* 80 SERVETİFÜNUN g No. 9209—324 Talalon ; 2-101 ir ea) UYANIŞ Tedi günde bir SERVETİFÜNUN yarina çıkar Türk gazetesi 3 KURULUŞU : 1891 Toigra Abonesi : Türkiyede; yıllığı 1000, altı aylığı 600 kuruştur. Yabancı ülkelerde 1250 kuruştur. yı 22O Kuraşi Önzetemize İlân verecekler, İstanbulda Kamal Salih, Holer Samanan ve İuli İlin Sirkaline gitmelidir. 4: İstanbul Uyunış lendiren ve derman arıyanları bekliyen yerler... Nahiyesinde geçirdiği uykusuz gecelerle bu geceyi mukayese ediyordu. Bu saatte orada uyku- suzlara teselli veren, hayatın durmadığını hatırla- tan horoz ve kurbağa seslerinden başka bir ses işi- dilmezdi. Yollarda kimseye rastlanmaz, havlıyan köpeklerin gözlerinden başka bir ışık görülmez- di, Halbuki burada zevkin ve yaşama kavgası- nın heyecanı biran bile durmuyordu. Yorgunluk- tan fazla yürüyemiyeceğini anlıyarak otele döndü. Birkaç saatlik uykudan sonra erkenden göz- lerini açtı. Ortalık henüz aydınlanıyordu. Yü. rüye yürüye Şehzade başına gidinciye kadar za- man epi geçmiş olurdu. Zamanın geçmesini oturarak tevekkülle bek- liyecek kadar sâkin değildi. Pazar gezintisine çıktıkları takdirde evde kimseyi bulamıyacağını düşünerek, akşam da tek- rar vazifesine döneceğini göz önünde tutarak erkenden sokağa çıktı. Etrafına esrarla bakıyor, meçhul akibetlerin hazırlıyacağı hâdiseleri tahmine çalışıyordu. Üzerinde bir hakkı varmış gibi Nuranı köşe- bucak, çekinmeden arıyacak kuvvet ve cesareti nasıl gösterdiğine kendisi de şaşıyordu. Fakat ayakları bir türlü durmuyor, gözleri sokak baş- larında, ev numaralarında mütemadiyen yürü- yordu, Şehzade başında caddeleri, dar sokakları do- laşa dolaşa, yolculara sora Sora saat sekiz sıra- larında aradığı evi buldu. İçeriden sert ve uykulu bir kadın sesi : — Kimeow? Dedi. Kimdi? Ne cevab verecekti? İçeriden seslenenin kimi ve nesiydi ? Verecek cevabı düşünürken kapı aralandı. Hitmetçiye benziyen ihtiyar bir kadın: — Ne istiyorsunuz efendim? 9 Diyerek başını uzattı. Madem ki kat'i izdivaç talebi kararile yola çıkmıştı. Karşısına kim çıkarsa çıksın Nurani aradığını söylemekten çekinmiyecekti : — Bayan Nuran ve kardeşi buradalar mı?. — Hiç haberim yok efendim. — Nasıl olur?. — Ben onbeş gündür burada değildim, kı- zıma gitmiştim de... — Amcalarından öğrenmez miyiz?. — Daha uyuyor efendim. “— Eşi de uyuyormu? — Bey evli değildir. — Ya?. O halde Beyi ne zaman görebilirim, kaçta uyanırlar ? — Belli olaz efendim. İçeri buyurun da bir bakayım. Kadın önde o arkada merdivenleri çıktılar. İhatiyar, misafir odasının kapısını açarak : — Siz buyurun, ben şimdi baker gelirim. Macid, korka korka odaya girdi. Şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor, oturmaktan çekiniyordu. Göbekli, çatık yüzlü, oldukça ciddi bir iş a- damı sandığı sevgilisinin amcası şimdi karşısına dikilince ziyaretin inhakiki sebebini açamayıp sözü bir ticari mevzua dökmekten korkuyordu. Bu adama akrabasından bir genç kızı ara- mağa geldiğini nasıl söyliyebilecekti ? Belki de sulu, yapışkan bir çapkın, bir züppe sanılacak, hakaret görecekti. Hizmetçi kadın içeri girdi : — Maalesef daha uyanmamış | — Her zaman bu vakitler kalkarlardı yal.. — Vah, vah!.. Acaba ne yapsak?.. Kadın, herşeyi göze almış fütursuz bir insan cesareti takınarak: — Üyandıracağım, dedi, gerisin geri dön- menizi istemiyorum. Macidin cevabını beklemede odayı terketti. O, yalnız kalınca kadınının bucür'etin, bu feda- kârlığının manâsını düşünmeğe haşladı. Otur- duğu kanepenin kenarlarile, yanındaki masanın örtüsile oynuyor, asabi hareketlerle yerinde ra- hat oturamıyordu. Kalktı, duvardaki beyzi aynaya doğru iler- ledi. Benzi nekadar sararmıştı | Yüzünden tees- sür, gözyaşı gibi dökülüyordu. Kravatının dü- gümü sola kaçmış, saçları dağılmıştı. Demek hizmetçi kadın onun bu perişan haline acımış, bu zamansız ziyaretin ehemmiyetini takdir etmişti. İhtiyar, sevinerek içeri girdi: — UÜyandırdım, şimdi gelecek | — Devamı var — AHMED İHSAN Bammeyi Ltd.