166 SERVETİFÜNUN N0.1878—193 Neler Dediler Selami İzzet B. Diyor ki <Tanzimatcılar bize bol bol Telemak tercüme etmişler. Edebiyatı Cedideye gelince, onların mektepleri degil, kürsüleri bile yok- tur. Fecriati ise okuması yazması olmıyan birtakım heveskâr gençlerden mürekkepti. » Bizde bir sanat hayatı olduguna kani degilim — Azizim Şüküfe Nihal hanım mizaha başlamış Romanın yerini roman gibi anlatılan tarihler demek.. Fakat, mizah kafiyesiz ve vezinsiz görünmekle beraber çok güçtür. Bunları cevapla rımın en başına yazabilirsiniz. gz Vâlâ Nurettin beyin yanında bir iskemlede oturuyorum ij Karşımızda ellerini masanın kena- rına dayamış ve bie duran Selami İzzet bey böyle «Akşam> ve sağ odasının her günkü hali, Masa üstleri tıklım tıklım gazete dolu. Muharrirler mütemadiyen > yazıyorlar, Cemal Nadir bey balkonun | yanında ayakta bir gazeteye göz gez- diriyor. Ve telefon âdeta hiç durma-| macasına çalıyor, Vâlâ Nurettin bey anketleri 1.'Akc- ham'a tercüme etmek istediklerini söylüyor. Bu huşusta konuşuyoruz. Sonra Vâl& Nurettin bey diyorki: — Sizin anketler hakikaten çok İ ve çok muvaffak oldu. Di dedikodu uyandırdı, ve zanne- derim her gazetede mevzu bâahsoldu. Bu sizin için bir muvaffakıyettir. Benim anketi de gok güzel yazmışsınız, teşekkür ederim. Ve sonra büyük kadife koltukta Selami İzzet beyle yan yana, oturuyor ve konuşmaya başlıyoruz : — San'at hayalımızda ne yapmak istiyordunuz ve istiyorsunuz ? — Bu sugl çok mühim. Yalnız hakikati isterseniz bizde bir san'at hayatı olduğuna ve benim sanat hayatımda olduğuma kani değilim. Ben mümkün olduğu kadar harcı âlem hikâye ve roman yazarak halkı okumaya, teşvik ettim. Ve zannederim ki bunda muvaffak ta oldum. Süleyman Nazif yarn «bu kâfirin benden fazla karii vardır» de Hiçbir zaman roman ve hikâyeye büyük bir kıymet vermedim, ve zahmete katlanup telif roman yazmadım. Esasen son senelerde roman ve hikâyenin iflas etmekte olduğuna şâhit oluyoruz. Selami İzzet B. tutuyor. Yalnız şu fırsatla şunu de söyliyeyim ki, bir çok- larının zannettikleri gibi hiç bir şa- ? iz İ heseri adapte edip benimdir diye or- taya koymadım. Ben avrupada bile i ismi cismi tanınmayan muharrirlerin eserlerinin mevzuunn benimseyerek telif ettim, Şnheserleri adapte ederek mehaz göstermeden neşredenler ben değil, edebiyatımızda dâhi diye anılanlardır. — Bizdeki edebi mektepler hakkında | fikriniz? — Böyle bir mektep bilmiyorum. — Halk ve Divan edebiyatından beri Tanzimai, Edebiyatı Cedide Feoriati ve Milli edebiyat isimlerile anılan ve bu #simlerle edebiyat tarihlerine geçen bir takım teşekküller varki biz bunlara mektep diyoruz, bunlar hakkında bir fikriniz yok mu? — Şinasi diye bir zatın mektebi olduğu söyleniyor. Şinasinin bazı Şiir- lerini biliyorum, fakat mektebini görmedi Mekki edep tâbiri çok şumulli bir şeydir. Hal- buki Şinasi devrinde tamemile Şinasi ile hem fikir olarak, hem üslup olarak yürüyen pek çok edip ve şairler bulamayız. Mektebi edebim, bir tarihi, tenkidi, muntazam bir sistem dahilinde yapılmış tercümeleri olması lâ- zım gelir. Halbuki Tanzimat'ta böyle birşey yok. Yalnız bize bol bol «Telemak» tercüme etmişler. Bu itibarla Şinasinin mektebi vardır demek ne kadar doğru olur bilmem. Edebiyatı Cedideye gelince; değil kürsüleri bile yoktur. Edebiyatı Cedide bir mektebi edep değil, bir zümrej edeptir. Üç beş kişi bir araya gelmişler ve yazıp çizmişler. onların mektepleri — Devamı 170 inci sayfada —