138 SERVETİFÜNUN No.1903—217 İDARE MAKİNESİNDE, İNKILAP Bu, öyle zannolunduğu kadar kolay bir iş değil- dir. Ve kök salmış, sökülmesi haylı güç, dallı, budaklı bir ağaca benzer. Zâhiren teptili kolay görünen öyle ictimaf haller vardır ki bunları değiştirmek pek uzun zamanlara, pek büyük himmet ve gayretlerin sarfına bağlıdır. Gerçi, muazzam inkılâpları yapan; mucizeler gösteren türk milleti için, içimden çıkılamayacak bir engel yoktur. Elverir ki onun hakkında kat'i kararını versin. Ama vakit yiyecekmiş, emek isteyecekmiş.. her halde gayeyi ihlâl etmez, yoldan alıkomaz. Şu halde başarılacak bir inkilâbımız daha kalıyor : idare makinesinin, Cumhuriyet ruhuna, hedeflerine uygun bir şekilde işlemesi, yani hem halkın, hem hü- kümetin iş dolabının, en sade, en kolay surette, en kısa ve kestirme yollardan çevrilmesi. Bunun teminile, bir çok noktalardan iktisat, hem de yalnız manevi cihetten değil, maddi, mali ghet- lerden de pek yüksek menfaatler temin edilmiş olur. Bunun misallerini aşağıda göstereceğim. Şimdi, şu idare makinemizin, o büyük inkılâplar arasında bir hisse alıp almadığını tetkik edelim: İdare makinesinde aranılan başlı gaye, hukümete ve vatandaşlara ait işlerin, en kestirme, en kolay ve hak- ları koruyacak şekilde görülmesidir. Şimdiki makine- miz bu gayeyi temine kâli bir şekilde işliyormu diye sorulacak olursa, buna darılmayalım ama müspet bir cevap veremeyiz. Zira işlerin dairelerde öyle sür'atle, sühuletle görüldüğünü, çıkarıldığını iddia ve ispat edecek kuvvette değiliz. Bu hakikati görmek isteme- mek, yahut görememek, netice itiberile müsavidir ve halkın da, hükümetin de zararınadır. Bunu itiraf, bence her vatanını, huküretini seven onun hayrını düşünen ve isteyen her hisli vatandaş için bir vazifedir. Maksat kusur saymak değil, marazr görüp, teşhis edip ona göre 'ilâcını hazırlamak, sonra da, salâhiyet sahiplerince tedavısine, yani o inkılâbı da yapmağa, cesaret ve azm ile başlamaktır. Evet, idari inkılâbımızı henüz yapmadik diyorum. Bu nasıl söz?. İdari, mali, adli, ilmi, bir çok yeni e- saslar kurmadık mı, yeni yeni kanunlar vazetmedik mi?.. yeni teşkilât vücuda getirmedik mi?.. Bunlar, in- kılâptan sayılmaz mı?. Doğru, fakat bunlar, birer şekil değiştirmekten ibarettir; işlerin basitleşmesini, sür'atini temin etmez ; haddi zatlerinde o sureti amir de olsa, asıl makineyi işletecek makinistlerde o hazırlık, o uzluk bulunmazsa, bu vasıtalar kendiliklerinden hiç bir şey yapmazlar. Daha açık ifade ile, kanunlardan, talimatlardan evvel, onlar tatpik edecek memurların fikirleri, istidalları ona göre hazırlanmazsa, iş nazariyatla kalır; o kanun- ların istihdaf ettikleri gayelerin yüzde beşi tehakkuk ettirilmemiş olur. Bu husus öyle pek kolay işlerden değildir. Bir Yazan: A. 9. taraftan şekilleri islâh ve inkılâbın ruhuna uygun bir hale ifrağla beraber. bir taraftan da icra ve tatpik vasıtaları olan memurların ruhlarını, fikirlerini o terbi- ye ile mayalandırmak icabeder. Yoksa, o kanunlar- dan aranan milli büyük faideler elde edilemez; o ah- kâm ve kaideler citler arasında kalmış olur. Denilecek ki: bu ahkâmı yerine getirmeyen me- murlar hakkında o kanunlarda, müeyyideler, cezalar tertip edilmiştir. Mesele, cezayı istilzam edecek halleri kovalamaktan ziyade, o halleri yaptıracak istidatları öldürmek, memuru daha yüksek hisler, istidatlarla mü- cehbhez, fikri terbiyelerini gayrişuuri bir hale getirmektir. Bu meseleye misâl göstereceğimi vadetmiştim. Mi- salimi, bizden değil, ilik Avrupa medeni idare kaidele- rini meşkettiğimiz Fransa'dan, geçenlerde vefat eden meşhur Fransız âlim ve filosofu, ruhiyatçı İGustave le Bon) un son eseri olan (1.'evolution actuelle du monde) namındaki kitabından naklen göstereceğim : Doktor Gustave le Bon, bu kitabının (idari islaha- lahatın psikolojik müşkülâtı) faslında şöyle diyor: (Başta Fransa bulunmak üzere, Avrupa devlerleri tarafından, mali vaziyetlerini yenidem düzeltmek için, kullanılan vasıtalar arasında, karışık ve ağır masraflı idarede yapılacak değişikliklerle temin edilecek tasar- a bulunuyordu (Aşağıda telhis edeceğimiz üzere, memurların mas- raflı artırışlarının haylı uzak zamanlara dayanan psi- kolojik sebepleri vardır. Bu, aynı zamanda demokratik idare tarzından da neş'et etmiştir. Her mebus, münta- hiplerinin en nüfuzlularını yerleştirmek için, yeni yeni vazifeler ihdasını teklif eder. Nazırların da, bu teklifleri reddedebilmek için, mebusların reylerine çok ihtiyac- ları vardır. Memurların müthiş surette çoğalması, işte bu suretle olmuştur. (Aynı hadise, haylı zamandanberi, Parlıman usulile idare olunan memleketlerin çoğunda görülmektedir; bilhassa İtalya'da olduğn gibi. Bu memleketi fazla ve cı bir zümreden kurtarmak için, Faşist ihtilâline ihtiyaç hasıl olmuştu. Bu memur fazlalığı, Fransız idaresindeki masraflı karı n sebeplerinden biridir. Fakat bundan daha derin diğer sebepler de vardır. (İhtilâlci tavurlarına rağmen Fransız, belki, bütün milletlerin en muhafazakârıdır. Bunun içindir ki geçmiş zamanların ihtiyaçlarına göre tatbik olunmuş ve güu- den güne köhneleşmekte olan bir idare, Napolyon tarafından islah edildiği uzak e ekil değiş- tirilmeksizin muhafaza edilebilm (Siyasi rejimler, taral çil nim yeni yeni partiler doğdu. Bir takım ihtilâller tahtları süpürdü. Yalnız eski Fransız idaresi yerinde kaldı. Hiç bir in- kılâbın sarsamadığı başlı kuvvet olarak o kaldı. Hü- kümdarlardan; Parlımanlardan, nazırlardan daha kuv- vetli olarak, Fransa'da müstebitçe hükmünü yürütmekte devam ediyor.