No. 2760—515 UYANIŞ Lispetih evlenme hakkındaki fikirlerini ilk defa söylüyordu. Papasın karısı dehşetle haykırdı. Her şeyden önce kanepenin üzerine uzanmış olan adamla meş- Bul olmak lâzımdı. Bu, genç bir İngilizdi, ve başı çok sert bir şeyle kemiğe kadar yarılmıştı. Lispeth onu bir yarın altında bulduğunu söyledi. Bunun için eve getirmişti. İngiliz zorla nefes alı- yordu ve baygındı Hekimlik hakkında bazı bilgi- leri olan baş papas tarafında ya- tağa yatırıldı ve tedavi edildi. Lis- peth kendisine ihtiyaçları olur di- ye kapının arkasında bekledi. Baş papas ve karısı hareketi- nin münasebetsizliği üzerinde ona sıkıca nasihat ettiler Lispeth onları sükünetle dinle- di ve önce söylediğini tekrar etti. Şarklının ve bilhassa birinci görüşte âşık olanın medenileşme- miş sevki tabiilerini silmek için kuvvetli bir hristiyanlık lâzımdır. Perestiş ettiği adamı bulan Lis- peth, intihabını gizlemek ihtiyacı- nı duymuyordu. Kovulmaktan da korkusu yoktu. Evlenmeleriuin mümkün olma- 81 için İngilizi, iyi oluncıya kadar tedavi edecekti. Düşündüğü işte buydu. On beş gün kadar nöbet ve ateşten sonra, İngiliz gözlerini aça- bildi. Baş papasa, karısına Lis- peth'e -bilhassa Lispeth'e- yaptık- ları iyilik için teşekkür etti. O, Şarkta seyyahat ettiğini söy- ledi, *Peninsular and orimlal filo- sunun daha çocuk olduğu bu de- virde «devri âlem seyyahı» sözü kullanmıyordu ve Simla tepeleri üzerinde kelebek avlamak, kollek- siyou yapmak için Dehra Bin gelmişti. Simla'da kimse onu tanımıyor- du, kimse onun ne olduğunu bil- miyordu. Zan ediyorduki, bir serhasiyeyi bir ağacın çürümüş gövdesinden ayırmak için uğraşırken falezden aşağı düşmüştü, ve adamları da eş- yalarını çalıp kaçmışlardı. Bir az daha kuvvetlenince tek- rar Simla'ya inmeği düşünüyordu. Yeniden dağa çıkmak istemiyordu. Böyle olmakla beraber gitmek için acele etmiyordu. Yavaş yavaş kuvveti yerine geliyordu. Lispeth papasın ve karısının nasihatlerini dinlemiyordu artık. Papasın karısı İngilize her şeyi söyledi ve Lispeth'in kalbinde ola- nı bir bir anlattı. İngiliz uzun uzun güldü. Bunu çok sevimli, çok romanesk bir Himalaya şiiri bulmuştu; fakat İngilterede bir kızla nişanh oldu- Bundan bunun kabil olamıyacağını yerek idni ediyordu. İşte onun yaptığı sadece bu idi. Gitmeden önce, kuvvetleninee- ye kadar, orada kaldığı zamanlar- da Lispeth'le konuşmayı, Lispeth'le gezmeyi, ona okşayıcı isimler ver- meyi, zarif geyler söylemeyi pek eğlenceli buluyordu. İngiliz için bütün bunlar hiçbir şey ifade etmiyordu. Fakat Lispeth için bu, her şeydi, Lispeth bu onbeş gün içinde çok mes'nt oldu, zira sevecek bir erkek bulmuştu. Lispeth doğuşta vahşi olan o, hislerini saklamak için hiçbir dik- kat sarfetmiyordu, bu ise İngilizi çok eğlendiriyordu. Delikanlı yola çıktığı zaman; Lispeth pek şaşkın ve pek bedbaht bir halde, tepenin üzerine, Narkun- da'ya kadar ona arkadaşlık etti. Rezaletin, daha doğrusu gürül- tünün ortaya çıkmasına yarayacak her şeyden nefret eden ve iyi bir kadın olan papasın karısı -Lispeth onun tesirinden tamamen kurtul- muştu. İngilize, Lispeth'e evlen- mek için tekrar geleceğini söyle- mesini rica etmişti: — Görüyorsunuz, işte, henüz bir çocuk bu; kalbinde putperest olduğunu zannediyor. Yokuşun uzunluğunca, on mil kadar, İngiliz, kolu Lispeth'in be- line sarılmış olduğu halde, evlen- mek için döneceğini genç kıza temin etti. Lispeth bir çok defa ona vadi- ni tekrarlattı Narkunda tepesi üzerinde dura- rak, Muttioni tepesi üzerinde onu göremeyinceye kadar ağladı. Sonra göz yaşlarını sildi ve Kotgarh'a döndü. Baş papasın karısına dedi ki: — Benimle evlenmek için tek- rar gelecek. Bunu &öylemek için anasını babasını görmiye gitti. Baş papasın karışı onu teselli etti ve: Sw İK İSTEK Denizin sırtına yatsam Dalgaları katlayıp başıma yastık yapsam, Sıgaramı uzatıp güneşte yaksam Ve dünya odam olsa, Avni Arbaş — Elbette gelecek, dedi. Aradan iki ay geçince Lispeth sabırsızlanmıya başladı, İngilizin, denizlerin ötesine, İngiltereye git» tiğini söylediler. Lispeth İngiltere» nin nerede olduğunu biliyordu, çünkü küçük ilk coğrafya kitapları okumuştu, fakat, tabiatiyle hakiki Collinea'li bir kızın deniz hakkında sarih bir fikri olamazdı. Baş papasın yanında yuvarlak bir sabır oyuncagı vardı ki Lig- peth çocuk iken onunla oynardı, Bu oyuncağı yerinden aldı, ak- şamleyin parçalarını ekledi ve İn: gilizinin nerede olduğunu tasavvur etmeğe çalışarak ağladı. Ne mosafeler, ne de buharlı gemiler hakkında hiç bir fikri ol madığından malümatı epi hatalı idi. Esasen bunlar doğru olsalardı hiç bir değişiklik yapmıyacaklardı, zira İngiliz Collines'ii bir kızla ev- lenmiye gelmek niyetinde değildi. Daha Assam'da kelebek avlar- ken onun adını bile unutmuştu. Bir müddet sonra Doğu hakkın- da bir kitap yazdı; burada Lispeth- in adı bile anılmıyordu. Üç &y sonra Lispeth, İngilizi, gelirse görürüm diye Narkunda'yâ gidip gelmeğe başladı, Bu, onun kuvvei infineviyesini artırıyordu, ve onu iiüğ'eli gören papasın karısı büsbütün kaba ve vahşi olan çılgınlığının giliiğini düşünüyordu. , — Lütfen sayıfayı çevirinis —