Ea a , 390 SERVETİFÜNUN “Portreler: Bİr Portre İnce, hafif salınili bir vüsul mağrür bir haş ve ekseriya mütehekikim, büzan merhametli iki göz..... Omn sabah ve akuninlerı Boğaziçi vaporarında rasgelitim... Gözleri mütehakkim ve merhamet “kördir.... Ve bu gözler uzun kirpiklerin sitinde yeşil ağaç ların .gölgelediği küytü bir menba gibi diyrur,.. “Yülmiz gözlerine bakdığınız zamun düzeiiz, k ki bbu iğ hele Ve ilziva köğesidir.. İstiratat ve merha iie İha yanıldım... hem de bilmem kaş dele... Bilmez misiniz, ki denizler, en büyük mavera ve en büyük izlırip taşıyan denizler hile rüzgür olmus dağı zâipdn ne kadar sakindirler.... GÖ RÜZGÂRSIZ DENİZLER SAKİNDİRLER.... Tuhaf ve yalnız Kendisine mahsus bir. tnvaletin daha siyade güzelleştirdiği yözütude; bilhassa dudak: ları etrafında hiç eksilmiyen bir tebessüm vardır... ve dişleri har“ #nneleri işindeki bembeyez “ billür- cıklardır. günki... İlk gördüğüm zaman hiç te güzel bulmadım onu, Tubaf ve çok garip hir zevk eseri olan tuyalelişle bir ayçiçeğine! benziyordu... Hakat ne yalan söylie- yim... bu çiçekleri ben hiç ssvmem,. bem şüphesiz 0 gün iyice tanıyanındım... Fukat.... sonra meak bir yaz günü idi.. ağaçların bile hareketten kaldığı bir ün... Açik pancurların arkasında kadile perdeleri z0- mine kadar örtülü bir oda... ve köşede bir şezlong... Odada ağır bir koku vardı... ye bu Koku eşyanın en İnce mesamelerine sinmiş gibi idi, İnsan kendini gümüş kelebeklerin ağır bir reha vetle uçuştuğu baygın karanfil bahçelerinde günne- z Onu köşedeki şezlongıi üzerinde gördüm... vücü- du okyanosların billürlaşmış bir köpüğüyle sarıl idi atki... ve yüzünde harrukülâde bir işik vardı... “ Gözleri bir noktada sabit ve mehametkirdi... kirpikleri bu gözlere bir abajurdu sanki... “Her halde zaman Zencire vurulmıyacak... günler ayları, aylar seneleri, takip ederektir.. Belki gönlü- müzde pek büyük yer tutanlar bile bu uzun senele- rin arkasında ancok silik bir gölre İslacaktir., ve biz kendi hayatımızı bile unutacağır... Dükin ünü mıyacağımız bir şey var: İnce, hafif salıntilı bir vücut, mağrur bir baş ve ökseriya mütahakkim, bazan merhametkâr iki göz... igili ey > fi Çengelköy 8. HM. 931 Lu Sehap Nafiz Bax, No. 1840 195 O Düşünen boşluklarda rüzgârın hitabesi: İnatçı bir nebinin ruhu rameden sesi; Çağınyor neşenin dinine sanki yesi, Her nağmeyi bu ılık ses içinden duyarım. Bugünkü her bir ahın yarın değer bir âha, Bir kere ol hayatın dudağında kahkaha, Sen bir gözyaşı bile olamazsın bir daha Her nağmeyi bu ılık ses içinden duyanm. gil Yaşamak istemek te yaşamak gibi bir tat, Yüreğinde bu iki zevki birbirine kat, İki kat zevkli olur böyle yaşamak hayat, Her nağmeyi bu ilik ses içinden duyarım. iv Ezel, ebet benimdir çünkü ben bahtiyanm; Yarım ezelde kaldı, ebediyette yarım; Birer kıkırdak değil nağmedir kulaklarım, Her nağmeyi bu ılık ses içinden duyarım. v İnanmek istiyorum işte bütün bunlara , Umarım şifa bulur imanla sara sara, Şüphelerin ruhumda açtığı derin yara, Her nağmeyi bu ılık ses içinden duyarım. 1929 Muslih Ferit 2 İz.