27 Ekim 1932 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

27 Ekim 1932 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 1889— 204 ve her halde bir şey vardıki, artık baharın gelip yetişmiş bulundugunu ve birdenbire meydana çıka: rak eskimiş bir dünyaya sanki birinci baharın taze ligini ve saflıgını verecegini anlatıyordu. » «Geceleri, Ankaranın Çankayadan Keçi örene ve Etlikle Dikmen ve Cebeciye kadar yayılan binbir ziyası, ışıkların ziyadeligi hesapsız gemilerle dolmnş oldugunu gösteren bir büyük limanı hatırlatır. Lakin bu, yokuşları ve inişleri olan garip bir limandır. Ve güneşli, açık günlerde, Ankara semasının maviliği, havasının şeffaflığı, sonra guruba doğru ve gurup €88- nasında ufkunun aldıgı kızıl rengin çeşidi, heryerden ziyade oradan güzel görünür. » Hikâyelerinde bunları yazan Nahit Sırrı bey Ede- biyatta başka sanatlar isimli yazısının sonunda da aynen şunları yazıyor: « Herhalde, romancıların mahluklarının ruhlarında büyük heyecanlar ve ihtilaclar halkedemeyerek bun- ların mütemadiyen ve sebepsiz yere harici manzara- larile ve içinde yaşadıkları dekorla meşgul olacak- ları gün kendi hesabıma elim romanlara nadiren uzanacak.. Çünkü, portre için ressamı hemen daima muherrire tercih eyledigim gibi, enteryör ve notür- mort resimlerinide zaten pek sevmem. » — VW Temsil sanatinde heyecanların hududu isimli üçüncü yazıda; aktör, temsil ettigi vakayı hakiki hayatta oldugu gibi mi göstermeli? Ve bilhassa sah» nede görülmek iştenen istırap, elim, kin ve felaket sahneleri hayatta görülen eşleri derecesindemi ol» malı 1. İşte bu onüç sahifelik yazı bunları tahlil ediyor. İtiraf etmek mecburiyetindeyizki Nahit Sırrı bey bu tahlilinde bilhassa muvaffak olmuştur. Türkçede kaleyi içinden fethetmek diye bir &öz vardır. Ekseriya kurnazcasına bir hareket mukabi- linde kullanılır, Nahit Sırrı beyin Tenkit ve münekkide dair isimli yazısından ben evvela böyle bir hal sezdim. < Münekkit diye bazan da korkunç ve şaametli bir mahlukla karşılaşırız. Bu, şiir yazamamasının, roman yazamamasının hiç bir eser halkedememesinin âcışını yazanlara muzır olmak, fenalık etmek suretile avut- mak isteyen, kalemi bunun için eline alan bir has- tadır, (1) « Ve ne hastaların, garazkârların ve dalkavukların eserleri olan ve tenkit ismini nahak yere taşıyan yazılar, bir ruh vesikası, bir seviye ve fıtret vesikası diye okunurlar, okunmaya layıktırlar,» ahit Sırrı bey adeta kitabına hücum edecek münekkitlere bu sözlerile çok daha evvelden bir taarruz yapmış oluyor. Bger birisi Nahit Sırrı beyin kitabına hücum edecek olursa muhakkakki Nahit Sırrı hey bu hücuma yukarki satırlarla cevap verecek ve « geveze, garlatan cebin, garazkâr » demekten çekinmeyecektir., Ve hatta yazının sonundaki « Ve işte onada, yazıktırki, li) Bu aatırları okuyunca aklıma Nurullah Ata bey geldi. Benim ankete verdigi cevapta bir vakitler şair olmak istediğini fakat olamadığını, sonra romancı olmak istediğini fakat onu da olamadığını söyleyen bu muhterem ve muktedir ! nünekkidimizin neden öylehiç bir şey beğenmediğini anlar gibi oldum. SERVETİFÜNUN Yürü.. Dedim.. Gölgem kızgın taşlarda gitgide kömürleşti, Ben böyle yalmayak kalınca dağ başında. Kor olan bir ocaktım, beni rüzgârlar eşti.. Bir yığın kül olacak bahtım bu genç yaşımda. Daha yanan bağrıma bir yudum su atmadım, Kalbimi dertten başka bir şeyle kanatmedım; Bir gececik ellerin yastığında yatmadım, Sesimi duyan olur diye dağda tünedim.. g Ovanın rüzgârını, çeşmelerin sesini Duydukça için için düşündüm çehresini, Bir daha görmiyeyim diye yıllarca seni; Bahtıma ufukları gösterip, yürü... dedim. Namık Kâşif m m a a a mm am münekkide de şair kadar yüksek bir mevki temin eden şey işindeki bu güçlük, yenmekle mükellef bulundugu güçlüklerdeki büyüklüktür. » İltifatı bile bu sözlerin tesirini kaybettiremeye- cektir, Ben Gervetifünunda çıkan küçük bir yazının başında tenkit ve münekkit içiu « Bütün sanat eser- leri benligimiz ve şahsiyetimiz üzerinde bir takım tesirler obırakırlarki, biz bu egerleri bu tesirler do- layısile tanırız. İşte iyi veya fena bu tesirlerin aşikâr edilmesine tenkit ve bunu yapan kimseyede münekkit derler »J1| demiştim... Nahit Sırrı Bey çok okuyan ve okuduğunu anlıyan genç ve kıymetli bir münekkidimizdir, Kendisi ten- kitten mâdâ küçük ve büyük kikâyeler de yazar. Bu cihetten kendisine bir kahraman da diyebiliriz. Zira münekkitler ekseriya hücuma uğramak korkusile edebiyatta eser vücuda getirmezler. Halbuki Nahit Sırrı Beyin şimdiye kadar Kırmızı ve Siyah ve San atkdrlar isimli iki hikâye kitabı çıktı.. Edebiyat ve san'at bahisleri heyeti umumiyesi itibarile kıymetli ve üzerinde hakikaten çalışılmış bir eserdir. Kitabın her dört mevzuu da edebiyatı ve dolayısile edebiyatla uğraşanları şiddetle alâkadar eder. Hatta sade edebiyatla uğraşanlar değil bütün minevverler bu kitabt okumalıdır. Sehap Nafiz lil Tenkit ve Münekkit. Serveliflünun sayı: 181.

Bu sayıdan diğer sayfalar: