. No. 1983—200 Şadan — Zannetmem, Beyefendinin çalışına ben- ziyor. (Çıkar). İkinci Meclis Selma, Ragıp (Ragıp elinde katlanmış iki gazete ile girer. İyileşmiştir. İşinden döner.) Ragıp — Hâlâ dikiş mi dikiyorsun? Selma — ( Elindeki işi bırakarak) Yalnız içim sıkıldı. Şunu bitirivereyim dedim. Ragıp — Emel yok mu? Selma — Senden sonraki vapurla İstanbula in- anişti. Henüz gelmedi. Ragıp — (Bir şey söyliyecek gibi olur. Sonra vazgeçerek koltuğa oturur. Cebinden saatini çıkara- rak). Bundan sonraki vapur yirmi dakika sonra.. Selma — Geç kaldı. Ragıp — Bu akşam misefirler geleceğini bilmi- yor muf Selma — Bilmez olur mu? Ragıp — (Dolaşır. Sonra birden) Saitten bugün haber geldi. Selma — (alâkadar) Ne diyorsun? Ragıp — Evet. İhtiyar bir kadın yollamış. Kim ölduğunu sormadım a.. Ne ise,. Selma — Ne istiyor? Ragıp — Salt ne ister? Para istiyor. Henüz bir işe girememiş imiş, sefalet içinde imiş, akşama ne yiyeceğini düşünüyormuş.. Kadına sordum: «Seni bana yollamıya utanmadı mıf» dedim.. Selma — Ne cevap verdi? Ragıp — Ne diyecek, bir sürü gevezelik.. Bana mektup yazacakmış, utanıyormuş. «Yazmadığına iyi etti.» dedim. Kendisini vurmıya kalkmış ta zorla vazgeçirmişlar.. yalan. Keşki vursaydı. Böyle bir adamın ortadan kalkması insanlık namına istenecek bir şeydir, (Hiddetle bir iki adım atarak) Alçak! Selma — Peki, sonra kadın gitti mi Ragıp — Gitti. - Tabii para filan vermedin. Ragıp — Hayır. (Selmanın önünde durur.) İyi etmedin: mi? Selma — (Kuvvetsiz bir sesle) İyi etmişsin. Ragıp — Buraya da öyle bir kadın yollarsa içeri almayın, Ben Şadana da tenbih edeceğim. Bu kadın buraya gelirse kapıyı açmasın. Selma — Tenbih et, ben de söylerim. (Bir müd- det sonra duvardaki saate bakarak), Bu kız çok geç kaldı! — Ne yapsın, vapuru beklemek meçburi- yetinde. (Biraz sonra) Senin için hiç rahat değil. İkide birde saate bakıyorsun, yoksa gene bir şeymi var? Selma — Hayır, ne olabilir? Ragıp — Olur a.. BEmel gene bir münasebetsiz- Jikte bulunur da geçen seferki gibi benden saklarsın. Selma — Bir şey saklamıyorum. Emel geç kaldı da merak ediyorum. Geçen sefer hasta idin de SERVETİFUNÜN onun için bir şey söylemedim. Saidin a ben vereyim dedim. Müşkül vaziyette kali Ragıp — Müşkül vaziyette kalacak vi iş yok. O ahlâksız herifin maksadını anlar anlamaz derhal kovmalıdır. Selma — Her ne ise... Şimdi tekrar bundan bah- sederek sinirlenmede mana yok.. Olan oldu artık.. Ragıp — Kızevlât yetiştirmek pek müşkül şeymiğ.. Hayırlısile şu kız bir kocaya varsa da içimiz rahat etse.. Selma O da olur inşallah.. (Bir müddet sonra) Bu akşam Enis bey gelecek mi? Ragıp — Evet. Onu da davet ettim. gelecek, Selma — Bu delikanlıyı pek beğeniyorum. Ragıp — Ben de öyle. Malümatlı, asil bir genç.. Selma — Maaşını filan anlıyacaktın, sordun mu? Ragıp — Maaşını Cahit söylemişti ya. Selma — Evet, evet. Bir şirkette mühendismiş Annesile galiba 9 Ragıp — Evet. Selma — 300 Jira da maaşı varmış. Ragıp — 350. Selma — Fena değil. Ragıp — Annesile oturduğu köşk te kendileri nin. Bundan maada Zincirlikuyuda birkaç dük- kânları varmış. Fakst bunlar çok bir şey getirmez. Selma — Olsun canım. Bu zamanda bundan iyi- sini mi bulacağız? Ragıp — Tabii.. Bir şey dediğim yok, sana ma lümat veriyorum. Selma — ( Gülümsiyerek ) Biz kendi kendimize gelin güveyi oluyoruz galiba. Enis bey Emeli res- men istemedi. Ragıp — İstemedi ama annesi Makbule Hanım- dan ailemiz hakkında malümat istemiş. Emelin tah- silini sormuş. Sonra Enisi görmüyor musun; Emelin gözünün içine bakıyor. Selma — Evet. Fakat yalnız bundan bir mana çıkarmak doğru olamaz. Her erkek güzel bir kızın gözünün içine bakar. Ragıp — Bugün çok acaip konuşuyorsun. Kadın olman hasebile böyle şeyleri daha iyi anlaman lâ zım. Enisin kıza karşı bir zafı olduğunu anlamadın mı? Selma — O malüm, Ancak resmen bir müracatta bulunmadı diyorum. Belki karar vermekte tereddüt ediyor. Ragıp — Olabilir Bana sorarsan Enis çokten Emele talip olacaktı. Yalnız Enis pek çekingen bir genç.. Bana bir şey açmağa cesaret edemiyor. Ben öyle anlıyorum. Selma — İnşallah öyledir. Ragıp — Birkaç güne kadar belli olur. Yalnız korktuğum bir nokta var: bu Sait meselesi. Enisle annesi bu rezaleti duyarlarsa bu iş geri kalabilir. Hatta belki büsbütün vazgeçerler Selma — Mübalâğa ediyorsun. Rezalet tabirini hiç doğru bulmuyorum. Kız bir cahillik etti, işte bu kadar. Maazallah Saidin dediği doğru olsaydı, işte o zaman tamiri kabil olmıyan bir felâket karşısında kalmış olurduk. Fakat biliyorsun ki kıza iftira etti. — ve var —