86 SERVETİFÜNUN Ondan sonra Tanzimat edebiyatı denilen (Şinasi Namık Kema! ve Abdülhak Hâmit'in tesis ettiği bir edebi mektep vardır. Şekil, hatta pek çok yerlerde zevk itibarile klâsik edebiyata sadık kalan bu mek- tep mevzuları noktasından diğerinden ayrıdır. Ondan sonra Edebiyatı Cedide, Servetifünun edebiyatı geliyor. Divan edebiyatını asrileştirmek için garptan ne alınmak mümkünse bu edebiyatın No.—1873 168 eserile maksadı arasındaki muvaffakiyetini ve kat'i bir hüküm vermek mümkün ölulil — Harp ve seyahat edebiyah, Bizdeki ii — Harp ve seyahat edebiyatı mümuneleri gördüğüm şeyler Falih Rıfkı Beyin güzel yazılarıdır. İtiraf ederim ki bunları çök fazla okumuş değilim, Falih Rıfkı Beyi ben hâlâ eski edebi kıymetile tanıyorum. — Bugünkü lisanf. Li içine (alınmıştır. Hatta Bahçede saatler san bugünkü şeklini kimle- bundan dolayı Edebiyatı rin elinde almıştır. Türkçe- Cedideye biraz tatlı su Beysı Gece nin en iyi nümunelerini frenkliği çeşnisi karışmış- ehlini rs kim verdi? tr. Bu hal onun hem EE e — Bugünkü lisan dün- kuvveti hem de 20'İ! ol- Gözlerim sevinçle baktı 0 yana, kü lisanın hemen aynıdır, muştur. Servetifünun edebiyatı alaturka (musikiyi garp Yudızlar içinde kadınım geldi. Göğsülme dayadı güzel başını, Sandım vücudüme do Faruk Nafizin o lisanile Yaşar Nabi Beyin lisanı idu o mehtap. arasında bir fark görü- musikisine tatbik etmek Doğru mudur, değil midir? Bu hususta birşey söylemek (istemiyorum. Hem de kendimde söyli- yebilmek salahiyetini gör müyorüm. Yani mazi ile olan bütün alâkalarımızı keserek yeni bir edebi- yatmı vücude getirmeli- yiz, yoksa mevcut olanı Gözlerimden akan sevinç yaşını Eritti ağzından içtiğim şarap. Bavgi Bu ıssız bahçede geçen ömrümüz Sabahın pembemsi ince #ülünden. Kapalı kalbimiz bütün âleme: Ne mevki, ne ikbal, ne para hırsı! Bize bu uzletle en tatlı nağme yormusunuz? Edebiyatımız ne gibi esaslar üzerinden inkişaf ettirilmeli Edebiyatımız ne gibi esaslar üzerinden inkişaf ettirilmeli sualinden bir gey anlıyamadım. Ede- biyatımız henüz inkişaf etmemişmidir, bunun için bazı usuller mi mevcuttur? Bilâkis bunun zıddına muasır bir edebiyat hali- ne mi sokmalıyız? Henüz bu mesele ehemmiyetle münakaşa edilmiş değil- dir. Neise bizde bunu başka bir zaman konu- şalım. Bundan sonra Milli Edebiyat denilen malüm olan edebi bir hareket Uzadı gecenin vardır. Bu daha çok lisan ve vezin megelelerile ya- bancı tesirleri edebiyattan çıkarmak noktâsı üzerin- de temerküz eder Bu devre menâup olanlar ilhamlarını halk edebiyatından almak istiyorlar ve onları örnek olarak kabul ediyorlardı. Bundan sonra bazı istidatlar göze çarpıyor. Fakat yeni bir edebi mektep ismi verilebilecek bir edebiyat hareketi göremiyorum. Ortada yalnız bir şair ve onun gibi yazan bir kaç Arkadaşı varki tamamen diğerlerinden “ayrılmışlardır. Bu şair Nâzım Hikmet'tir. Son derece şayanr dik- kat bir san'atkör oldüğuna şüple oktur. Fakat edebi mesleğini izah etmemiştir. Diğerlerinden ayrılari noktaların neler olduğunu göstermemiştir. Hatta nazim tarzını bile tamamen bilmiyoruz Yazdığı manzumeler serbest nazım mıdır, yoksa kendisine göre bazı ölçü ve kaidelere tâbi yeni bir nazım mıdır? Eğer Nazım Hikınet Bey bu meteleleri izah etmiş olsaydı kendisini daha çok anlamak, Yaprak hışıltısı kuş, cıvaltısı. Asmalar Tum, Bahçe bir dul kadın gibi büründü Tülden ve ipekten bir karaltıya. Çardağa ölgün bir kanat süründü, Asmalar boynunu büktü batıya. Durduk asmaların serinliğinde ; Ne hoş yeprakların nefes alışı! Gözlerin gözlere bakıp dalışı. ».b-932 HALİT FAHRİ olarak bazı sözler işidi Şiir ölüyor,. rom ölüyor, edebiyat e diye son asrın edebi kinden şikâyet gökle var. Onlara göre bütün dünyada edebiyat ilerliyor değil geriliyor demektir. Mamafih bundan ne kas- tedildiğini şimdi o biraz seziyorum. Yani yarınki Türk edebiyatı. nasıl olar caktır demek istiyorsunuz zannederim. Bence edebi- yatımız şu üç devri geğir- miş bulunacaktır: Klasik edebiyat. Milli edebiyat. Beynelmilel edebiyat. Yani yarın edebi eserlerimiz kendi lisanımızın hudutlarını aşacak, dünya edebiyatı arasında bir kıymet alacak, san'atkârlarımız beynelmilel bir şöh. rete sahip bulnnac İşte beynelmilel eediiyek tabirinden kastettiğim mânâ budur. — Bizde okumak? ' — Hepimizin çok az ve kendimin bagietliiği az okuduğuna kaniim. Pek çoklarımızın evinde bir kütüphanesi bile yoktur. Kitap satın almak itiyadımız değildir. Pek azımızın bütçesinin masraf kıamindi kitap için ayrılmış bir fasıl vardır, Bu bir bedahet- ten başka birşey değildir. — Devamı 91 ioci sayfada —