No, 3909-24 Atatürk — Oğluma — Türküm diye, çocuğum, kabarsın koltukların; Savrun yelken oldu, haysl' Türkü kimse yenemez ne bugün, ne de yarın! Rüyalı akşamların sularında dolüğ Yurdun, en güzel yurttur; cenhetde derler onâ, 8 giden debendiii; dölien de dg 2 Beyliğini, gerekirse canını da ver onal İklimlerini yasık böyhude «9 Dinle, anlatacağım Türkün esatirini; Ml Anlatacağım, dinle, sana Türkün birini... 'Tarih ki; zamandır o.. Okurken bu zamanı - Sultan, saltanat varmış, bilmem ben bu samanı - Görürüz ki ne kadar, ne kadar daralmışts, Düşmanlar saldırımışlar, biz çaresiz kalmışız. Bu sıktntiyle millet doğurmuş Atatürkü, - Sonrasını bilirim - oda kurtardı Türkü. İnkılâp. Hep inkılâp... yurt kuruldu yeniden, Ölmüş sayılan Türklük hayat buldu yeniden. Ezeli terikimiz ebediyete erdi, Yüksekdi sancağımız, daha yükseliverdi. Yine millet kılınçtı yurdun her savaşmada, Denizinde, göğünde, dağında ve taşında. Bu kılıncı tutan el Atatürktü, çocuğum; Onu bir görmeliydin, ne büyükdü, çocuğuşti Gök onun gözleriydi, enginler bakışları, Duruşu andırırdı muhteşem bir diyarı. Ufkunda kara bulut toplanmadı bir kerre, Güneşe emretseydi gökden inerdi yere. , b, O Yepyeni bir kâinat koşardı ardı sıra, i İlâklar, ilâheler.. Hep vardı ardı sira... Ne başdı, bilsen, o bağ; ne heykeldi o duraş, Ons saygı duyardı akan su ve uçan kuş, Yıldıslar, yıldırımlar, gezerdi... siterinde; Güneşe emretseydi mıhlanırdı yerinde. Şimdi biz, onun yalm izinde yürüyorur, Bu iz ne kadar aydın bir yolmuş, görfiyoruz, Görüyorus, görüyor.. Göreceğiz elbette! Atatürkün yolu bu.. Bu yol kalmaz gurbette,