m SERVETİFÜNUN No.1883— 158 ÜÇ PERDELİK PİYES | Başka Bir Yol | Yazan M. Feridun Selma — Peki kızım git, Fakat biliyorsun ya bana söz verdin: Emele bir şey açmıyacakan. Şadan — Bâşüstüne efendim, (Şadan çikar, Selma hanım da çıkmıya hazırlanırken Emel girer. Elinde moda gazeteleri vardır.) On birinci meclis ma, Emel — Anne bundan evvelki nüshayı sen almış- tın. Şimdi lâzım oldu. Odana baktım bulamadım. Nereye koydun? Selma — Aynanın önüne baktın mı? Emel — Baktım, Selma — Kimbilir nereye koydum. Babana sor- dun muf Emel — Sormadım. Babam moda gezetesini ne yapacak gelma — Yatıyor muf Emel — Kanapeye uzanmış gazete okuyor. Selma — Ben ynkarı çıkıyorum. Bulursam sana seşlenirım. (Çıkar) On ikinci mecliş Emel sonra Sait Emel kanepeye oturup gazeteleri karıştırmakla meşgulken Sait girer) Sait — (Somurtkan) © guratsız herifle karısı git- ti mi? Emel — Suratsız herif kim, Cahit bey mı? Sait — Başka kim olurf.. Ukala dümbeleği! Emel — Gittiler. (gülerek) Neğen ukala dümbe- leği diyorsun? Sait — Bana nasihat vermiye kalktı.. disi bir malmıpş.. Emel — Canım boşyere hiddetlenme öyle.. «Peki» diyiverirsin geçer. Demindenberi nerede idin sen? Sait — O herife canım sıkıldı. Biraz dolaşmıya Sanki ken- tım Emel (İşvebaz) Dolaşırken beni düşündün müf Sait — Düşündüm., seni de işlerimi de,, ir ) mel — Akşamdanberi dikkat ediyorum: pek ker Senin bugün bir şeye canın âıkılmış. Yalnız Cahit beyin sözlerine değil.. Başka bir kederin de var. Derdini söylemiyen deva bulmaz derler, Neyin var! Bana söylemez misin? (Sait; « Anlatması uzun!» der gibi ;bir harekette bulunarak gezinmiye devam eder.) Benden gizli ise o başka. (Bir müddet sonra) Saitl.. (Sait durur) Daha şimdiden benden bıktın mı Sait — Neler söylüyorann canım! Emel — Gel şöyle yanıma otur. (Sait cevap ver- meden can sıkıntısile gidip emelin yanıns oturur. Genç kız Saidin saçlarını okşayarak) Neden böyle duruyorsun ayol, bana mı darıldın? Sait — (Sahte bir tebessüm) Hayır. Emel — ( Okşamıya devam ederek Saitçiğim! Sait — Bugünlerde işlerim o kadar aksi gidiyor ki Emel, âorma. Senin hayalin benim için bir teselli olmasaydı kendimi şimdiye kadar belki çoktan vu- rurdum Emel — (Telâşla) Ne diyorsun. Cahit — Bir de amcam nerelerde soruyor! Emel — Raşına bir felâket mi geldif Sait — Felâketin en büyüğü parasızlık. Param yok paraya ihtiyaçım var. Emel — (Müsterih) Para, para, para. MDerdin,. -günün para.. Kendimi bildimbileli parasızlıktan şikâ- yet edersin. Gene borcun mu varf Saiöf — Dehşetli borçlandım. Emel — Tabii gene kumar borcu olacak!.. Hani bana söz vermiştin, aşkımız namına yemin etmiştin? «Bu borcu ödersem bir daha oynamam.> diyordun.. Biliyorsun beraber çarşıya gidip broşumu, küpelerimi sattık, borcunu ödedindi. Annem hâlâ onları kaybet- tiğime inanıyor. Demek şimdi gene kumar oynadın.. Sen beni hiç sevmiyorsun, artık anladım. Sait — (Sahte) Seni çıldırasıya seviyorum. (Emeli kucaklamak ister. Emel kurtulur. Âyağe kalkar.) Emel — Bırak beni.. Ben cidden bedbaht bir kızım. Kutoarı bana tercih ediyorsun. Bü gidişle halim, halimiz ne olacak? Sait — Sen ne şerait tahtında kumar oynadığımı bilmeden darılıyorsun. Bir kere sordun mu banaf Nasıl oldu da kumar oynadın diye sordun muf Beni işimden çıkardılar, şimdi de sen bu ağır sözleri söy-- lüyorsun... Asıl bedbaht olan benim. (Ayağa kalkar, Emel — (Merhametli) Ah, sen ne kendine acıyor-- sun ne bana.. Şimdi ne yapacaksın? Sait — Bilmiyorum. Ah, Emel bu sefer de borç- larımı verebilsem.. (Salonda gezinir.) Emel — (Bir muddet sonra) Sait, dinle beni.. (Fakat © aralık kapı açılarak Selma girer. Emel Saitten. şefkatle Y idin diye biraz uzaklaşır.) On üçüncü meclis vvelkiler, Selma Selma — Kızım yemek vakti geliyor. Aşağı in de biraz Şadana yordun et. Kızın işi çok, yetiştiremiye- cek.. Ben de şimdi geliyorum. Emel — Peki. (Çıker.) Ön dördüncü meclis Sait, Selma Selma — (Tabii görünmiye çalışarak) Emele neler anlatıyordun?! — Devamı var —