216 SERVETİFÜNUN No. 2339-—537 Lâtin Ödebiyatından Öercümeler: Eğer bizzat Girid İphis'in isti- halesile yeni bir harika görmemiş olsaydı bu harikanın (*) gürültüsü belki adanın yüz şehrini doldura- caktı. Gnase hükümeti civarında Phetâtus diyarında avam tabakası arasında doğan Ligduw ünvansiz fakat serbest bir adamdı. Serveti de nisbinden pek farklı değildi. Fakat ablâkı ve doğruluğile her türlü lekeden uzaktı. Karısı ana olmak üzereydi. Doğum zamanı yaklaşınca Ligdus ona şu sözleri söyledi : — İki dileğim var: Evvelâ ıztı- rabın hafifçe geçsin; sonra bana bir erkek evlâd ver. Bir kız ağır bir yük- tür. Taliim buna tahammül et- mek için icab eden membalardan beni mahrum bırakmış... Eğer talih - böyle bir felâketin önüne geçe bilir miyim acaba - beni bir kız babası yaparsa, teessüfle söylüyo- rum. (By eodedım! beni affediniz; o helâk olacaktır...| Bu sözler üzerine söyliyen de, dinliyen de gözyaşlarına boğuldular. Bununla beraber karısı TTöldthuse nafile yere ricalarile, ümidlerini böyle yaşamaması için kocasını taZ- yik ediyordu. Lig dus hiç sarsılmı- yordu. Kemale eren bir yükün aj- tında çöken zavallı annenin karnı artık buna güçlükle tahammül ediyordu. Yanları o genişlemiş vücudü ağırlaşmış birdenbire bir gece yarısı sanki rüyadaymış gibi İnachus'un kızı muhteşem bir maiyetle gözlerine göründü veya görünür gibi oldu. Alnında parlak bir bir hilâl ışıklar saçıyor ve al- tınlı bir taç krallık alâmetlerine karışıyordu. Etrafında durmadan havlıyan Anubis ve mukaddes Bu- bastis, muhtelif renklerile Apis, sesi tanzim eden ve parmakla süküt işareti veren bir ilâh Harus görünü- yordu. Gene orada mısır klavete- leri, artık vücudünün parçaları 8- ranmıyacak olan Osiria, nihayet bu memlekette meçhul olan vadiko bir zehirle dolu yılan da bulunu- yordu. Tâldthuse nyânık olduğunu zannediyordu. Bu rüya ona bir ha- İs) Vani > efsaneden evvel bahsedi- len Byhlle'in v çi kikat gibi geliyordu. İlâhe ona şu sözlerle hitab etti; — «Ey sevdiğim kadın! Bu müz'iç endişeleri defet ve kocanın emirlerine itait etme. Lucıne Salih Ze seni kurtardığı zaman cinsiyetinden endişeye düşmeden çocuğunu bü- yüt; ben yardıinı seven bir ilâhe- yim. Niyaz edenlerden iyiliği esir- gemem. Hiç bir zaman nankör bir ilâheyi davet ettiğinden dolayı şi» kâyet etmiytcekdit...» Bu sözleden sonra Isis, Tâldthus- un yatağından uzaklaştı. Giridli kadın gevinçle uyandı, ellefini yı- kadı v8 kollafinı semaldr4 ufthte rak rüyasının hakikata tebeddülünü niyaz etti... Az sonra ıstırabları şiddetlendi ve karnında kapalı olan çocuk dün- yaya geldi. Ligdus farkında olma- dan bir kız babası olmuştu. Anası onu bir süt nineye verdi, cin- siyetini sakladı ve dünyaya bir er- kek çocuk getirdiğini söyledi. Ko- cası buna inandı, Yalnız süt nine 'T4ldthus'ün yalanını biliyordu. Lig- dus niyazlarını kabul eden ilâhe hamdetti ve yeni doğun çocuğa büytik babasının adi olân İpbis ismini verdi. Annesi her iki cinsede uyan ve kimseyi aidatmıyaçak olan bu ismi memnuniyetle kabul etti. Ço- cuk da erkek elbiseleri giyerdi. Doğduğundanberi onüç sene geç- mişti. O zamandan itibaren babası İphise karı olarak testuc bakireleri içinde güzelliğe meşhur olan sarışın Janth&'yi seçmişdi. Ayni yaşda ve ayni güzellikte idiler. Çocukların okuması icab eden şeyleri ayni hocadan görmüşler ve heniz ma- süm kalblerini yakan aşk oradan doğmuştu, İkisi de ayni akla vu- rutmuştu; fakat ümüdleri nekadar tehalüf ediyordu. Janth& izdivaç meşaleleri yakildıktan sonra âğık olmak ürere telâkki eltiği kimde ile birleşeceği günü içi titriyerek bekliyordu. İphis de ilelebed sahib olamıyâcağı kızı düşünüyor ve ü- midaizlik aşkını bir kat daha glev- I PHIS Ovid'den çeviren: ki Aktay liyordu. Bakire olduğu halde bir bakire için yanıyor ve gözyaşlarını güçlükle zabtederek ; —Şimdiye kadar bilmediğim bir apk ile, aşkların en tuhafı ve gari- bi ile tutuşan harab olan ben acn- ba ne ümid edebilirim $ diyordu. Eğer ilâhları beni kurtarmak isteselerdi, bu azablardan beni muhafaza etmeleri lâzım gelirdi. Eğer beni helâk etmek is- tiyorlaraa, o zaman da fânilerin kalblerinde tabiatin yaktığı ateşle mahvetmeleri icab ediyordu... İnek kendi gibi birinek araraadığı gibi, kısrak da kısrağın peşinden koşmaz. Koç koyunu takib eder, erkek ge- yik de dişisinib arkasından gider. Ayni kanun kuşların ağkinda da caridir. Canlı mahlüklar içiride ay- nl cinâden ikisinin birleştiği görül- mez, artık hayatta olmaliak isti- yorum biltin canavarların Gitidden mi çıkması lâzım. Güneşin kizı bir boğa sevdi. Fakat o kendisi- ninkinden başka bir cingde idi. B- ger söylemiye cesaret edebilirsem diyeceğim ki, benim aşkım hepsin- den daha gayri tabiidir. Hiç ol- mazsa o ümid edebilirdi. Bir inek kabahati altında alçak ihtirasına boğayı ortak edebilirdi. Bu tabiye- nin sonunda hiç olmazsa bir er- kek vardı. Fakat bu vaziyette in- sanlığın bütün dehâsınada sahib olsam; hattâ balmumundan kanat- lar yaparak yeniden Dedale uçsa gene ben no bekliyebilirim $ Sana- tinın bütün muaharetile benim öin- elyetimi değiştirebilecek mi Y Jant- he acaba seninkini değiştirebilir miytli $ Aklını başına topla ve kön- dine gel İphis, hiç bir şeyin tat- min edemiyeceği delice bir ağkı ned#n boğiiamalı!, İşte höhgi cini- den olduğun meydands,. Düha 3i- yade kendini aldatabilir misin Sana müsaade edileni iste, bir ka-