122 BEDELİN SAÇLARI HİKÂYE YAZAN Enver Naci Ni 5 — Saçından birkaç tane kesiversek ne olür sanki, Ağa- beyciğim ? Küçük Dürdane elinde tut- tuğu elişi makasını, okuduğu kitaptan başını kaldırmıyan ağa- beysine uzatmış yalvarıp du- ruyordu : — Feriha ablam bana saçlı maçlı ne güzel bir bebek ya- pacak. Bebeğimin kel gibi mi olmasını istiyorsun ? — Peki Feriha ablan ken- di saçından kesse ya!.. — Bebek kıvırcık saçlı ol- sun, daha güzel olur, dedi. Şu- rada senden başka kimsenin saçı kıvırcık değil ki istiyeyim!, OÖ gün Dürdanenin üçüncü sınıfa geçtiği gün olmasaydı, belki ağabeysinin bu inadına ağlamakla cevap verecekti. Gö- zünü yaşartmak istediyse de bü- tün varlığını kaplıyan sınıf geç- me neşesi buna engel oldu; sa- dece dudaklarını büzdü, alnını buruşturdu, canının sıkıntısını anlatmağa, göstermeğe çalıştı: — Ne olur Tanrı benimde saçlarımı kıvırcık oyapsaydı? Şimdi sana böyle yalvarır miy- dım!. Keserken saçın acır di- ye mi, yoksa eksilir diye mi korkuysrsun ?.. Say da bak kaç bin tanel. Aralarından beş on tel çıkarsan kel mi kalırsın sanki?.. Fakat sen vermezsen benim bebeğim tam bir keleş kalacak ya!.. UYANIŞ Kurtulmak imkânı olmadı. gını anlıyan Bedri, kızkardeşi. nin elinden makası aldı, ayna- nın karşısında başının muhte. lif yerlerinden birer ikişer tel "çıkardı; içine bakmadan Dür- danenin uzattığı kâğıda atıverdi. * * * Bedri; yakışıklı, edebiyat meraklısı, birçok aşk maceraları yaşamış, aldattığından ziyade aldanmış, benliğine düşkün, ol- dukça gururlu ve dalgın bir genç... Resmi bir dairede me- murdur. Aldığı para annesiyle ferah ferah geçindirir. Hattâ bir kısmını da adınla, kızla yiyebiliyor.. Annesi, kendisine bakan bi- ricik oğlunun her dediğine <olnr» diyen bir kadındır. Tek o, üzülmesin.! Bedrinin kız, kadın arkadaşlarını eve çağır- masını ve evde konuşup görüş- melerini çok tabii görür, oğ- lunu genç bayan arkadaşlariyle yalnız bırakmağı pek doğru bu- lur, «gençliğin hakkını tanıma- lıdır 1» derdi. Bedrinin kadınlar üzerinde- ki muvaffakıyetlerinin sebeple- tinden bir ve birincisi annesi- nin bu kolaylık gösterişi, ikin- cisi ise tevazu ve sessizliğini erkeklik vakariyle gayet güzel imtizaç ettirebilmesiydi: tam bir erkek maddiliğine sahip ol- makla beraber hızlı, bağıra ba- gıra konuşanlardan hiç hoşlan- maz, böylelerinden kaçar. Sır- larının başkalarınca bilinmesin- den de çok korkar. Kimsenin işine gücüne karışmaz, dedikodu yapanlardan uzaklaşır | Aşk ve gönül işlerinde da- hi gizliliğinden, kendinden hiç bir bayana bir şey açmamış, fazlasiyle sevdiği kızlara bile boyun eğici, yalvarıcı ne bir söz söylemiş, ne de bir kelime yazmıştı. Yalnız pek güzel olan son sevgilisi Gülaya göndere- ceği bir mektubu pek yana ya- kıla yazmış, bütün varlığiyle ona tapındığını bildirmişti. Şu var ki bu mektubu temize çe- kip imzaladıktan sonra cayar gibi olmuş, yollayıp yollama- mak için birkaç gün daha dü- şünüp karar vermek üzere mek» tubu kullanılmamış bir defter içine koyarak kaldırmıştı, Ve orada unutup gitmişti. Son günlerde aldattığından daha çok aldandığını tam ve iyice görmüş, anlamış; aşkın tehlikeli bir körebe oyunundan başka birşey olmadığı hükmü- nü vermişti. Artık elini ayağı- nı kızden, kadından çekerek kendini kitaplara bırakmıştı. Bütün boş vakitlerinde yukarı- ki odada kitap okurdu. Önce- leri oğlunun Don Juanlığından gurur duyan annesi, nede olsa evlâdının bu halinden hoşnuttu. Çünkü böyle giderse kendisine daha iyi bakacaktı. # * & Akşam, Dürdane Ferihalar- dan döndüğü vakit hakikaten elinde bir bez bebek vardı, ama saçları kivircik ve kestane rem gi değil, düz ve açık kumraldı. Fdrihanın saçının tıpkısı... # » Dürdaneye tam bir abla sev- gisi gösteren Feriha, Bedrile- rin kapı karşı kumşularıdır; pek güzel bir kız değildir, ama temizliğine diyecek yoktur. On sekiz yıllık hayatında hiçbir erkek gölgesi görülmez. Annesi- nin onu yalnız değil, kendisiy- le bile beraber sokağa çıkardığı görülmemiş bir şeydi. Arkadaş edinmesine, evlerine azkadaşla rının gelip gitmesine bile izin yoktu. Zavallı kiz, Bedrinin dengi