İngiliz Tiyatrosu Charles MORGAN YAMAÇ “Yazan: “Çeviren: Ziya (Oharles M organ, Lejiyon donon olan Morgan, “The Times, ve Nev “york'ta çıkan “New - York Times, yazelelerinde tiyatro münekkididir. Charles Morgan, 1938 de Avru- Danın bütün münevverlerini alâkalan- “dıran: «Yaratım Muhayyele» hak- “ kında, Sorbon'da bir konferans ver- miştir. : 1894'te doğmuş, meşhur bir mü- hendiz olan Sir Oharles Morgan'ın oğludur, Tahsilini Oeborne, Dari- 'monik ve Brasenose - College - Ox- 'ford'ta yapmıştır. © 1907-13 ârasında İngiliz donan- “masında hizmet görmüş ve ilk umu- mi karpto(1914-16) gene İngiliz bah İ riyeleri arasında yer almışlar. © Londradaki «Litteratury Sooioty» reisidir. Başhoa eşerleri: “The Gunroom,, “İsmim, Lejyondur, , “George Mo- 'ore İçin mezar yazısı, , «Sparken- “broke, , “Bir aynada hayâl, (Bu eseri, “Femine - Vie Heureuse» - 1930 mükâfalını almıştır) ve Pınar (1983 de Hevthornedeni, kazanan er. © Charles Morgan bu iki mükâfatı kazanman yegâne romancıdır.J 3.YX. » Muasır İngiliz tiyatrosunun kıy“ “Bu iş, sâdece, bütün teferrüatiyle “etüdler yaparak ve etüdlerin neti- “cesini son 10-12 senenin bâdisele- 'rine bağlıyarak kabildir. İngiliz tiyatrosu ilk nazarda “ hafif görünür ve «Gözyaşsız Fran- Biz kışı» ve «George ve Margarite “karakteristiği budurr. Ve izahıda basittir: Ön plânda sineme, Son Kandile Kadar Çocukken Yazın Boğazın, kışın şehrin Utuklarındaki kandiflere bakardım. Boğazda pırıl pır sahillere bakardım, Ve şehirde, Ramazan Aitın mahyelerine minarelerin... Büyüdüm, Şiire ve sevgiye açıldı gönlüm. O zamanda, gönlümde yanan, Uykudan ışık dolu gözler gibi uyanan Kandillere baktım, Fakat saadetten uzaktım, Çünkü onlar da yanıp yanıp söndü, Çünkü hepsi solgundu, hepsi ölgündü... Şimdi de kandillere bakıyorum, Bana bir türbe hissi Ve kendimi yalnız bir şefkate, Karımın şefkatine bırakıyorum. Bütün kandiller içinde Yalnız sönmiyen onun ışığı, Alnımdaki her kırışığı Yalnız o bir kitap gibi okuyor. Akşamları odamız gölgelerle dolunca, Öyle sanıyorum ki ömür boyunca Birleşen kalplerimiz, Sessiz Bir gecede son kandile bakıyor... gecelerinde, veren kandillere, Halit Fahri OZANSOY Büâdece sinema, gün geçtikçe, teknik imkânlar yüzünden büyük bir tehlike hâlini slmamaktadıt, ayni zamanda tehlikeyi büyüten şey, eserleri seçenlerin zevki ve oy- nıyanlarin kabiliyet dereceleridir. Birçok rejisörler, eserleri tiyat- roya kâr veya artistik bir hüviyet kazandırmak için değil, Holşvood- da bir piyasa kuracak ve ziyanları tamir etmek niyetiyle seçiyorlar, Bundan mâda, tiyatronun sayılı “düşmanlarından biri de, günden güne güçleşen rol tevziidir. Film kelimesinde kendilerine bir yakınlık hissetmiyen kadın ve erkek aktörler bile, bazan öyle basma kalıp kontratlar imzalıyor. lar ki, bu onların ashneye çıkma- gına bir güçlük veriyor. Netice: güç belâ vücude geti- rilen tiyatro truplarından daima bir veya iki kıymetli unsur Ayrı. larak, sinema şirketleriyle kontrat imzalıyor. Kudretlerini tiyatro sahnesinde tebellür ettiren ektörleri derhal sinema kavrıyof. Bazan perde, bu aktörleri umumiyetle mahvediyor ve geriye sahneye döngeler bile ölçü hissini kaybederek, (banele) bir oyunla dönüyorlar, İngiliz tiyatronun mnasır dü- şünüşle rabıtasglığinın ikinci bir sebebi det genç veya orta neslin edibleri söyliyeceklerini münhaşsi- ran roman, etüd veya giirde yü: zıyorlar, Bunlar tabildir ki, hitab ettik- leri zümreye veya kitleye yazılış tarzlarında hitab edeceklerdir. Bu kalitedeki tiyatro eserleri, senaryo arıyan rejisörün mukave- meti ile &arşılaşacak stüdyonun istediği eşhası bulmakta güçlük kecek ve bilbasa seyircinin müş külpereatliği kuşisiiü kalacak, — Devamı 2â4 üncü Buyafala — 219 — Servetifünun — 2300 çe