25 Ağustos 1938 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11

25 Ağustos 1938 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

218 SERVETİFÜNUN Hayat hikâyelerinden: Odanın kapısında üç kişi vardı. Koridor karan- lıktı, Pijamalı bir adam kapının anahtar deliğine eğilmiş odanın içine bakıyordu. Gecelik entarisile bu karanlık içinde korkunç bir hayalet gibi görünen çok şişman bir kadın sik, sık nefes alıyordu. Küçük bir oğlan çocuğu titrer gibi ellerini uğuş- turuyordu. Odadan, bir çekmece veya bir konsolun kilidi içinde asabiyetle, telâşla mütemadiyen çevrilen anahtar şıkırtısı geliyordu. Kapının anahtar deliğine eğilmiş pijamalı adam doğruldu. Hayretle açılmış korkulu gözlerle çok şişman kadının yüzüne baktı. Bir an böyle bakıştılar. Şişman kadın, ellerini kalçalarına dayıyarak, vü- cudünu biraz öne doğru iğdi. Kısık, çok kısık bir sesle sordu. — Mraz mı?.. Kedi mit.. Adam, biraz düşündü. Kirli kalın parmaklarını dağnık saçlarının arasında, cildini kaşındırmış bir hayvancık arar gibi dolaştırdı, Sonra avucunun içile geniş ve kırışık alnını sildi, avucuna baktı. Yağlı bir ıslaklık hissetti. Terlemişti galiba. Demin baktığı yer- de hiç bir şey görmemiş gibi, kat'i bir söz söyliye- miyenlerin zaif ve mütereddit haleti ruhiyesile sıska vicudünü bir sopa gibi tekrar ortadan kırarak anahtar deliğine iğildi. Gözünü anahtar deliğine iyice uydurabilmek için başını sağa sola, aşağı yukarı oy- nattı. Sonra hiç hareket etmeden kaldı. Beyaz bezlere sarılmış ince bir değnek gibi gö- rünen çocuk titriyor, sişman kadın, elleri hâlâ kalça- sında duruyor, gırtlağında düğümlenmiş bir geyrintiyi güçlükle zabtettiği yüzünün gerilişinden belli olu- yordu. Anahtar deliğinden odanın içerisine bakan adam doğruldu. Yüzünü, şişman kadının burnuns değdirir- ceşine yaklaştırarak pürüzlü fakat çok kısık bir sesle fısıldadı : — Siyah elbiseli, korkunç bir adam masanın göz- lerini açmıya uğraşıyor, dedi. Sonra korkunun telâşla karıştığı kısık sesini daha azaltarak söyledi. — Bir de fener var elinde, hırsız feneri|. Şişman kadın, çaresizliğin büyülttüğü vehimle, ne yapacajlını şaşırmış insanlar gibi etrafına baktı. Ka- lın kolları kalçasından düşer gibi yanına sarktı. Kor- kulu gözlerle adamın yüzüne baktı. — Şimdi ne yapacağız ! dedi. Ne yapsak ki... Adam, oda kapısına bakarak, zayıf cüssesine ya- kışmıyan bir cesaretle oda kapısının toğmağını kav- radı. Büktü ve kapıyı çok sert bir hareketle itti, Za- yıf çocuk gıçradı, kadın üç adım geri çekildi. Kapı açılmadı. İçerden kilitlenmiş olduğu anlaşılıyordu. Odada anahtar çıkırtısı kesildi. Öfkeli bip ses haykırdı: No, 2193—507 E s i r! Yazan: Ali Kemal Meram — Kim 0f!. Üçü birden, kiracının sarhoş sesini tanıdılar. İç- leri ferahladı. Lâkin, kızmışlardı şimdi, yalnız çocuk bir beyaz kedi sessizliğile merdivenleri tırmandı. Pijamalı zayıf adam, başını iki yana sallıyarak : — Ayıb şey bu!. dedi. Sonra tekrar etti ; — Çok ayıb doğrusu !.. işman kadının kolları gayri şuuri bir hareketle, kollarını tekrar kalçalarına getirdi, Merdivenlere doğ- 'ru yürüdü. Üç basamak çıktıktan sonra durdu. De- mindenberi zabtettiği bir geyirtiyi bıraktıktan sonrâ bozuk şivesile avaz avaz söylenmeğe başladı. — Ben, dedi. Pansiyonumda böyle şeyler iste- mem İ. Gece yarısı, aklımızı başımızdan bir karış &1ç- rattın. Bu nedir. Sonra kendinden başkasına duymasını istemiyen bir sesle bir şeyler söyliyerek, ağır vücudü altında gıcırdıyan eskimiş merdivenleri çıktı. “ LL Oda karanlıktı. Yazı masasının başında bir adam oturuyordu, Güçlükle açabildiği çekmecenin bir gö- zünü sinirli parmaklarile karıştırıyordu. Kalktı. Hâlâ başında duran şapkasını attı. Ayağı bir şeye çarpmış gibi, sendeledi. Yürüdü, kapının yanındaki duvarda elektrik düğmesine bastı. Bir anda aydınlanan odada; eşya, yeniden isim» İenecek gibi karışık ve acayıb gşekillerile meydana çıktı. Tekrar masanın başına gelip oturdu. Açık gör- den irice bir zarf çıkardı, sinirli parmaklarını hışır- dıyan zarfın içine soktu. Masanın üzerine boşalttığı ufak, ufak birçok mek- tubların araşından bir kartı ayırdı. Şimdi üşümüş gibi titriyordu. Omuzlarını kustı. Dirseklerini masanın üzerine dayadı. Kapılacak bir şeyi korurcasına kartı iki avucunun arasına aldı. Du- dakları kıpırdıyor, gözleri sık, &tk açılıp kapanıyordu. Bu, bir kadın resmiydi, Gözlerini büyük açarak, başını fotoğrafa uzattı. Avuçlarını yüzüne daha fazla yakınlaştırdı. Sık, sık nefe alıyor, burnunun iri delikleri titriyordu. Hırçın), kırık vw acı bir sesle söylendi: — Göremiyorum !. Göremiyorum ki !.. dedi. Yüksek tavanda çok kısa bir kordonla odanın or- tasına sarkıtılmış elektrik lâmbasına baktı. Bir şey hatırlamış gibi yerinden doğruldu, odanın ortasında durdu. Bir iskemlenin üstüne çıktı. Avucundaki fo- toğrafı biraz evvelki koruyucu, kıskanıcı hareketlerle ellerinin gölgesinde saklıyarak tekrar gözlerine yak- laştırdı. Baktı, bakti. Ağzında, karmakarışık hislerin verdiği garib bir gülüş, dudaklarında titrek kıpırdayışlar vardı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: