26 Ocak 1933 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15

26 Ocak 1933 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No.1909—217 SERVETİFÜNUN 147 yz Rolant Dorgeldes | Y O L D A ii | Tercüme eden : Ahmet ven | Doktorun fikrince hiçbir şey bakılmıya lâyık değildir. Memleketler hakkında hüküm vermek için en hatıra gelmiyen cihetleri ele alır. Yokohamayı soruyorsunuz değil mi? Burssını da gördüm. Takâ&ili otomobilleri çok güzel; fakat otellerin yemekleri yenir şey değil! Singapor onun için bataklık kokusundan ibarettir; Kolombo şehri kuş kasabasıdır. Çin hakkında fikrini sorarsanız şu cevabı verir — Çin mi? Foçeo kasabasında güzel bir garaj var, sahibi de ahpabımdır. Doktor benim memuriyetaiz, vazifesiz, sebepsiz ve sırf seyahat için seyahate çıktığımı öğrendiği zaman delirmiş olduğuma hükmetti; eğer onu dinlemek iâzım gelse hemen geri dönüp evin yolunu tutmalı yım! O diyor ki: — Nerelere gideceğinizi bilmiyorum, fakat emi- nim ki hiçbir şey görecek değilsiniz! Dünyanın hiçbir noktasında görecek şey kalmadı! Hindiçinideki Ak- sayışark kızları motosikletle geziyor, büyük Budanın muazzam mabedi elektrikle tenvir olunmuştur. Siyam kralını tanır mısınız? Hayır değil mi9 Ben onu iyi gördüm;bizim vapurla yolculuk etti. O da bizler gibi caket giyiyor ve kamarada biriç oynuyor! Bütün seyahatlerinde sahiden dikkate şayan bir şey görüp görmediği soruluuca şöyle zihnini yorar gibi düşünüyor, sonra cevap veriyor: — Var. Meselâ Japonyanın zelzelesi! Onu da zel- zele olurken görmek lâzım! Ekseriya doktorun kamarasına gidiyorum; doktor orada muayene kanapesine uzanıyor, abuksabuk söy- lüyor, Onu dinlemek te keyifli birşey! İçinde balık ve sü bulunmayan bir büyük akvaryom şişesi dört ayaklı masada bir köşeyi dolduruyor. Sonra kamarada igkemleler üstünde, raflarda, masaların altında bir çok iri boş kavanozlar ver, Doktor her seferinde bunları götürüyor, Çin sularının acip, sakil ve ekse- riya pek çirkin balıklarını toplayıp getiriyormuş. Vakıa bazı gemiciler bu ticareti yaparlar; Çinin tuhaf balıklarını Hong-Kong'da beşer franga alıyorlar, Marsilya'da yirmi franga satıyorlar. Fakat satıldığı yerlerde bu balıklar çok yaşayamaz. Çünkü doktor o garip balıkları alıştıkları sıcaklıkta ve suda besliyor; «Yangtise» deresinde bulunan müstekreh kurtlarla besliyor. Bana dedi ki: — Fenni usulde balık yetiştiriyorum. Her nevi balığı alıştığı suya koyarım. Onların huylarını, âdet- lerini tetkik eyledim. Ona göre, yani feri dairesinde besilemiye çabalarım. Neticesini söyliyeyim mif Ge- miciler bu balıklarden alır, âdi kovalara tıkar; eline geçen su ile doldurur; onların balıklarının yarısı zayi olur... — Ey sizin balıklar? — Benimkilerin üçte ikisi geberir! Şimdi siz buna inanmak istemeğsiniz?! Olamaz dersiniz. Halbuki ha- kikat budur, ve hakikat daima böyle ters çıkar! Sözü buradan tutturunca benim seyahate geçen bu yolenlukta siz bir netice alacaksınız : o da belki dünya hakkında hasıl etmiş olduğunuz birkaç doğru fikirleri bozmak! Ve sonra ilâve eder: — İşin en acınacak yeri neresi biliyor musunuz? Siz de bütün yolcular gibi dönüşte zorla yalan söy- liyeceksiniz. Bundan kurtulamazsınız. Çünkü kariler denilen balk bir muharririn gezip gördüğünü doğ- ruca hikâye etmesine tahammül edemez! Ve öyle doğru yazılan şeyleri okumaz. Eğer siz doğru yazar- sanız <amma muharrir ha! Hiç te bunda şairlik yok muymuş! Bildiklerimizi anlatacak olduk;an sonra okadar uzaklara gitmiye ne hacet!» diye bağırırlar. Her seyahtan birşey bekleyiniz: o da yalan!... Yalan hikâyelerin barikasıdır! Meselâ Hattıistiva'da gökyüzü kapanık deseniz size gülerler! Çünkü hattiistiva'de gökyüzü Fransa'da, Nis'te olduğu gibi, yahut bi? çamaşırcının çivlt suyu gibi mavi olmak üzre belle- nilmiştir. Bu kanaati siz değiştiremezsiniz... Sonra tutup ta Japonyada, «harakiri!» denilen namus inti- harından geberenlerden ziyade otomobil altında ezilen var diyeceksiniz... Buna kim inanır? Seyyah ve mu- harrirler memleketler hakkında kurulmuş olan yanlış kanaatleri ve hükümleri yıkmak için yazmazlar, o hükümleri kuvvetlendirmek vazifeleridir. e Avrupa karilerince Hintliler heybetli, Çinliler esrarengiz, zenciler korkunç, Japonlar nazik bellenmiğtir... Am- ma doğrusu böyle değil imiş, o kimin umurundadır! Hakikat, yalan söylemek bilmiyen adamların cep harçlığıdır! Doktor bunun gibi daha neler söylüyor... Filipin adalarındaki yarışçıların hüneri, mazotla işliyen vâ- purların müreccah olması, Hindiçini yemeklerinin Avrupadan farksızlığı... Yalnız arasıra yerinden kal- ve her faaliyeti Devlet kuvvetinin altında birleştirecek bir surette hissedilen vatan duygusu kaim oluyor. Bu sahada faşizm hakikaten yeni kudretler yaratmıştır; İtalya'- nın on sene za aki hayatının ecnebi memleketlerde uyandırdığı alâka ve dikkat bunu bariz bir şekilde gösterir. Liberalizm, sosyalizm, komünizm, ve beynelmilel ma- son teşkilâtı, faşizme karşı şiddetli hücum- larda bulundular, onu militarizmle, dikta törlükle, aksülâmelle, işçileri ezmekle itham ettiler. Ayni zamanda doktrinciler aksülâ- meli ve menfaatlerin çarpışması oldu; fakat faşizm, bütün bu hücumların doğurduğu müşkülat içinde de, mukavemet etti, ve İn- kâr ve münakaşa edilemiyecek birçok işler vücude getirdi. Asayişin temini, maliyenin islâlı, umumü faaliyetin tekrar intizama alınması, iktisadi hayatın emin bir hale ge- tirilmesi, ziraate, deniz münakalâtına, tayya- reciliğe fevkalâde büyük bir elemmiyet verilmesi, faşizmin milli hayata vermeğe muvaffak olduğu yeni ruhta uücude geldil ler. Hustusi teceddüt, Roma meselesi gibi mühim meselelerin halli, iş meseleleri için vücude getirilen büyük kanuni inkilâp, orir jinal ve emin bir mefkürenin vüzuh ve — vetini isbat ederler. 3 Prof, A, Ferrarle â — Sonu var -—

Bu sayıdan diğer sayfalar: