. Gİ $ONOtLKOşŞeSİ FREDERİC CHOPİN Yazan : & E E.A Frâdârio Chopin Parise 1830 se- nesinde gelmişti. Yirmi yaşında bir genç olmasına rağmen © tanınmış bir kompozitör ve virtuozdu. 1810 senesine Varşova civarında doğmuş ve Kont ÂAnioine Kadeatwil tarafından himaye edilmiş, Polon- ya ve Rugyanın birçok gebirlerin- de muvaffakiyetli konserler vere- rek ismini kâlblere &okmıya mu- vaffak olmuştu. Ona Londraya git- mesini söylemişlerdi. Gitti. Dönüşte eski birçok bağ- larla merbuğ olduğu Fransadan kolay kolay ayrılamadı. O kökten bir Fransızdı, Fakat Ohopin'de bir Fransız hali yoktu. Tam bir Polonyalıydı- Pariste kaldığı uzun müddet zaşfında kibar mahafilinin gözbe- beği, salonların fatihi oldu. Verdiği konseiler onu kadın kâlblerinde ebedi bir insan şeklin- de belirtiyordu. Frâdârio Okopin'in yüzü ince ve hastalıklı gibiydi. İnce ruhlu ve çok hassastı. Kongerlerinde, piyanoya doğru yürürken hali mahzun, kırgın, dalgın ve cansız olurdu. Çalarken parmakları sinirli bir halde tuşlardan tuşlara sekerdi. Müzik birden canlanır. Renk dolu motifler, eastiri bir ahenkle yük- gelir, coşkun bir şiir gibi, acı bir hüzün akardı. «Polongiss» leri ve *mazurkas» ları vatanının ihtilâlci ruhunu te- rennüm ediyordu. Okopin'de zengin ve orijinal melodi yaratmak kudreti vardı. Bundan başka mükemmel birrytme, içten bir duyuş ve incelik... George Sand şöyle diyordu: «Onun yaratışları «Spontan& idi. Fikirleri araştırmadan bulu- yordn, KW . A“ “EŞE A DE Piyanoya oturuyor, birden ak- lına geldiğini yazıyordu. Veya kır- da dolaşırken bayalinde bir fikir giçekleniyor ve onu derhal kâğıda döküyordu. Fakat asıl iş bundan sonra başlardı. Zira parçayı güzel bir hale koy- mak lâzım gelirdi. Zavallı beste- kâr yazar, ilâve eder, siler, atar, tekrar yazar iyi bir his duyuncaya kadar uğraşırdi. Günlerce bir yere çıkmaz, yü- rür, ağlar, kâğıtları yırtar, belki yirmi defa bir notayı değiştirirdi. Bazan bir sayıfa üzerinde altı hafta durur, çalışır ve gene memnun olmazdı. Kendisine böyle işkence gderek çalışıyordu. Bu ezici yaratıcı ç&- lışma onun zaten zayıf olan bün- yesini gün geçtikçe yıpratıyor, onu sinirli yapıyordu. Parise bir piyanist gelmişti. İs- mi Profesör Kakbrenner olan bu zatteh Chopin mahcub bir tavırla «Mi mineur> concertosunun çalma- sini Tica etmişti. Eser fevkalâde değildi. Fakat ince, hafif ve arap dekoruyla tez- yin edilmişti. Chopin kendi eserini fırüfeşörün Piyanosundan dinledikten #ujiru, ondan fikrini sordu. Profesör tenkit edici söz söyle- diğinden iki adam anlaşamadı. Diğer bir hâdisede onun halk- tan uzaklaşmasına sebeb oldu. Dostları İtalyan tiyatrosunun salonunu konser vermesi için kiralamışlardi. * Orkestrayı Habeneok idare ede- cekti. Salon o gün iyice kalaba- lıkla dolmuştu. Fena bir tesadüfle Ükopin, bü- tün salonda duyulabilecek bir par- çayı seçmemişti. Ekseri seyirciler piyanonun sesini duyamıyorlardı. Üstadın parmakları altında pi. yanonun sesi çıkmıyord Tâszt'in piyanoğaki dnkiüntürğe nün bunda bulunmadığı söylenitdi. Bu kelime ş&ir - virtuoz - ys pozitör için derin bir acı o Onun için sânat, hefif, salim tesir eder, kâlbleri karıştını, sinir- leri düzeltir, dar ufukları gönişle- tirdi. Chopin çok hassas olduğundan hakkındaki tenkitlere fazla taham- mül edememiştir. O birçok ölmez eserler bi- rakimıştır. Bu eserler onu ebediyete kadar taşıyacaklardır. hopin'in eserleri arasında bil- hasas < Marche Funebre - Cenaze marş » bütün dünyada tanınmıştır. Bun ilâhi parçayı Ükopin nasıl bestelemişti İşte bunu Hessam Ziem «Gavloip gazetesinin başmuharririne anlattı- ğına göre, bir gün kendisi (yani ressam Ziem) evinde bir toplantı yaparak arkadaşlarını toplıyor, bun- ların içerisinde genç, sarı, e celi tavırlı bir adamda vardır. Genç, sarı oadam birden yerinden fırlıyor, piyanoya yaklaşıyor, Ziem'i eliyle iterek o- nun yerine oturuyor parmakları tuşlarda gezinirken derin hışkırık- larla dolu, inilti gibi bir müzik semaya doğru yükseliyor. Notalar ince parmaklarının Üze- rinde uçuşup, &onra geoenin egrarlı karanlığına karışıyor Ühopin büyük şaheserlerini böy- le besteliyor... — Devamı son sayfada — Tavzih Başmuhapririmigin, geçen sayı. daki «Hafta Hasbıhalis nde; arru- muza mugayyir olarak bazı hatalar olmuştur. Böylece; «Teselli veriyor ve unalarışi- zam (fani dünya) dedikleri bu zw manda» v.g. satırında: Analarımsı. zın kelimesi Atalarımızın olacaktır. Kezâ; «Binlerce şey değişti! ve galib olan şeylerin çok zor geri gelecek- lerir v.s. cümlesinde galib kelimesi gâip olacaktır. Ve kezâ; «Tarih dersini öğreneceklerine» v, &. cümlesinde; Öğreneceklerine kelimesi Öğreteseklere olacaktır. Tashih eder, okuyucularımızdan özür dileriz. 225 — Servetifünun — 2300