“ SERVETİFÜNUN Np: 1836—201 Harp ve Seyahat Edebiyatı 1914. Bu tarih bütün dünya edebiyat tarihlerinde durulacak bir noktadır. Bu tarihin üstünde niçin duruyo- ruz. Pilhakika 1914 bize keskin, kımıldanışlı yeni bir hareket getir- medi. Fakat böyle bir hareket ge- tirmedi ise de bu senelerin yetiş- tirdiği nesil bir evvelki nesilden düşünce ve müşahede itibarile kat'iyen ayrılmıştır. 1914—1918 arasında ve 1918 den sonra edebiyatta yep yeni iki cepbe hasıl oldu. Bir taraftan 1914 ün müthiş hatırasını unutturmak için uzak veya yabancı veyahut Amerika gibi tahasaürü duyulan memleket ve kıtalar içinde yeni mevzular araştırılırken, diğer cihetten, 1914 ün müthiş hatırasını unutturma- mak için, edebiyatta harbin aley- hinde bir Harp Edebiyat kütüp- hanesi meydana geldi. Umumi harpten evvelki harp im ii ki insani de- di, — Fakat Kabin içinde ve harpten sonra yazılan romanlar bu esasi mefhum üzerinde çok daha geniş bir mikyasta çalıştılar. Pierre Mille bir yazısında bu noktaya işaret ediyor. Ve bu mü- nâsebetle “e takip eden devr ile fransız yük ibtilatini takip eden devre “ii bir münsse- bet buluyor. Bu münasebet 1820- 1830 arasında olduğu gibi 1920- 1930 arasında da romanın daha ziyade ictimaileştiğidir. » Umumi harpten sonra seyahat edebiyatını istisna edersek —hatta onu bile değil — fransa harpten evvelki cihanşümul şöhretini her gün bir parça daha kaybediyor. Avrupa edebiyatında merkezi sıklet kendisini çok fazla hissettirerek İngiltere ve Amerikaya geçiyor. Bunun ee türlü olmasının imkânı da yoktu Zira bei Ay emi harpten son i Dü y milyonlara beliğ olan bir borç ile bağlanmış bulunuyorlar. Almanyanın, Fransa, İngiltere, İtalya ve diğer devletlere bir 8e- Yazan : Sehap Nafiz nede ödemege mecbur olduğu 385, 574,340 dolardır. Fransa, almanyadan senede 201 milyon dolar oluyor, bunun 40 milyon dolarını amerikaya 64,790, 000 dolarını ingiltereye veriyor. Kendisine 96 milyon dolar kalıyor. İngiltere; almanya, fransa, ita- Iya ve diğer devletlerden genede 180,697,400 dolar aliyor, bunun 159,927,000 dolarını amerikaya, 1,214,000 dolarını italyaya veriyor, kendisine 19.556,000 dolar kalıyor. İtalya 45,448,000 dolar alma- uyadan, 1,214,000 dolar ingiltere- den alıyor, bunun 22,819,000 do- larını ingiltereye, 14,60,100 dolarını amerikaya veriyor, kendisine 9.242 dolar alıyor Amerika ise bütün avrupa dev- m ye tam 238,936,000 dolar alıy İşte çekimi harbin bu mali kombinezonu avrupa İyi da kendisini hissettirmiştir. Zira edebiyat her şeyleri ziya- de midesi tok insan kafalarının işidir. » 1914; edebiyatı ateş hattına Bize sahifeler arasında barut ve kan, ateş ve duman teneffüs ettirdi. Cepheyi gördük. En küçük ef- et en büyüğüne kadar or- duyu tanıdık, ii taraftan yine 1914 den sonra avrupa edebiyatının daima daha çok harice müteveccih oldu- ğunu görüyoruz. Harpten sonra biraz sükün ve huzur bulmak için yabancı mem- leketlere doğru açılan gihiuler, ha- rikulâde bir e Sl keşayişile dönmüş bulunuyor Avrupa sezi sahife- İeri uzak iklimlerin renk ve rayi- halarile doln. Bu edebiyat tarzı daima zevkle okunacak eserler vücude getirdi. Bize gelince; biz de bir harp edebiyatı kütüphaneşi olduğuna kani değiliz. Bu kanaatsizlikte bugün herkes müşterektir. Simdi hafiye, bundan #e- kiz, dokuz sene evvel mecliste bir münakaşa esnasında mebusİarımız- dan birisi : — «Gazetelerimize bakın, hepsi avrupa gazetelerinin bir nüshai diğeridir.. Harp edebiyatından vaz geçtik, doğru dürüst romanlarımız bile yok. Hep avrupa lisanlarından tercüme ediyoruz, hep avrupadan alıyoruz.» diyordu. Kendi yazılarını harp edebiya- tına nümune olarak gösterenleri bertaraf edecek olursak bu sahada senelerden beri iki muharrir ve onların iki ve nihayet üç eserini göstermek âdet olmuştur. Falih Rıfkının Ateş ve Güneş'i ve son zamanlarda neşrolunan Ze- ytin Dağı ile Cenap Şebabettin'in Haç mektupları. Sanat en hususi manasile bir merkez etrafında toplayıp göster- mek olduğuna göre bu üç eserde edebiyatımızda kendi İri das hilinde emsalsizdirler. Lâkin ateş hattına giremeyen, ancak ve ancak cophe gerisini gösterebilen bu eser- ler fevkalâde olmakla beraber harp edebiyatına mümune olamazlar, Türk edebiyatının bu kısırlığı yazı yazmak kabiliyetinde olanların harp etmemiş olmasından ileri geliyor. Sadri Etem birkaç sene evvel bu meseleyi mevzu bahsederken «Bizdeki edebiyat ateş hattını de- gil, cephe gerisini, şehirleri bile anlatamadı. Ne yapalım, üç milyon türkün ölümü tek bir türk muhar- ririnin tüyünü bile kıpırdatamadı diye ağır bir lisan kullanıyordu. Seyahat edebiyatına gelinee; pek zengin olmayan memleketi- mizde edebiyatın bu renk ne r&- yiha dolu kısmı maatteesaüf bu sebepten dolayı inkişaf edememiştir. Karie, onun bilmediği, görme- diği şeyler öğretmek ve göstermek için hudutlar aşmak lâzım geliyor. Bu ise her şeyden ziyade bir para meselesidir. emleketimizde bu edebiyatın tek fakat hakikaten kuvvetli bir nümunesini gösterebiliriz : Falih Rıfkı, Deniz aşırı, Faşist Romu Ke- malist Tiran kaybolmuş Makede- nya, ve en son çıkan Moskova— Roma, değil sade bizde, bütün ci- han geyahatö edebiyatın da mü him bir yer işgal eder. EE İm... eğme e e sk mi esi