> No.1884—179 SERVETİFÜNUN çe yokluga dogTu yaklaşan bedii uzviyetlerdir. Bun- ların hepsi bugün benim için bir «sıfırdır. Bunların hiçbirine, hiçbir noktainazardan, o hiçbir zaman kıymet izafe etmek cinnetini gösteremem. Yalnız türk cemiyetini tetkik etmek isteyenlere müşahede malzemesi hazırlamak itibarile bir kıymet vermek icab eder. Bu beceriksiz ekollerin özene bezene ugraşmalarının sadece lişani bir faydayi istih- daf ettiginide itiraf etmek isterim, Muhtelif edebi teşekküller içinde şahsi zevkime yakın bulduklarımı tercih edebilir ve bazılarını fena, az fena, daha az fena diye tavsif edebilirim, Fakat şimdi kötü şeyler arasında, a pa kendimi boş bir sahada yormak istemi; Biz bagt e içinden kendi arzuları- mızı söndürmeye giden yolu arıyoruz. Mızmız, pısırık veya külhani üslubu - koparılmış bir takvim yapragı gibi- atıyoruz. Memleketin her tarafında, kendisini itiraf eden, inkılap ruhunun yeni imanlar telkin eden edebiyatını istiyoruz. Daha kısa bir tabirle felsefi tesirler uyandıran bir edebiyat istiyoruz. 3 — Harp milletlerin hayatında en heyecanlı bir zaman parçasını, seyyahat ferdin hayatında zengin ve mütenevvi bir mekân parçasını ihtiva ettiği için edebiyatın çok canlı birer mevzuudurlar. Son zaman- larda Avrupadan memleketimize muhaceret eden fikirler arasında seyyahat ve harp romanları yazmak temayülünü çok mühim buluyorum. Ve bu temayü- lün zengin neticelerini bekliyorum. Fakat bu sahada vücude getirilen eserler tarih ve cografyanın haki- pay meydan okuyan vehimlerle dolu olmama- ıdır, 4 — Bugünkü Türk lisanı tarihi bir tekâmülle kendini arap ve acem tesirlerinden mümkün mertebe kurtarmış mükemmel bir ifade vasıtasıdır. Yalnız nesillerin mücadele ve fedakârlığı ile kazanılan bu lisanın kaideleşmesi, ve bugünkü zihniyete hâkim olan lisani kalıpların tesbit edilmesi çok istenilirdi. Fakat Türkçe yine tam bir gramerden mahrum kal- mıştır. Türk ruhunu ifade itiyatlarını müşterek ve sabit esaslara irca etmek lâzımdır. Bu yapılmadığı takdirde anlamak ve anlatmak noktai nazarından lisanda anarşi başlayacaktır. 5 — Nesir ile şiir arasında ifade kudreti itibarile mahiyet farkı yoktur. Kefiyenin cazibesi, veznin samiayı avlayan tıkırtısı nazmı asırlardanberi nesrin fevkine çıkarmıştır. Fakat bugün artik alışanların devri bitmiştir. Kafiyeden bıkan, veznin tıkırtısında monotoni duyan beşeriyet bugün heyecanlarını nesrin hür ve tabii kalıbı içerisinde ifade etmektedir, Ben şekilden > muhtevanın arkasında gizlenen arzu- lara bakar 6 — Cimri bahsinde tarihi bir vakıa zikretmek lâzımdır. Vakıayı tesbit edeyim: Dünkü neslin keyfiyeten ve kemiyeten okuduğu eserler bugünkü neslin alâkasına nazaran daha çok mütevazi bir yekündur. Emin olabiliriz ki dünkü istikametten ayrılan Türk nesli yeni bir ışık dünya- gına doğru koşmakta ve gayeleriui tahakkuk ettir. meğe namzet bulunmaktadır. 363 1 ye 7 — Garpten kimi ekimini diyince bazıları garbin büyük üstatlarının adını sıra ile telaffuz ederler. Bu gülünç bir şey!.. Reslistleri, Alman ro- mantiklerini, İngilizlerden Shakspear Carlile, H. G. Wellsi, Emersonu ve Tolâtoi yi bilhassa çok okurum. 8 — Sanatkârın aldığı hayatla verdiği hayat arasındaki irtibat taklif veya adaptasyon şeklinde kaldıkça ortaya koyduğu eser souk ve cansız olur. Hakiki edebiyat şuradan buradan alınmış parçaların telifi değil belki doğrudan doğruya sanatkâr şahsiye- tinin bir feveranıdır. Haricimizde gördüğümüz nümu- nelere nazaran edebiyatımıza şekil ve istikamet vermek isteyenler yanılıyorlar. Her edebiyat gibi Türk edebiyatı da Suis generise bir varlığa maliktir. Kopya edilmiş şekilleri telife kalkışmak kendi ruhu- muzun rehberliğini bırakıp başkalarının harici man- zaralarından istikamet almak yanlıştır. Bir sanatkârın umumi edebi kültürü kendi kabiliyet ve şahsiyetini husufa uğratmamalıdır. 9 — Bugünkü neslin teşekkül etmiş şahsiyetleri hakkında hüküm vermek vebu bükümleri âfâki mülâhazalara istinat ettirmek için şimdi burada söyleyeceğim sözler kısa ve müphem kalacaktır. Bu şahsiyetler etrafında edindiğim intiba, ve eserler karşısında aldığım vaziyeti sırf subjektif olarak telakki etmelisiniz. Ben burada sadece bir kaç isim sayacağım: Falih Rıfkı, Peyami Sefa, Halide Edip, Refik Halit, nazım sahasında Necip Fazıl, Nazım Hikmet... 16 — Yarının nesli hakkında kehanette bulun- meya benim cüretim olsa bile, benim bu cüretime tahammül etmenizi kabul etmem.. Yarın, kalabalık istidatların haşrü neşrolduğu esrarengiz bir sahadır. Yalnız, istikbal hakkında çok nikbin olduğumu ve bu günün süküti manzarasının yarının çok kuvvetli hareketlerine hazırlık teşkil ettiğini söyleyebilirim.. Sehap Nafiz Iştıdatlar ı ŞAİR Doğunca kalbinde ilham veren ses Başladı yazmağa duygulu şair. İlk yazılarında beğendi herkes, Ovakit olmuştu bir ulu şair! >< Hisleri zamanla artık yükseldi Sevdadan sevdaya koşan şairin |.. Mısraları gönle akan bir seldi. Güzellik önünde coşan şairin |.. >< Onun da pek çabuk geldi hâzanı yazık kaderinin sonu karaymış. Hüzünle örtüldü artık jher ânı, Yazdığı şiirler bir hatıraymış |. 15-4-932 Gavsi Halit