No. 1891—206 SERVETİFUNÜN 381 Büdapeşte'de Peri âlemini andıran geceler Büdapeşte geceleri (oeskidenberi meşhurdur, günkü « Tuna kıraliçesi > diye yadedilen bu şehir Şarkın kapısında bir zevk beldesi idi. Vakıa ikti- Solda, eski Budin şehrinin tepeleri; ortada, arka planda, Tuna sahilinde parlamentonun kubbesi. Fransız edebiyatı: Bir Mektup — Guy Üc Maupassant — dan Beni bu korkunç felâketle hasta düşüren bazı "hadiseler ulmasaydı, mektubunuz beni daha ziyade memnun edecekti. Onu dün gömdük; onnn zavallı, oamit vücudu bu evden çıkarken öyle zannettim ki artık bn toprak üstünde yalnızdım. Anne, bilmeden, hissolunmadan seviliyor; zira bu yaşamak gibi tabii bir şey; bu aşkın köklerinin derinliği işte şu ayrıMik anlarında belli oluyor. Hiç bir sevgi, biç bir mubab- bet bununla kabili kıyas değil; çünkü diğerleri gibi tesadüflerin eseri değil, bu döğuştan; kanımızda doğ- duğumuz ilk gündenberi mevcut, Sonra, yalnız bir anne kaybetmiş olmuyoruz; bütün bir çocukluk hayatımızın yarısı da heba oluyor; çünkü minimini kızlık hayatımız bizim olduğu kadar da onundur. Ta uzaklarda, izahı kabil olmıyan bir takım hadise- leri bizden fazla o biliyordu; kalbimizin ilk tatlı heyecanlarına yalnız o vakıf. Ben, yalnız ona «Ogünü hatırlıyormusun anne?»>, «Hani, büyük an- nemin verdiği taş bebeği hatırlıyormusun anne» «diye biliyordum. İlk planda, ayni isimdeki tepenin eteğinde büyük Saint - Gellert oteli, dipte Tuna'nın sol kıyısında, yeni Peşte şehrinin mahalleleri, sadi buhran dolayısile şehrin bu karakteri biraz zail olmuşsada geoelerinin tenviratı bütün feerisile el'an devam etmektedir, Tuna'nın sol kıyısında yeni Peşte şehri uzanıyor. Sol kıyıda ise eski Budin'in tepeleri yükselmektedir. Muhteşem nehrin sathında, suların muzlim derinlikler içine parlak ışık demetleri akıyor Bir rüya maviliğinde inanılmaz bir havâyı nesimi bu muazzam manzarayı yıkamaktadır, Hasılı resim- lerde de görüldüğü üzere Büdapeşte'nin bu nurlar içindeki gece manzarasını akıllara hayret verecek derecede şiirli, bakmakla doyulmaz bir temaşa teş- kil etmektedir. İçinde küçük çocukluk hayatımın yaşadığı zavallı kalbimi kaybettim; benden eski ve en güzel bir şey de birlikte öldü; şimdi küçük Anne, onun gülüş- lerini, maskaralıklarını, kısa önlüğünü hiç kimse hatırlamıyacak; onu hiç kimse tanımıyacak... Bir gün gelecek, ogün belki de pek uzak değil, ben de küçük Annette'imi bırakarak. annemin şimdi beni bıraktığı gibi, göçeceğim. ne hazin, ne zalim şey... Hiç düşünülmüyor; ölümün bir gün gelip bizi de alacağını hatırlamıyoruz. Eğer düşünülebilseydi, önü- miizde geçen hadiselere karşı kör olmasaydık yaşa- mak mümkün müydüt bu bitmez, tükenmez katli- amın manzarası bizi deli ederdi. Çok kızğınım, ümitsizim, hiç bir şey yapmağa kudretim yok. Gece, gündüz bir tabut içine çakılı annemi düşünüyorum. O şimdi, bu yerlerden bu toprak altına kaçtı. Artık mütefessih bir yığın olan onun resmini kucaklıyorum; ne korkunç şey... Evet, bana acıyın, beni düşünün; size okadar ihtiyacım var ki... Fort Comme La Mort'ten Hüseyin Necmettin