No. 2059—374 kıldı ve aklına gelen son teklifi yaptı. — Kura çekelim ?. — Olur. 'Talâtın bundan maksadı; e- ger erik kendine düşecek olursı, sevdiği kızla muhakkak görüşe- cek, düşmediğ takdirde görüşmi- yecekti. Kemal, erik dallarını şiddet- le silkeledikten sonra, olmuş erikler patır patır yere düştü ve kendi de ağaçtan indi. Kura çekmek için iki yeşil çimen kopardılar. Uzunu çeken eriği kazanacaktı. Çimenleri avcuna gizliyen Kemal oldu. Talât, sevdiği kız ortaday- mış gibi bir titreyiş ve heyecanla kurayı çekti ve uzun çimeni buldu. 'Talât, Erenköyde Kemalle- rin evine komşu bir evde pan- siyonerdir. Kemalle mektep ve meslek arkadaşı olduklarından, bütün günü onlarda geçmektedir, Erenköyünde aileler arasın- da sık sık yapilan eğlenceleri Kemalin nişanlısı Türkân ve kardeşi Muazzez hiç kaçirmaz- ardı. 'Talâtla, Kemal bir gün sa- bahleyin İstanbula inerlerken Türkân: — Bugün çok erken geli- niz, merhum Habib Paşanın kızı Jalenin yemeğine davetliyiz, oraya gideceğiz, dedi. TTalâtla, Kemal kolkola gir- diler ; — Olur, olur.. Erken ge- liriz, diye istasyona doğru git- tiler. Trene bindiler. “Talât, sevdiği kızı vagonda görünce bir an duraklandı ve sevinçten nefesi âdetâ duracaktı. Heyecandan üşüyordu. Bir ürperişle kızın yüzüne baktı. Bu ne harikulâde güzellikti... UYANIŞ Bu kız, merhum Habib Pa. şanın kızı Jaleydi... Talât, kızın karşısındaki kanepede iki kişilik boş yeri görünce, bir yolcunun gelip oturması ihtimalinden korkarak Kemali kolundan çekip otur- dular. “Trenin düdüğü son kampa- nanın sesine -Allabha ısmarladık- diyerek üç defa öttü ve lokomati- fin iniltisiyle tekerlekler ray- ların üstünde dönmeğe başladı. Talât, arada sirada kızın gözlerine bakınca, içindeki sev- gisini anlatmak istiyor. Tren Kızıltoprağa geldiği halde, Talâtla, Kemal bir şey konuşmamışlardı. Kemalin bu sükünetten canı sıkılarak : — Talât, dedi. Habib Pa- şanın kızı Jalenin davetine her- halde zengin ve güzel aileler gelir. — Evet... Ne de olsa zen- ginlik. Bizim gibi çöplenmiye gidenler az değildir ! Jale bu konuşmaları işitince söylenen sözlere kulak kabarttı. Bu tanımadığı davetlileri kimdi acaba, diye düşündü. Fakat bu konuşmalar ara- sında öyle garip şeyler konu- şuluyordu, ki Jale içiz için gülüyordu. Onları davet eden kendisiy- di, Akşam onlarla karşılaşması pek enteresan olacaktı! Jalenin sabırsızlıkla bekle- diği trendeki tanımadığı davet- lileri, denize katşı büyük bir köşkün kapısından pek şen ola- rak girdiler. Kemalin nişanlısı Talâta ta- kılıyordu. — Talât, buevin kızı Jale, senin hoşlandığın tiplerdendir. Gözleri ve saçları simsiyah! Talât, bu müjdenin yersiz olduğunu anlatan bir gülüşle: 17) — Bunu iki ay evvel söy- lemiş olsaydınız, belki, bugünkü meçhül sevgilinin kalb sızısin- dan kurtulmuş olurdum! İki saattenberi anlatıyorlardı. Talâtla, Jalenin tanıştırıl- ması cidden görülecek bir man- zaraydı. Jale, trendeki davetlilerini şimdi tanımış ve trende atama- dığı kahkahaları şimdi serbest serbest savurarak, misefirlerini memnun etmeğe çalışyordu. Talât, mahcup bir çocuk gibi renkten renge giriyordu; fakat sevincine de diyecek yoktu. Jale, tanışırlarken : — Davetimi gündüzün dü- şündüğünüze bilmezsiniz nekadar memiunüm... — ay ille Yemeği müteakip kahveler geldi. Kahveler, bir kahve tir- yakisi höpürtüsilyle içildi. Espiri olsun diye davetliler. den birisi : — Hekes fincanını kapasın, bakalim falı ne çıkacak, dedi. Bu teklif bütün davetlilerce hoş karşılandı ve herkes fincan” larını kapadı. 'Talâtın tirendeki hareketle- ri, Jalede bir samimiyet hasıl etmişti. Kahveler içerken yan- yanaydılar, Jale, Talâta fal bilip bilme: diğini sordu. Talât, Jale ile tanıştıktan sonra onu, daha derin ve sar- sılmaz bir istekle sevmeğe baş- ladı. Bu fal, hakikaten, Jaleye karşı olan sevgisini söylemek için en mühim bir fırsattı. — Biliyorum, dedi. Jalenin kapalı fincanını alarak anlatma- ga başladı: — Siz küçük yaştanberi bir şey düşünüyorsunuz.. Bu bir gö- nül acısı.. Sevip, sevilmek is- -—- Devamı son sayfada — ..i . Ür celi alı