No. 2209—3524 Tarihten yapraklar : UYANIŞ TI Jstanbulu ve Padişahı satın almağa kalkışan adam Dördüncü Murad kahveleri, mey- haneleri tütün içilen yerleri kapat- mış, tütün, kahve, ve şarap içen- leri idam ettirmeğe başlamıştı. Halk, bidayette bu yasağı üç gün süren yasaklar nevinden sana- rak işi gevşek tutmuş ise de; dör- düncü Muradın usanmadan her ge- ce bizzat kol gezip bir çubuk veya bir fincan kahve ile tutulanları diam ettirerek yasağı devam ettirdiğini görerek, işin ciddiyetini kavramıştı. Buua rağmen gene gizli gizli bu memnuatı kullananlar oluyor, binnetice her sabah sokak ortala- larına bırakılan tiryaki ve sarhoş- ların cesetleri, bir gece evvelki siya» seti birahmanenin kanlı delilerini teşkil ediyordu. Mamafih olup bitenlerden kork- mıyan, titremiyen ve hâlâ işin ala- yında olan bir adam vardı; bekri Mustafa... Bekri gene her zamanki gibi kafayı tütsüliyerek sabahları, hem hâllerinin kanlı cesetlerine basa basa ve kesik kafalarını ayakları takıla takıla İstanbul sokaklarında biperva dolaşıp duruyordu. Karkollukcular mi ona raatla- mıyorlardı, yoksa Bekri de bir sihir ve füsun mu vardı da onu kimse görmüyordu; bilinemez bir sebeble bu hal uzun müddet devam edip gitti. Yalnız bir gece korkunç bir karşılaşma oldu ve Bekri, şakrak türküler söyleyip, nâralar atarak ilerlerken dördüncü Muradla kar» gılaştı. Murad kaşlarını çatmıştı. Göz- leri büyümüş ve tehdid amiz bir şekil almıştı. Maiyetinde bulunan- lar Şeyhülcebel karşısındaki haşiş- ler gibi en hafif işaretine dikkatle nükran idiler. (1) Hafif bir kol işareti, en küçük bir hareket, bek- rinin kafasını uçurmak için kâfi idi. Fakat Bekri Mustafa hâlâ ora- lı) Bir gün Dördüncü Murad bal- kondan bir kâğıt düşürmüş, yanında bu- lunanlar merdivene doğru koşuşdukları si- rada içlerinden biri daha kısa bir yol bu- darak pencereden atlayıp bacağı kırılmış olmasına rağmen kâğıdı muzafferane getir- mişti. Bu tabir bu vakıaya işarettir. Sokakta tebdil gezen Dördüncü Muradla karşılaşan Bekri, bir cariye oğlu olduğu için onu satın almğa kalkdı... larda değildi ve hattâ Dördüncü Muradla ona hayret ve şaşkınlık veren bir pazarlığa da girişmişti. Bekri İstanbulu ve İstânbulla be- raber bir cariye oğlu olduğu için alınır satılır bir meta telâkki et- tiği padişahı da satın almağa kal- kışıyordu. Dördüncü Muradın yanında bu- lunanlarır hayretten gözleri büyü- müş ve küçük dillerini yutacak bir duruma düşmüşlerdi. Muradın şaşkınlığı ve hayreti de onlardan aşağı kalmıyordu. Saltanatı zamanında 3 şehzade 5 sadrâzam 6 defterdar 5 yeniçeri bir sipahi ağası ile bu arada 20 zorba ve hattâ şair Nef'iyi boğ- durmuş enaz ve elli bin kişiyi idam ettirmiş olan bu adamın iri siyah gözlerinde tatlı bir bakış, dudaklarında afve temayil bir te- bessüm belirmişti. Bekriye: — Yarın e gel de pazar- lığı md bitirelim Diye cevap mandi. gitti. Padişahın mayetindekilerin de hayreti zail olmuştu. Çünkü onlar, Muradın yaman bir plân hazırla- yıp Bekrinin görülmemiş bir şekil- de öldürülerek, küstahlara ilâyev- mülkıyame ibret teşkil edecek $6- kilde cezalandırılacağına kail ol- muşlardı. Ertesi gün Bekri ayni perva- sızlıkla sarayın yolunu tutmuştu, Şen ve lâkayt adımlarla ilerliyordu. Sanki Dördüncü Muradın karşısına gittiğini bilmiyordu. O, bir tek sözüyle milyonlarca insanın mu- kadderatına hükmeden adamıu karşısına çıkacağının farkında de- gil gibiydi. Yürüyüp Muhakkak ki Bekri onun her sözünün hükmü keza gibi mütâ olduğunu işitmemişti ve gene mu- hakkak ki ondan bütün bir cihanın fırtına yaklaştığı zaman kuşların susup yapraklar arasına gizlendik- leri gibi korkup ir çe ka- çıştıklarından bihaberd Bekrinin vürudü padişaha ha- ber verildi ve derhal huzura kabul edildi. Dördüncü Murat Bekriye : — De bakalım, cariye oğlunu ve astanei - saadeti hatın alacak pa» raları çıkarda görelim, dedi. Bekri hiç tereddüt etmeden koynundası bir şişe şarab cıkararak ortaya koydu ve : — Bir dilenciyi cihangir, en bivaye bir şahsı Zülkarneyn yapan bu altıtı suyu, bütü hazaini cihana İaiktir. Onunla bir cihan ve o ci- hana sığmaz bir şevku - şadi satın alırım, dedi. Dördüncü Murad sarhoşun bu şetaretli sözlerine taaccub ederek şişeyi boşaltı ve her halde yaptığı bu tecrübe ile onun müddeasının doğru olduğunu anlamış olacak ki; Bekri ondan sonra padişahın ne- dimleri arasına karışmakla kalma- yıp şahane yi sofralarında onun hemdetini e biz iradeye malik ol- duğunn bütün bir cihanın tasdik ettiği, eslâfı zamanında hayli âar- sıla Osmanlı imparatorluğunu ye- niden canlandırarak körleşen kılıca kanla yeniden su veren, zorbazo- sile okları tüfenk kurşunundan ileri götürmeğe, bir cirid darbeşile dört parmak kalınlığında tahtaları del- meğe ve kuvvetli topuzile fil deri: sinden mamül, gergedan derisile kaplı Hind miğferini parçalamağa muktedir bulunan dördünü Murad, yalnız bu irade kuvvetini Bekriye karşı kullanamamıştı. Okadar ki: Zararsız bir duhan hakkında neyler bunca dikkatler Duhaonı ahi maslumanı men eylen, hüner oldur Feryadına bile kulaklarını tıka- mış olan Bultan, İstanbulda günde 16500 kişiyi öldüren büyük taân &1- rasında Bekriyi karşısına alarak içer, içer ve: — Bu yaz Allah kötülerin 6e- zasını veriyor, bu kışda iyilere sıra gelecektir. Diyerek sızardı. M. Sami Teziş