş, zavallı çocuk ise hırstan sarararak göz yaşla- rını zor zaptederek öylece, üzerin- dekilerle ayrılmış ve bir daha oraya, geri dönmemiğti. Onu arkadaşları çok seviyordu ve her biri elinden gelen yardımı yaptı. Fakat, zorla sırtına geçir- diği kısa kollu ve fırtınaların alaylı ve ümitsizlikle ıslık çaldığı ceketinin deliklerine ellerini soka- ruk onunla alay edenlerde bulun- du. Bu hassas tabiatlı çocuk, bütün bir istihzâları acı ve zorla çıkar- dığı bir tebessümle kabül ediyor- du. Bütün bu elaylar içine balta darbeleri gibi iniyor, o ise bu yaşta imkânsız gibi görünen bir 250 — Servetifünun — 2329 azimle onları içinde, gizliden ezi- yordu. Çok okuyordu. Bulduğu yerden kitap alıyor. Dolmak ihtiyacıyla kavrulan, kendini dâima boş hisseden bir kimseydi. Ender olarak çocukların gürültülü eğlencelerine karışıyor- du. Herşeyi müşahede edip, çok düşünüyor ve az konuşuyordu. Bedbaht çocuklara haş olan ve sonra bir hastalık hâlini alan bu erken ciddiyet kendinden te- reddüt etmek ve tesadüflerden korkmak, eskiden sarsılmıyan ener- jisini eirafa nür seçen, birinciliği kazanan talebe gururunu azalttı. Lise ikide birinciliği bir başka- sına terketti, üçte ise onu üç kişi geçti fakat hiçbir zaman iyi bir talebe olmaktan vazgeçmedi. Dünyada vukubulan hâdişelere erken ve sâbit olarak dikilmiş olan müşahede kuvveti insanlar arasında muvaffak olup mühim bir kimse olabilmenin nekadar güç olduğunu anladı. “Bilhassa, fakir ve başkalarından daha hassas - daha zeki olan bir kimse için - çünki bu noktaina- zardan ilk öğretmeni Bay Gher- vescu âldanmamıştı. Radu zeki bir çocuktu, Şimdi yaşlandığında, da- ha güzel bir elbisesi olmasını ve daha iyi bir hayat yaşamayı arzu ederdi, çünki herkes insana görün- düğü gibi (olduğa gibi değil) kıy- met veriyordu. Mektepteki müna- kaşalarda haksız çıkmasının sebebi ceketinin biraz yırtık olmasından ileri geliyordu. Çocukken gürbüz ve sağlamdı. Fakat beşinci sınıftayken, kış imtibanlarından sonra çocuklar bir ziyafet tertib ettiler. Radu de. gitti. Orada onu gece yarısına kadar kal- mıya mecbur ettiler. Eve döndüğün- de, kapıya hafifce dokundu, kilid- li idi. Vurmuğa cesaret edemedi ve saçak altına gığınmak tedbirsizli- ğinde bulundu. Hava çok soğukdu, hafif giyin- miş olduğundan bütün gece titredi. Ertesi günü morarmış, donmuş gibiydi. Odun gibi olan kollarını ve ayaklarını zorla kımıldetıyordu. O zamandan sonra kendini Ta- hatsız hissetti, Fakat yaşı müca- dele etti. İlkönce bu, kendine şaka gibi geldi. Yazın kısa bir zaman- da tutulduğu sıtmalar onu yokla- dı, fakat sonbaharda yine döndü ve o altıda iken sıtmayı birkaç defa kendile beraber mektebede götürmüşdü. Çocuklarına hususi dersler ver- diği aile, Eylülde onları yatılı mektebe vereceğini beyan etti. Radu, ancak şimdi daha evvel yapacağı bir işi düşündü: imtihan- la Sİ. Sava Lisesine meccani ola- rak girmeyi, Papaz köydeki muallim karde- gine bu öz evladı gibi sevib baktı- ğı çocuğun nankörlüğünden bahs etti. Radu annesine, Papazın yanın- dan derslerine çalışımadığından syrıldığını, Sonbaharda Devlet mektebine gireceğini, bu seneye