22 Aralık 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8

22 Aralık 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

70 SERVETİFÜNUN No. 2209—324 Biraz iz'an, biraz insaf Delikanlılar! Ümidli, iştiyaklı, bir alâka ile neşriyatlarını, mecmualarını takib ettiğimiz Yücelci delikan- hlar, geçenlerde kendilerine verdiğimiz bir ibret dersinden sonra, derlenmişler, toplanmış- lar, çizdikleri yolda usturuplu adımlarla yürümeğe başlamış- lardı. Fert olarak sevdiğimiz, saydığımız bu gençler herne- dense kitle, cemiyet kalıbına girdiler mi hüviyetlerini değiş- tiriyor, karşısında kılık kıya- fetlerini düzeltdikleri dev ay- nasında kendilerini bambaşka görüyorlar.. Bu, görüşle de ipin ucunu kaçırıyorlar .. * * * İşte Vücelci dostlarımızın son sayılarında rastladığımız bir garabet, daha doğru bir ifade ile bir izansızlık nümu- nesi, bize yukarıdaki satırları yazdırttı. Filvaki, «biz cemiyet içinde, o cemiyeti teşkil eden- lerden daha üstün, daha farklı düşünen insanlardanız.? Zihni- yeti ile değerli bir politika adamını bile edebiyat alemine yanlış tanıtacak bir vesika neşreden Yücelci gençler, bu hareketlerile işledikleri edebi günahın büyüklüğünü anlıya- mıyacak kadar kendilerini şa- şırmış bulunuyorlar. Bu garib yazının ismi «1938 Ankarası dolayısiledir.» Yüksek kültürlü, birkaç ec- nebi dilini hakkile bilen bir va- tandaş, değerli bir diplomat olarak tanıdığımız Sedat Zeki rs'ün, 1938 senesi intibalarını söyleyen bu yazısının aslıfran- sızcadır. Muharrir, gene kendi <tahakkukunu istediği senta- kel? bunu türkçeye çevirmiş- Arkadaşımız Enis Bülend Yedek, bu yazısında son zamanlarda bazı gazete ve mecmualarda göze görünür şekilde tecelli eden «bir sanat Iâubaliliği » üzerinde duruyor; güzel Türkçeyi « acaib bir ifade vasıtası » haline getirenleri haklı ve yerinde olarak, hırpalıyor. Türkçeye karşı biraz daha saygılı dav- ranmalarını, bir Türk muharriri olmak dolayısile, bu gibi gençlerden istiyor. tir. Bu, nihayet muharririn kendi denemesi bakımından bir kıymettir. Fakat, « kıymet» izafe ettiğimiz bu yazıyı (mat- bu) olarak gördüğümüz zaman güzel, akıcı ve temiz türkçe uslubü namına yapılan cinayet karşısında, bir türk yazıcısı ol- mak sıfatile susamayız. Hele, Yücelciler, bu halitayı, lokma ederek zorla bizlere yutturmaya çalışmalarına, bugünkü türkce- nin kalıblarını teşkil eden sari ve nahvine: «Osmanlı nahvi, türkçenin başına medrese sarığı, gibi bir belâdır.> diyerek mugalate yap- malarına, asla tahammül ede- meyiz. Kastleri nedir?.. Gittikce tabii tekâmülünü bulan güzel- leşen, tabiileşen, hertürlü pü- rüzlerinden, molozlarından, a- yıklanarak en temiz bir ifade vasıtası olan bugünkü türkçeyi Şu : «Yeni Ankaranın manzarası, ki oraya ahiren avdet ettim, epice sü- ren bir gaybubellen sonra, ruhumda uyandırdı bu şehrin ilk gördüğümde bende hassl eltiği, tesirin hatırasını, fevkalade keskin ve plastik bir haya let halinde, bir nevi miraj kuvve- tylel........ Yoksa, .. Bu toprak, sağmal inek vasi- fesini görmüştü senelerdenberi İm- paralorluğa; ona bahs etmişli bütün usaresi ve hemen bütün kam peha- sına ayakta tutmak imkânım viran cebhesini...» Şeklinde acaibliklerle mi an- latmak istiyorlar ? Buna üstadım ve hocam Ercümend Ekrem Talu'nın bu vesile ile yazdığı şu birkaç sa- tırla cevab veriyorum : * O sözler ki yazılmıştır yukarıda yeni türk nakvine olsun için örne ve hantya benzerler çok deli saçma- sına ki dinler hergün Bakırköydeki gardiyanlar, telâkki edilseler ciddi, gülerler bunlara yedi iklim dör! kö- genin en gülmez adamları...» Biraz izan, biraz insaf deli- kanlılar...

Bu sayıdan diğer sayfalar: