5 gs Meli 160 SERVETİFÜNUN No. 2188—503 a Bir pazar akşamıydı. Genç kadın geniş bir gezlongu uzanmış, okur gibi bir gazeteyi elinde tutuyor; Markiz a- yakta, elleri arkasında iri adımlarla dola- şıyordu. Genç adamın çehresi endişe- Talafan ; 2-0013 VAN Yedi gin! x ey e yerine gilar. — gazetesi Abonesi : Yem ii a p3 aylığı 600 a Gazetemizd İlân verecekler, İstanbulda Kamal Salih, Holer Saranon ve fuli İlân Sirkelne gilmelidir. : İstanbul Uyenış Yabancı ülkelerde 1250 kuruştur. Bir sayısı 2 © Kuruştur hiydi. Başını pencereye çevirerek uzaklara dalan karısının karşısına gelip durdu ve dedi ki: — Gözleriniz gene buğulu Pola !.. Onu artık dü- şünmiyeceğinizi bana vadetmiştiniz.. Fakat vadinizde durmak size biraz güç geliyor galiba |.. Markiz - artık kontes bir Markiz zevcesi olduğu için böyle çağıracağız - doğruldu. Kocasına kayıdaz bir nazar fırlatarak : — Böyle kuruntu ediyorsun, dedi. — Kuruntu değil sevgilim; kanaat... — Boş şeyler hepsi... Bu gece tiyatroya gidecek- miyiz f.. — Nasıl arzu ederseniz. — Hangisine gideceğiz 1.. — İntihabı size bırakıyorum... — Fakat gene gücenirsiniz diye korkmaktayım... — Anladım!.. Fakat mademki istiyorsuunz.. ben emrinize severek itaat etmiye katlanacağım... Opera tiyatrosu hınecşhınç dolıydı. Geniş bir lan- dodan inen Marki ile karısı, kendilerine yol açan kalabalığın araşından sıyrılarak localarına çıktılar. Genç kadın, bu tiyatroya son defa geldiği karlı geceyi hatırlamıştı. O gecedenberi tam yedi ay geç- miz; ve şu müddet zarfında ne akla gelmez hâdise- ler cereyan etmişti 9... Gözleri korka korka Hüber Granın locasına Çit- ti, Loca gene boştu. Bu gece oynanacak olan beş perdelik dram, Hü- ber Granın şah eseri olarak dillerde dolaşmakta idi. Perde açılacağına yakın Morkiz birden titredi. Zira Hüber Gran locasında görünmüştü. Genç kadın onun Pariste bulunmasına hayret ediyor, fakat bir türlü bu bahsi kocasına açamıyordu. Marki, zevcesinin sararan çebresine bakarak müs- tehzi bir tebessümle dedi ki: — İsterseniz yerlerimizi değişelim Pola !.. gözlerinizi meşgul eden bazı şeylerden dolayı lâyıkile seyredemezsiniz.. olmaz mıf.. Belki onu Pola büsbütün bozuldu. Markinin sözüne inkıyad etmek için evvelâ bir davrandise de sonra Vaz ge- çerek gülümsemeğe çalıştı : — Hayır, hayır!.. Yerim çok rahat.. Hem sahne- yi de gayet iyi görebiliyorum... Fakat kalbi yerinden fırlıyacak gibi atıyor, şa- kakları zonkluyordu. Niçin, niçin Hüber Paristeydi f. Genç bestekâr hâlâ Markizi görmemişti. Solgun çehresini çerçiveliyen parlak siyah saçları gene bü- yük bir itina ile taranmış, uzun favorileri zayıf yanaklarını ayni zerafet ve ihtişamla örtüyor, kıvrık dudakları müstehzi ve acı bir tebessümü an- dırıyordu. Oyun başladı. Birinci ve ikinci perdeler kalblerde bazin bir raşe birakarak kapandı. Üçüncü ve dördün- cü perdelerin melodileri gözlerden yaş getirdi. Ni- hayet beşinci perde hıçkırıklarla nihayete erdi... Hâlâ Hüber Gran, bir kere başını çevirmeden, Markize bakmadan oturuyordu. Oyun bitince kalktı. Ve kalabalık arasında göz- den kayboldu. “Warkiz eve döndüğü zaman pek kederli görün- mekteydi. Kocasını, bunun sebebi piyesi acıklı oluşu diye temin etti. Fakat Marki bu boş teminata inana- cak kadar ahmak değildi. O gece erkenden karısını yalnız bırakarak dairesinne çekildi ve sabaha kadar uyanık kaldı. Markiz o geceden sonra pek neşesiz, bilhassa Mar- kiye karşı son derece soğuk bir tavır takınmışta. Aradan haftalar geçtiği halde bu bal daima art- makta ve genç kadın mübhem bir hastalıkla solmak- ta idi. O Hüber Granı eskisinden daha şiddetli bir mu- habbetle sevdiğini anlamıştı. Bu aşk kocasına karı kalbinde büyük bir nefret uyandırıyordu. Bir gün, Marki şatoda yokken, onun dairesine — Devamı var — —150 sayıfadan devam — mantıka ait belli başlı neşriyat kitab 938 tekrar basılmıştır. gayrı kâfiliğini ilerisüren bu kitab O yoktur. 92ö den sonra çıkan mantık mantıka ait neşriyatımız içinde 925 de Değişen lise program- (kitablarımız evvelkilere nazaran ük durulacak hemen ye: larına göre yazılmış Mustafa (hususiyeti tamamile Avrupa mani güne ese Namık (Mantık)ı basılır: bunu ( Ellerine bağlanmalarıdır. Ayni ie daha evvel bir türlü nizam verilememiş olan Darülfü- nunun ıslahı işine girişilir. Hariçten profesörler getirtilir. Bunlarin 0r9- sında Jakobi mantık kürsisine geç- miştir, Diğer taraftan «mekâtibi sulta- niye» programlarına da yeni bir muhteva verilir. Umumiyetle harbi umumi sen€- lerinde bazı taş basmalardan gayrı 938 de Ağa oğlu 'Tezerin (Mantık) ı ve Hasan Âlinin (Mantık)ı takib eder.. (7). Bu senelerde Darülfünun- da mantıkı Halil Nimıtullah okut- maktadır. ikan en son mantik kitabı Cemil Senanın 935 de basılan (felsefe ve içtimaiyat notlarını) teşkil eden kitablardan 3 üncü kitabdır. Bu (7) Bu son iki kitabın muhtelif tabı- ları vardır. Yazımızı bitirirken 933 denberi Üniversitede mantık kürsisini işgal eden Reichenbach'ın şu son günlerde uzaklaşıp gittiğini de kayd ediyo- ruz. (8) (8) Mantığa ait daha geniş bir Bibli- yografi » mecmuada bize birakilan yerin müsaadesizliği dolayısile - veremiyotuz. Okuyucular (Bizde içtimaiyat) isimli ma- lemizde İsmi geçen mecmualar müracaat edebilecekleri gibi, bilhassa ilmi felsefe ait tercüme ve yazılarda bakabilirler, AHMED İHSAN Basimevi Ltd.