No.1902—217 SERVETİFÜNUN 149 ve hareketimiz akşamı tedavi bile eden doktor dahi şentözün güzelliğini kabul ediyor ve diyor ki: — Güzel olmiya güzel, fakat zekâ parlak değil... Kızda kendini beğenmek ve kurnaz görünmek heves- leri olmaşa fena olmıyacak; lâkin ağaçların da bukadar bol yaprakları olmasa bahçelerin şekli değişirdi! Tiyatro direktörü ceyap veriyor: Bu hükmünüze okadar güvenmeyiniz. Burada doktor ile direktör bir kadında sokdann lâzım olup olmadığı hakkında mubahaseye tutuştu- lar. Doktor diyor ki — Kadınlarda zekâ s#iyade olursa kocaların hali yaman olur! zi Vapurun ilk uğrayacağı iskeleler yaklaştıkça dün- yayı küçük bulmaya başladım, Yuvarlak arz ufal- miya başladı; lâkin şark nekadar yakınmış! Acaba gimdiye kadar niçin buralara gelmedimi Akdeniz haritası zihnimde yazılı; mavi renkli denizlerin perelerinden vapurumuzun yarıp ilerlediği- ni fikrimle takip eyliyorum. Çocuk iken bana Avrupa, Asya ve Afrika kıt'alarının sahillerini öğretip çizüir- dikleri için olacak ki bana denizler büyük engin hissini veremiyor. Meselâ şimdi karalardan uzaktayız; her tarafımız su; öyle olduğu balde ufuklarımızı teş- kil eden su hatlarıuın arkasinda karalar görüyorum sanıyorum. Pekâlâ biliyorum ki öniimüzde Mısır var, arkada Yunan sahilleri kaldı; hemen elime kurşun kalemini alınca, vaktile mektepte oldugu gibi, fira- vinler memleketinin kıyılarını, Yunanistanın dantelâ- ya benziyen sahillerini, Kıbrıs ve Kirit adalarını derhal çizebilirim. Bütün etraftımı bir atlas sahifesi gibi gözümün önünde görüyorum, evet görünür kara yok; fakat sağ tarafımızda Trablusugarp ve Bingazi sahilleri var, biliyorum, görüyorum! Dünyadan ayrılmadığımızı bana ihtar eden birşey daha var; o da üst güvertede akşamları çıtırdıyan telsiztelgraf odası... Avrupada bazı adamlar, vapuru- muzun, denizin nerelerinde yürüdüğünü biliyor, ve biz uykuda iken vapurumuz gene Fransa ile konu- şuyor. Acaba ne konuşuyoriar? Ne olacak hep para meselesi... Malüm ya, vapurda sarraflar ve maliyeciler var; petrol ticaretile uğraşır zengin İngilizler; lâstik bor- sasını takip eden Holandalılar; Hindiçini parası muharebeden evvel iki buçuk frank edecek iken şimdi onbeş franga çıkalı, daha doğrusu Fransız frangı düşeliberi Hindiçini ticaretile ve maliyesile alâkadar Fransızlar vapurda... Bu adamların hepsi vapurda bile para garsıntılarını bilmek “İstiyorlar... Amma arkada çoluk çocuk varmış onlara &nde mek: tupla selâm kâfi geliyor da borsa işlerinde postayı âdi telgrafı beğenemiyorlar; vapurun telsiz telgrafçısı demirden kasketi başına geçiriyor, Avrupa borsasına soruyor... Frank kaçta, lâstik fırladı mı? Petrol ne tutuyorf,. — Devamı var — ları menfaatine,, bir müsamere tertip etmişti. Atriyede M. Tardieu, M. Blum ve Af, dzana'nın heykelleri. akat birçok senelerdenberi Grevin arişin şayanı dikkat müzelerinden biri olan Grevin müzesinin müdüri fe geçenlerde “Matbaacıların dul kadınları v. re çoc müzesinin onlarını ziyaret eden davetliler ve halk bu sefer müzede büyük mez görmüşlerdir. Grevin müzesinin evvelce salonlarını dolduran meşhur tarihi simaların balmumundan dü mış heykelleri arasın- i da son seneler vakayii kahramanlarının büstleri Kapuyrtala Mihracesinin, M. Tardieu, Blum, Briand, öze çarpıyordu. ellog, Bunlar arasında bilhassa Macdonald'ın, wsolini gibi devlet adamlarının büstlerinin yanında Kuterolf, Landru gibi meşhur canilerin, birçok sporcuların ve boksörlerin büstleri çok takdir edilmiştir.