96 SERVETİFÜNUN Yalnız bir bahar! O akşam balonun kahramanı gibi idim. Her dansa kalkıyor, her masada oturuyordum. Bütün genç kızların, hatta oldukça yaşı ilerlemiş kadınların bile gözlerinin bende oldugunu gayet iyi farkediyordum. Bunu benimle birlikte bütün orada bulunanların da anladıklarını fazla olarak hissediyordum. Bu bir balo değil, bir arkadaşımın düğünü idi, fakat balo denecek kadar mutantan ve şatafatlı geçiyordu. Arkadaşım zengin ve oldukça nufuzlu bir adamın oğlu olduğu için çok kibar insanlar davetli olarak bulunuyorlardı. O akşam &on defa aynaya bakarken içimi çok boş bir bis kapladı. Ben ne kadar güzel bir adam- mışım, buna eskidenberi kanidim, Fakat bu akşam iyi bir tıraştan sonra bu siyah elbiselerin içinde âdeta kendimi tanıyamadım. Keodimi çok, amma çok güzel buldum ve mağrurane aynanın önünden çekil- dim. Davetlilerin çoğunu taniyordum. Kimisi arkadır şımın ve arkadaşlarımızın öilesi efradı, kimisi de yine onun vasıtaâile uzaktan takdim edildiğim insan- lardan ibaretti. Yeni olanlarile de birer vesile ile orada tanışıyordum. Bu akşam balonun ağır yüklerinden biri de benim omuzuma yükletilmişti, gelenlere teşrifatçılık yapmak, onlara boş masa göstermek bir haylı zor işti. Fakat biraz da eğlenceli olan bu vazifeyi kabul etmemek elimden gelmedi, ısrara dayanamadım. Güzel dansediyor ve güzel konuşuyordum, bunlar- dan başka “daha mühim bir meziyetim vardı, Genç ve güzel olmak, Bir masanın yanından geçerken bütün bunları söyledikten sonra içini çeken iki genç kız büsbütün gorurumu okşadı, farkında olmamak kabil değil ki, muhtelif fırsatlarla bir çok masaların hemen y&lnız benden bahsettiyini hissediyor ve kabıma sığamıyor- um. Arkadaşımın evlendiği kız, eskiden tanıştığım kibar bir ailenin biricik güzel kızıydı. Onlarla sami- miyetim arkadaşımdan daha eski idi, hatta onu bu aileye takdim eden ben olmuştum. Kızın aünesi yaşından umulmayacak derecede genç görünen bir kadındı, evvelâ komşuluk müna- sebetile başlıyan mutat samimiyet hâlâ anlıyamadı- ğım bir takım garip hisler ve hadiselerle üç sene devam etti. Şimdi düşünüyorum. Mubakkak bu kö dının bana bir zâfı vardı. Hata diyebilirim beni çok kuvvetli bir aşkla seviyordu. Bunu sözlerinde ve harekâtında ihsaa etmek istemişti. KOMAN Yazan: Şemsettin Cem No.1873—188 NN > Li Fakat ben böyle bir şeyi aklıma getirmediğim için, bütün bunlari tevil ediyor ve imkânsız olanla- rını da fazla ısrar etmiyerek aklımdan çıkarıyordum. Bu böyle üç sene devam etmişti, üçüncü &ene mevcudiyetinden bile haberdar olmadığımız bir ha- nım kız çıktı geldi. O zaman hayret ettim, Bu ka- dının bu yaşta bir kızı olmaşına şaşdim. Nigâr beni görünce çok memnun oldu, bilhassa kl carla ei ale in akim ve iki gün henüz geçmiştiki birbirimize isimlerimizle hitâp etmeğe başladık. Nigâr güzel bir kızdı, fakat nedense daha ilk günü ona ısınamamıştım. Evvelâ hoppalığı fenama gitti. Ertesi günü nerdeyse boynuma atılacak beni öpecek gibi hareketler yapmağa başlamıştı. Vakıa yaşı ufaktı ve bu hareketlerini çocukluğuna vermek kabildi, lâkin nede olsa bana yılışık açık tabiatlı bir kız gibi geldi ve katiyyen hoşlanmadım. Nigârın gelmesile yalnız bir şeye memnun olmuş- tam, Annesinin fazla müz'iç ahbaplığına nihayet verdi ve yerini Nigâr'a bıraktı. O zaman henüz imtihanlarımı bitirmiştim. Bütün tatil sabahtan gece yarısına kadar Nigâr'la beraberdik; bir günümüz değil bir dakikamız ayrı geçmiyordu. Onun ve benim gilelerimiz bu vaziyete çok müs&- dekâr davranıyorlar, gittiğimiz çılgınca yolda bizi durduracak ima ve ihtarda bulunmuyorlardı. Nigârla çok iyi anlaşmış iki arkadaş gibidik. Bundan başka bizi birbirimize bağlayan daha bir takım hoş rabıtalar da vardı. Muhtelif vesilelerle bir birimizin aşk hislerimizi okşayabiliyorduk. Yine şimdi gayet iyi hissediyorum bazan Nigör benim için müz'iç bir insan haline gelirdi. Nigâr bana fazla düşkündü, benim tamamen mâsum v6 samimi bakışlarıma mukabil, onun ihtiras, hiddet ve kıskançlık dolu nazarları gözlerimden kaçmıyordu. Bunu çok tecrübe etmiştim. Böyle zamanlarda Nigâr korkunç bir mahluk olurdu. Saçlarımdan çeker yü- zümü yüzüne yapıştırır ve bazan dakikalarca beni öperdi. Ben bu âni heyecandan hiçbir şey anlamazdım. Dudaklarının sıcaklığı bende pek muvakkat. bir ihti- rag fırtınası uyandırırdı. Ve bu heyecan bende pek az sürer, korku ve bazan istikrahla karışık bir hisle bu kâbusu üzerimden atmağa çalısırdım. — Devamı var — AHMET İHSAN Matbaası Limited