475 Le Me No.1840 —155 Yalnız bu ev köyde moğ'um tamdüımışiı, cinler, periler olduğu göyleniyor, gece v tarlasından, bosdanından dönenler evin odalara işık ve birçok . hayaletler gördüklerini anlatiyorler, bu barap bina bakkında müteaddit pori hikâyeleri naklediyorlardı... Lkkin onlar böyle bir şey görme mişlerdi, bilmiyorlardı ve yedi âöhederiberi de etruli, bahçelik ağaçlık olan bu evde yalnız başların. yar şadıktan spur, kendilerine stiden ümit veren (Devi gözlü bir yöyruları olmanı müteakip . yenlianun birde Süt nie #lrüişlar ve bü sütetis duha emin bir bayat sürmeye büşlümişlerdi... Mestuttuler,. Köyde vaezilelerini bitirdikten sonra derhal yavalırını dönüyorlar, ilâhi eşklarile, yar rularile, genç erkek güzel kâartsının kemanı, tatlı genini dinliyerek yaşıyorlardı... Mes'nttular... Çöcnklarımı okutmülarına mukübil alicenap köylüler onları, ber yardımı, her insanlığı yapıyorlardı... Kendilerine verdikleri senelik zahire nidutindan ağda; fazla olarak biri imonllimler içii bir kaç dö- nüm turla sürüyor, öteki bir kâç arâba odun ve çal: geliriyor, bir. başkası biriki sepet sebşd, bostan gönderiyordu. Kadınlar genç kadına, erkekler mes'ul adömü, gıladan, eşten dosttan gelen mektuplar okutturduk- ları. veya onlar İçin mektup yazdıkları zatümt üytica köy Adeti veçhile bir yazma, bir kaç yumurtn, kü- çük bir torba wp, birkaç tabakalik tütün veriyorinr, çocuklarım okumuş ve terbiyeli yetiştirmek işin can- la bağla çalışan iki sevdalıya; ayni zamanda köye medeni ve temiz bir şehir biyeli telkin eden iki medeniyet ve ilim havarisine her vesile ilebir be diye gönilermekten de çekinmiyorlardı.., Mes'nttular.... Seviştikleri zaman aşkın acılarından, gör yaşından baska isiwap görmemişlerdi.. Fakat ah bu kıp. Koş olmasa ne iyi olucaktı... Kış olsaydı... Fakat her seve olduğu gibi... Bu sene, hiç olmazsn kar bu kadar çöl yağınasa, #oğuk bu kadar şiddetli olmasaydı... Köylü gibi; oular da endişe ediyorlardı... Baadelk lerini baltalayan düşmüen sade kışta. . Ah bu kıy... O çok zalim, çok baindi... Erkek şimdi müteossirdi.. Daima «düşünüyor ve sândetleri üzerine büyük bir felâket kuşunun künür- lariti germiş gibi görünüyordu... Evvelce meçbulü iken şimdi arlık felâket ye yeliin ne demek oldi Bunu da öğrenmişti. Bu yüzden çok sevdiği karısına karşı odülma te: bessümle mukabele elen dudükları yalnız kâldığı dakikalarda ne çaresiz istıraplarla, bükülüyördü. Çünkü kar bir metroyu geçmiş, köyle yuvaları beynindeki mesafeyi yürüyerek kütedemiyesek bir hule getirmişti... Araba, kizak; bir hayvanları da yokim... Bir hafdadan beri mektebe ne onlar gidebiliyor lar, ne de bir talebe uğruyabiliyardu. Bn bir haifa icinde onları kiimbe ürümamiş, anki köy kâmülen boşalmıştı... Halbuki köye gitmek lâzımdı... Gitmezsel Git mezse olmıyacaklı... Gilmezse suğuğa karşı, mkü: vemet temin edecek gıdayı alamıyacaklardı.,. Ky dadli civardaki SERVETİF ÜNUN 445 için biç bir hasodeları dldsadiğndan kilerleri “he şülmış, bir gün öyle yemeği için güzel kürsi SONU cn ekmöği kırmak kavimozun dibinde kalan bir avuç çağla, Oiszlönraiş bir huç palstei kızurlmıştı, Peli Wei dehşetti, deligi felâketlerini evir edemişörde... Oç mutlak bir kayt iade öden bir kelimeye ki küyde meş'um. telâkkilerie (amiban etik övin içinde cereyin eden hileye az dalın nzamd, Veri yordü, o kadir... Müteekkil, her şeye Taziydılar... Hakal çocuklar. Aliş, ihtiyarlık senelerinde gepçliiklerisi ve ağkinri Mitirlitecik olan mu sini, bü mavi gyli bübek olunaaydı beliğ bir kaç ogün, büyük bir mukayemot ve tühmmmülle belki bir hafta, kur dininceye, soğuk kenilinceye, kendilerini bir Eöylü ziysret edinceye kadar nö ve bitap belki yaşıyacaklardı, gocuk” lari yaşayıymazdı... Orluru Tmos'unt. bayada dor Ban Bu mini mini, un ayle yavru bie bata, ön. gön. s0 dürümüzi... İçinde. VE yemek yn Ümiteiziik üçüncü günü. açlık bir suarez, bir illet daha doğurdu,. Genç Endin haatalmıyli,. yaya ir e x da kıvrgıl almadan yavrularına kendi kanın güranne muxlaripti... Önü Miyikile © GİY Zavallı sdam., Dün, on gün evel. dünya bahtiyar ve wmen'nt insan Olan Zi İn biz felâket aolarımın. çevresi; içinde İ ; — Hayat; bir hafta, yalnız bir halsalık buyat yaşmtacak kadar bir derman Allahim, diye ellerini kar döken somulara kaldırıp yalvarıyordu... Hayat; hayat. Hayat böyle mi olücaktil Heyat, ölün, pamuk ipliğile bağlanan bu nikâli. düğüm... Hayat onlara hazin bir akibel, bir EN hazırlıyorda... Hayat zayıftı... Binlerce tmaihetlerle ağmtn ie dar dolu olan tabiatta kebdisinden başka kendisini müdafan, edecek bir kuvvete sahip değildi. Hayat bir yumurtaya benziyor, düşüyor, kılıyordu. o | Lâkin zavallı »dam.. Hep, yalvanyor, bu. açıklı gününde bir mucize gibi ümitle halâs bekliyo Pukas movsln hissizdi, zelimei... Kar alâ yağı yor, halâ dinmiyordu... Zavallı edem., odam. Daha yk NE #unian evvel buhçede, çimenlerin ilzerine oturup süt m i uyutup yine karısle bu tabiat güzelliği içinde ku eak Kucağa, aşkının ilk günkü tarifsiz heyetunile hal dudak dudağa yaşıyan, derenin kenarındaki bü: yük salkı söğüdün ajtında lekesiz aşkile mecnun gibi seven. zavdlh ada, bügün bu yakın mazisindeki güzel günlerini unutmuş, ruhunda tabigtin tevkinde- İ ki küvvele karşı hissettiği nefreti isyanla meyi öleinlerini bir kat daha arttırıyor, gal etmiye, fedakârlık yapımıyd çoktan böyle olduğu halde yine barakanağa » i