No. 3937—542 Nüktecilikden “Numaracı,,lığa — 361 inci sayıfadan devam — Biz (Naşid) i anlıyamadık. Evet; - me'al'eset - böyle oldu. ( Ertuğrul Sâdi Tek)le oynadığı: «Otello» nun «Yağu» au, İbnürrefi- ğin «sekizinci» şi, ve hiç unutamı- yacağım insanlığiyle: teklifimi der- hâl kabul edib kemâle çıkardığı «Kemâl ihtifali» hin, ümmi ve anüd “Adem ağa, sını, - üç pro- vada - adam etmesi gibi janeri dışındaki «tip» lerde de, «iylân-ı- iktidâre eden bu müdhiş isti'dâd'a ; «Tulüatçis (!) deyenler, onu, (Hasan efendi) ve mü'akıblerinin halefi (!) sananlar, sandık dolusu oynadığı «piyes» lere rağmen «tu- lüatçı» tâbirinde isrâr edib; - (fi- #mcilik)den (operetcilik)e kadar - her san'at sahasına şâmil istidâdı- mını, tahdid insafsızlığında bulu- nanlar, (Nurullâb Atâ)/*Jnın “O- kumamış Molyer,i (Naşid)e: <0, komik değildir (9) halk san'alkâ- rıdır» (9) gibi - komikman - ehik- met»ler dsaçmağı; yahut «saçma hikmet» ler savurtnağı, hünerü mâ rifet sananlar... Sarsak mantıkla- gını, - mutlaka - kabul etdirmek âçin de: «Komik sıfatı san'atkâr- dan uzak (91) (İbişşe yakındı..> Nev'inden yapılan -«ibişveğr- tef- sirlere osaplanıb kalanlar oldu. Naşid naşinaslığın bu acib t€- mnevvüünerağmen mutlaka comigue yani; güldüren ve düşüdüren bir san'atkâr olan (Nagid) in, esas hüviy» yeti: com&dien'di. İndi ve iytibâri «Teşhis» lerle bu muayyen şahsiyeti «modernize» etmeğe kalkmak, o- nun te#'ayyün etmiş «karekter» ile oynamak haksızlığı olur ki: “hatâ içinde muazzam hatâ değil de ne- dir?, O, eski dılin: (mudhik, mud- hikebâz, üdhüke perdâz ve idbâk gi'âr) tabir ve tariflerile tanıtdığı: comigue'in bizzat kendiydi. Facia aktörü (!) değildi. Kendine hâssolan nüktesi, ve nükteli «*tevriye» sile bundan sonra; artık işi, “Numaracı, lığa dökdü- günü... Eşe, dost'a iylân etmelde ve (9) O zaman «Ataç» değildi. UYANIŞ Mevsim Modası ettirmekde olan (Naşid), «Gişe» açabilir, bilet bâyi'liği yapabilir; her zanki <Çelebi» liği ve misafir- perverliğile bizzat karşıladığı müş- teriaine, «taklidali lâtifeler, fıkralar, açılmamış «açmaz» ve «ginüğe larla -meşve sakiliği etdiktan ve - bozma- imamek - şartiyle takdim etdiği “Na- şid akidesi, nden sonra: - uğurlu eliyle » sunduğu «biletei, «tütsü» den tesbihden geçirib efsunlıyarak - tam numaralı » «numaârgcı» lığının müstesnâ hünerile «tılsım» düğüm- leri atıp büyülediği ol «biletin sahi- bini, -defineler deryâsınde yüzdürüb yüze çıksrmakda... Buna benzer birçok «atâyâ-yti-behâyâ» ile dük-, kâna ayak basacak her müşteriyi, “ «bol kesededen - servete gark et- mek gayretinde, hem de: “Rü'ya değil bu; aynile vâki, medlül'ünü maddileştirecek çekil- de olanca mehâretini gösterib de vam edebilir... Aylardanberi gazeteler, sine- malar, el ilânları, «afiş» ler, ri tik san'atkarın, - « Sultan» a duydurulan - (sela) amı, anlata anlata bitiremiyorlor.. Bi- tirilecek gibi de değil... maracı Naşidsi, eke Ba EE kıskandırmığ olacaklarını, İlinin umurunda... Çala kalam yaşıyorlüağ Allah her iki tarafa de lık versin, Fakut lâtlteyi bir tefiğa bırakacak olursak benim sabık <komik> iâhik (bizi) veşm hud: kendimiv hez iki manddn #&k lanmak istediği tabirle söyliyeliine “Numasacı, (Naşid) in, yani ee olan hakiki hüsiyyeti ila sahnesinde bir kıymet, iz Sez <İhtiyarladım...» 4) demeine iğ: men (Byyüb Şabri) gapmnda » hip sahnede belki bir müddet için fakağı »flel ebed - ayrılmasına imkân Sahne onu bırakmadan, o, #Ahşışği bırakmak yan Ni bula mas. Her şeyden evvel olduğu ve san'atkir için san'atın mal ve “Özüğümü, 18 v duğu sahnesi hakkında ihâiğnü gi terdiğini ve emi mg