No.1883—198 SERVETİFÜNUN 245 İzmirin Deve Güreşleri Avrupalı bir muharrire göre şarkın en cazibeli hususiyeti imiş.. Avrupalı muharrirlerden biri, İzmirde bir deve döğüşü seyretmiş. Şarkın en cazibeli husasiyetlerinden biri olarak telakki ettiği bu döğüşü karilerine şöyle takdim ediyor : «Zannederim ki ne Chateaubri- and ne Lamaratine, ne Theophil Gautier, ne Gerar de Nerval, ne Pierre Loti, ne Claude Farrâre ne- de Gaston Desehampa— bizim en çok tanınmış şarkcı muharrirleri- mizden hiç biri— Şarkta bir deve dögüşü seyretmemişlerdir. Çünkü eğer bunu görmüş olsalardı, mut- laka eserlerinin bir yerinde bu cazibeli levhadan da bahsederlerdi. Bu mukademe ile söze başlıyan muharrir, İzmirde bulunduğu sıra- da bir bayram günü Alsancak ma- hallesinde gördüğü bir deve dö- güşünü okuyucularına anlatmak- tadır. Muharrir, iki erkek devenin boğuşmalarını âdeta ve meftuni- yetle anlatmaktadır. Develerin or- tada dolaşmaları, biribirine karşı gelmeleri, kafa darbeleri, tutuşma ları, itişmeleri, muharriri âdeta müteheyyiç etmiş olduğunu görü- yoruz. Döğüşün muhtelif safhalarında iki iri hayvanın aldıkları vaziyetleri anlatırken, sanki | ir kahramanlar mücadelesi taavir eder gibidir. Bilhassa bir devenin ötekini altına alarak ağzını ere güründürmesi manzarası muharriri çok heye- canlandırmıştır. Altaki devenin üzerine çöken ve em e Şii, “7 Muzaffer deve zaferini tesit ediyor. Güreşlere vesile ittihaz edilen dişi deve —x> Develerden biri hasmına top- ragı dişletirken bir ayağıyle ötekinin bacağını çelmeliyen devenin yüzündeki zafer ve gurur çizgilerini hayran hayran hikâye ediyor, Muharrir, Avrupa itibariyle, yeni bir mevzu ifade eden yazısını bazı resimlerle de süslemiştir. Bunları sütunlarımıza naklediyoruz. Burada mücadelenin esasını teşkil eden dişi deve, döğü- şen iki erkek devenin muhtelif vaziyetleri, ilk tutuşmaları, şiddetle biribirine saldırmaları, birinin öte- kini altına alması, nihayet muzaf- fer olan devenin teşhiri manzara- ları vardır. Yenen devenin sahibi devesine binmiş, eline bir bayrak alarak sevincini iylan etmektedir. Memleketimizin böyle birçok huğuşiyetleri vardır. Bizde dövüş- türülen ,hayvanlar yalnız develer- den ibaret de değildir. Keçiler, kazlar, horozlar da dövüştürülür. İspanyanın oOboğa güleşleri, bu memleketin hususiyeti olarak dür» yaya nam vermiş, her ecnebi için seyrine koşulacak bir şey hükmü- nü almıştır. Bizde de, bilhassa seyyah celbine hazırlanacak mem- leketlerde, böyle memleketin hnsusiyetlerini göste- recek tertibat alınması ne kadar eyi olur! Bir ecnebi muharririn tesadüfen gördüğü şeyi bütün ziyaretçi ecnebilerin görmesine imkân verilir ve bu imkân her yere bildirilirmee seyahat heveskârları için bu da yeni bir cazibe teşkil edebilir. »—>