338 SERVETİFÜNUN Yurd Dışında Bizi No. 2201—516 İnkilâbdan evvel nasıl tanırlardı, şimdi nasi görürler P Yazan: Ahmed İhsan Tokgöz İnkılâbın 15 inci yıldönümünü düşününce 15 yıl evveli ne halde idik, bugün nasılız demek çok tabiidir. Yaşları 20-25 ile sayılanlar on- beş yıl evvelini hiç bilmezler, sa- dece duymuşlardır. Bu gençlerin en çok duydukları ve gördükleri yurdun içindeki değişiklikler oldu- ğu için ben 15 inci yıla mahsus yazacağım makalemi sevgili yur- dumuzun dışında 1923 den evvel gördüklerimi ve son yıllarda duy- duklarımı anlatmayı faydalı gör- düm. 1923 den evvel: 1923 den evvelsini büyük harbin bitdiği 1918 e kadar yani beş yılda gör- düm ve duydum. 1918 teşrinievve linde Bulgaristan itilâf devletlerile mütareke yapdı. Bizim mütareke- mizin de imzası biraz sonra Mon- duros'da olmuştur. O zaman ben Berlinde idim, Vatanla bütün bağ- lar çözülmüştü. Şömendöferler Bal- kanlar üstünden geçemez olmuştu. Berlinden Keyser Felemenge kaç- mış, asker ayaklanmış, memleket hem aç hem anarşi içinde, Şimdi bu rada anlatmak zordur, bin belâ ile Berlinden İsviçre hududuna inebil- dik. Bir kaç yurddaş bir arada idik. İsviçre hükümeti Alman hududla- rını kapamıştı. O memleketdeki bir keç İsviçreli arkadaşın yardımile vize alabildim. Bugün beş saat sü- ren hudud Lozan yolunu şömen- döferle iki günde yapabilmişdik. Bu yorgunluğa karşı geldiğimiz yerde rahat nefes elabileceğim sanıyordum. Fakat Lozandaki bir İtilâf devleti (okonsoloshanesinde Türk pasaportuna edilen hakareti hiç unutamam. Oradaki koneolos, siz İstanbula gidemezsiniz dedi. Kendimi güç zaptederek niçin di- ye sorduğum zaman; çünkü &iz müslüman Türksünüz cevabını vermişdi. (*j İsviçre'nin Roma'daki elçisi ve bir eski gazeteci olan dostum Mösyö Vagniere bana vatan yo- lunu açmıştı. Fakat dört ay sü- ren bu intizarda neler görmüş ve duymuştum. Azgın galiblerin ca- navar saldırması gibi Türklere karşı yaptıkları kabalık tasavvur edilemezdi. Gazetelerin hakkımızda kuliandıkları kelimeleri tekrarın- dan bile utanırım. İstanbula geldim, ne idi o hal, itilât devletlerinin her neferi bile bizlere karşı birer ızbandud idi. 1920 Mart işgal facialarından ev- 19) Atatürkün İnkılâbı konsolosun bu küstahlığının cevabını bana beş sene sonra yine Lozanda verdirdi. Lozan konferans heyeti refakatinde çalışırken ayni konsolos benden müslüman olmıyan bir Türk vatan- daş için memlekete avdet pasaportu iste- mişdi. Onun bana söylediğini aynen ken- disine iade ettim. O şaşmışdı, ben de ne şaşıyorsunuz bu dersi beş sene evvel &siz- den alrsışdım dedim. vel Değirmendereye sığınmıştım. Orası da çapacı bir avuç Arnavu- dun eşkiyalıklarile inliyor ve ağ- lıyordu. Denizin kenarından geçen itilât harb gemileri Türk köyle- rinin halini gördükçe acıyacak yerde eğleniyorlar ve azgınları adeta alkışlıyorlardı. Bu tarafları uzatmıyayım, İs- tanbuldan kaçmak için kendi pa- saportuma itilâf devletleri vizesi- ni pek pahalıya almıştım, Bizlere karşı mütarekede biraz dürüst mu- ameleyi evvelâ İtalyada sonra ©e- nubi Fransaya İtalya'dan geçerken saf hudut gümrük memurlarında görmüştüm. Ne de olsa o tarihler- de Almanyadan başka yerde ya- şamak tahammül olunur bir şey değildi. Sebebli sebebsiz hakaret- lere uğruyorduk. Münihe geldim bir çok yurtdaşlar oraya top- İanmıştı, oMaltadan kaçanlar da oraya geliyordu, Ankaranın emrile matbugt istihbarat şubesi açtım. Ben orada iken Prağda kurulan Cemiyeti Akvam Müzaharetleri Lozan konferansı sırasında alınmış bir fotoğraf: Türk murahhas heyeti Başkanı İsmet İnönü ile beraber gazeteciler: Sağdan, sola; Ahmed İhsan Tokgöz, Mecdi Sadreddin, Necmeddin Sadak, mer- hum İsmail Müştak, Asım Us,