nın ruhuna sıcaklık verir, adlı Şir başlik var, ondan şu satırları tercüme ediyoruz: «Birçok Avrupalı gibi Sizde u- fuklarım kartaadığını ve kara bu- lutların başınıza veya komşunuzun başına düşeceğini hissedince, ru- hunüza, dimağınıza sıkıntılar ge- lir. Amerikada yeni operetlerindeki mısra gakın dâşünmeyiniz. Ope- retlerin o beyiti kara bulutun ar- kasından parlak günler vadeder, Halbuki bu gün mesele o kadar “olay değildir! Hayatı çok ciddi tephedön görmek icab ediyor. Böyle ciddi olmakla beraber gü- zel tebessümler göstermek müm- kündür. . Hayati tatlı görmiye gayret edip gülmeğe çalışınız. «Sakın gülmek kolay değildir demeyiniz. «Bir çalılık gördüğünüz zaman dikenler var diye bagırmayin, aca- ba gül açacakmı diye düşünün «Can sıkıntılarına kargı koyun! bu yeni hayatın paratöneridir. «1941 de hayatın tadı kalmadı, kalmadı diye bağırmayin; kork- “mayin, kara bulut görünüyor diye insan kendi 'canına kıymaz. Sizde ufak bir güneş olanuz. <Biratımızdakilerin elinden tü- tunuz. Gülmekle, neşe ile onlara cesaret veriniz. Kötü talie mey- dan okuyunuz; o zaman kötü tâli sizin kavvetinizi anlar tarzını de- giştirebilir. «Çehrenizi parlak tarafa çevi- rin, sırmanızı karanlığa tutnn, in- san güneşe doğru yürürken gölge arkada olur. Mecmuanın renkli nasihat say- falarındu daha çok güzel gülünç ve iosanın ruhuna kuvvet veren satırlar var. Hepsini toplıyacacak değiliz. Bütün bu satırları okuyan: lar bizim eski ata sözlerimizle tekrar başbaşa kalırlar. İşte bir kaç danesi : İşten artmaz dişten artar — Yorganına göre ayak uzat — ak akçe kara gün içindir — işin başı sağlıktır — her şeyin tatlı tarafını almalı — hüner dertleri keyif yap- maktır. Haftanın muşahabesini bu söz- lerle kesiyorum. Sevgili okuyucu- lar nasihatların içinden beyendik- lerini alsınlar. Ahmed İhsan TOKGÖZ Yurddaş! Türkiye, bu harp içinde, enaz harp sıkıntısı çeken memlekettir. Bunun kıymetini bil. Sıkıntıya düşmemek istiyorsan, bir harp dünyası içinde yaşadığımızı, daima düşün. Tasarruflu yaşa. Nerelerden, nası! ve ve, ne kadar tasarruf edebileceğini daima hesapla. Meselâ : — Önüne yiyebileceğinden fazla ek- mek alma. Kuruyan ve ahlen bir lok- ma ekmeğin bile, bugün her zamandan daha büyük bir haram olduğuna inan. — Lokantalarda önüne yiyebileceğin- den fazla ekmek korlarsa - ki daima korlar - hemen garsonu çağır, daha küçük bir dilim iste. — Çayına ilç şeker yerine iki şeker at. — Fazla yağlı yemeklerden sakın. Mide, karaciğer, bağırsak, şişmanlık hastalıkları hep, bu fazla yağlı ye- meklerimizden ileri geliyor. İnanmaz" san doktora da bir sor. — Boş yere ve lüzumundan fazla elektrik yakma. «Damlaya, damlaya göl olur.» unut- ma | Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu Ahmet Vefik Paşa — Şarkta we gaerpte ilmile ve kemalile şöh- ret kazanmış olmu sabık Sadırâzam Ahmet Vefik Paşa irtihal etmhiğştir. Merhum memleketimizde nadir ye- tişmiş zevattan idi; ilmile vatana 'çek hizmetler etmiş idi. Bıraktığı eserler pek çöktür. Ahmet Vefik Paşa hiç bir dakikasını boş geçir- mez; bir vezir idi.'Buaktığı eserlerin güzelee muhafaza olunup neşredil- “mesini eandan ve gönülden dileriz. “Ahmet Vefik Paşa siyadi mesleğe Paris sefareti obaşkâtibliğile ve Louis Philippe zamanında baçla- imığtı. Abdülhamid zamanında Pa- 'ris sefiri olmuştu; Oradân Evkaf Bezaretin gelip İstünbülün “en yüksek eserleritden olan Süley- maniye camiini tamir ettirdi, Ana&- doluda ıslahat müfettişi oldu. Ab- dülhamid zamanında başvekil oldu, sonra Bursa valisi oldu f*J Moli- yerden terdiime eylediği piyesleri Bursada kurdurduğu tiyatroda oynattı. Lehçei - Osmani adlı lü- gat kitabını meydana getirdi. Telmakı tercüme eyledi. Rumeli- hisarında medjundur. O civardaki yalısındaki kütüphanesi fevkalâde zengin idi, Bu kütüphane Avrupa da dahi meşhurdu. Ahmet Vefik türk tarihinin hürmet ve iftihar ile yâddeyleyeceği ilim ile nefis sa- nat gdamığır, çok dürüst siyasidir. ,,, İ*J Bu arada eski meb'usan meclisine reislik etmiştir, Bursaya gidişi bir nevi sürgünlük idi. EHi yıl evvel çıkmış olan, 25 Mart 1391 tarihli Servetifünunnn 3 numaralı nüshasından: Aşağıdaki satırları nakleyliyoruz. Bundan sonra her nüshamız da sırasiyle elli yıl evvelki gazetemiz nüshalarından parçalar alacağız: İlâve — 1881 senesinde Şam Ordu mubasebeciliğinden Ankara defterdarlığına tahvil eden rah- metli babam ile ailece evvelâ Şamdan İstanbula gelmiştik. Ben de Şam asker) rüşdiyesinden dip- loma atmıştım. İstanbuldan Bursa terikile Ankaraya gittik. Bursada Ahmet Vefik Paşanın tiyatrosunu gördüm ve «Zor nikâh> piyesi bana pek derin bir hatıra bırak- mıştır. Zaten 1881 Ankara seya- hati hatıralarla doludur. Ankarada bana fransızca dersi vererek İran- tızcamı kuvvetlendirmiş olan mer- hum posta nazırı «Agâh efendi» hakkında yazdıklarını dört yıl neşr- etmiştim. Ahmed İhsan TOKGÖZ 194 — Servetifünun — 2395