No. 1839—204 Kalemin Ucundan Kültür «Yeni Kültür» isminde bir gan'at gazetesi çıkmağa başladı. Bu hareket bir aşkı, bir çalışmak isteyişi, müşterisiz edebiyat âleminde bir cür'eti ifade ettiği için, şayanı takdirdir. Fakat «Yeni Kültürrün iddiası yapmak istediği —daha doğrusu yaptığını zannettiği — şey okadar büyük ki ilk verilen nümunelere bakarak insan gayri ihtiyari gülüyor. Bu gazetede insanın tuhafına giden garip bir şey var,. Her nesir veya nazım parçasının üstünde imza sahibi tanıtılıyor. İlk defa gördüğümüz bu imzaları tanıtmak için kullanılan en küçük tabirler şunlardır: «Şimdiye kadar görülmemiş bir hususiyet arzeden yeni ve büyük bir san'atkâr.» «Bu yazılarlu dehasını göstermektedir.» «Türk lisanına yeni bir ahenk ve üslüp getiren bu san'atkâr...» Galiba bu cümleleri yazan zat debanın, büyük san'atkârın, şimdiye kadar gösterilemiyecek derin hususiyetin, lisana yeni bir ahenk ve üslüp getirme- nin me olduğunu bilmiyor.. Çünkü bilse dört beş satırla, arkadaşları hakkında bu hükmü vermez. Hem, her yazının başına böyle şeyler yazmuğa ne lüzum var?.. Okuyan tetkik eden kimse o imza 8a- hibinin ne olduğunu vene yaptığını anlar, hükmünü verir. Yazıların üstüne böyle taktim»merasimini koy- mak şunun için çok fenadır ki, yazıyı okuduktan sonra, baş taraftaki dört beş satırın içinde verilen yüksek hükümlerin tamemile aksi hüküm veriliyor, Ve bu vaziyette gazete gülünç oluyor. Çalışmak istemek iyi bir şeydir. Ancak hareket noktası ve yol bir takım enfusi hişlere kapılmadan tetkik edilmeli, bilinmelidir. Yazıların üstüne ilâve edilen o şaşaalı) satırları okuyunca, asıl eseri okumak için o kadar merek duyuyor ve sabırsızlanıyor ki... Okuduktan sonra ise büyük bir sukutu hayale uğrayorsunuz.. Meselâ size gelişi güzel bir misal atayım. Evvelâ takdim merasimi, Okuyunuz: Vatanın va toprakların, kolayca erişilmiyen büyük hususiyet ve muhabbetini duymuş bu yazılar,(|) Türk inkılâbının çok kuv- vetli bir şekilde temsil edeceği beklenen eserlerdir.(1) Mil des- tan edebiymiı, bugün artık şehnamedeki gibi değil(") belki sncak böyle olabilirdi.(1) Büyük mübaliğalardan ziyade, hakikati daha ciddi ve samimi bununla beraber çok yakından ve içinden duys- bilmek bize bugünkü BE ve vatanı işte; sevdirecek kudrettedir, sman Ulug ve kardeşi Ziya Nebi beylerin yazıları berrak ve nihayetsiz bir şiir içinde şimdiye kadar varılamamış ve inile- memiş(İ) bir bususiyetle doludur.» SERVETİFÜNÜUN 339 sun fe —— Apartımanda Akşam Açılıp sym demir bre Akşam ses veriyor apa Bir lık ii karşı seli Telleri titriyor sanki bir orgun, Taş merdivenlerde soluyan yorgun Gölgeler çıkıyor apartımana, Akşam ses veriyor içimden bana... 24-10.932 Halit Fabri Şimdi, bunun nasıl yazı olduğunu merak ediyor sunuz değil mif. 'Türk inkılâbının destanı (!) diye bize verilen bu yazılar üç parçadır. Sütununda fazla yer işgul etmesin diye en küçüğünü aynen alışorum. Buyurun: Özleyiş Anne ben dağların üslünde başını güneşe, göğsünü rüzgâra çevirmiş bir kahraman gibi hür bir adam olacağım. Kollarıma kimse zincir kimse halka takamıyacak... Fe omuzlarını ümülsizlikle yere indirmiyeceğim. Ruhumu istilâ ötmek istiyen karanlıklarla çok güzel bir kavga yapacağan, beni sarmak istiyen iptildlarla çok kuvvetli uğraşacağım. Alntm güneşe, göğümü rüzyârlara vereceğin ve anne ben kollarında gsinsir, suhunda karanlık olmıyan hür bir adam olacağım.» İnkılâp destanını gördünüz değil mi?, Ben birşey söylemiyecegim, Çünkü okur okumaz lâlü epkem kaldım. vuramıyacak, boynuma R. F. (9) Teşekkür ederiz, bunu biliyoruz. R. F, Matbuat Cemiyetinin himmetile yarın Beyoğlu'nda musiki san'atkârlar cemiyetinin merkezinde bir ih- tifal var. Bu ihtifali haber alınca Ahmet Resimle olan yarım &#sırlik dosluğumun levhaları gözümün önünde sıralandı. Mekteplere ilk usulu kıraatı yazan ve onu kitapçı Arakel'in kârına olarak evlâtlarımızın eline vers bu yüce yazıcının ruhunu derin svegi ile anıyorum ve onun adının türk bilgi hayatı içinden hiç çıkma yacağına şüphe etmiyorum. Ahmet İhsan Vu 1g