NO.“ 1837152 342 . SERVETİFÜNUN LA A Küçük Hikâye EL a 2. NI A -ES uz Hayriye Hanım küçük salona girdi. Elinde içi tamir edilecek çorap dolu bir sepet vardı. Odanın içinde dalgın ve kararsız bir müddet dolaştı. Nihayet, oturacakmış gibi bir koltuğun önünde durdu, fakat oturmadı, elile koltuğu itti ve piyanonun yanında duran bir sandalyeye ilişti. O ande, piyano çalan kızı Mevhibe durmuştu. An- üesinin mesikiden hoşlanmadığını biliyordu. Sevdiği parçayı bitiremiyeveğine üzülerek kalktı. Masanın tze- tinde dürün gazeteleri karıştırmağaı koyuldu. Hayriye Hanım iki elile, dizinin üzerine koyduğu sepeti tutaruk : — Neye kalktın kızım, dedi, çalsnna 1 Mevhibe hayretle annesine baktı, İçinden «Allah, Allah» diyordu, «Anneme ne oldu 1,» Birkaş gündenberi Hayriye Hanimin halinde hü kikaten bir değişiklik vardı. Eskiden olsü kizi piyano yalarken salona adım bile atmazdı. Bundün başka kızının muallimlik mesleğine her zaman İtiraz eden Hayriye Hanım bir kaç gündür Mevhibenin yanından ayrılmıyor, o talebelerinin vazifelerini tashihi ederken sesini çıkarmadan “dikişi ile meşgul oluyordu. Bir ak- şam eğvel gene böyle kızının ta;yanına sokulmuş otu. rürken, Mevhibe annesinin birkaç kere söz söylemeğe hazırlandığının, fakat sonra sıkılgan bir tavurla başım önüne eğdiğinin farkına varmıştı. Mevhibe tekrar piyanonun önüne oturmuağu vesnirel edemiyor, mütereddit bakınıyordu, Annesinin halinde garip bir durgunluk vardı, Gözlerini yerdeki halinm bir köşesinden ayırmıyor, elleri, dikiş sepetinin ke- hatlarını kıracakmıs gibi kurcalıyordn, Mevhibe annesinin gene bir şeyler söylemeğe ha- arlanır gibi olduğunu görüüce dayanamadı, sordü: — Ne oldün? Nen var anneciğim ? Hayriye Hanım nazarlarinı kızına çevirdi. Bir müddet derin, deri baktıktan sonra gayet seri; — Nem mi var? Dedi, Evlenmek istiyorum. Mevhibe bu sözü bir şaka enüdı. Kalıkalialarla gülmeğe başladı. Fakat kalıkuhası yarıda kaldı: Hay- tiye Hanımı, kolunu tutmuş, “sert. bir sezle; — Bunda gülecek pe var, diyordu. Mevhibe bayretten hayrete düşerek annesinin ğa rat saçlarına, kümburlaşan sırtına, çöken yanaklarına bakta: — Fükat anneciğim sen elli sekiz yaşındasın! — Evet, elli sekiz yaşındayım, daha? Duha? Daha? :Düha? Mevhibe me söyleyeceğini bilemiyordu, gözleri yaşanmıştı. “ül, — Peki ama, diyebildi, ben be olacağım ? Hayriye Hanım söndülyesini bakışları sertleşti ; a — — ben mi? dedi, sen yalnız Kalabilesk kndar yüşlısın, biraz geri itti, Demin bana elli sekiz yaşında, olduğumu hutırlat- bü, Faktt sen de otuz yedi yaşında olduğunu unntına. — Unutmuyorum âma,., — Amasi ne? — Kendi yalmzlığımı düşünerek daima benim evler- meme mahni olduğunu düşünüyorum dü buğün senin beni yalnız bırakıp gitmek istemene şaşıyorum. Hayriye Hanım uzun bir süküttan sonra söze başladı ; — Satfet Beyle evleneceğim. Sana anlatmıştım, belki hatırlarsın. Henüz yirmi yasında iken heni iste. yen ve büyüklerinin çök genç bularak reddettiği bu adam şimdi iki senedir beni tekrar istiyor. — İyi ama anne, bu bey seni istedi diye sen var- mağa mecbur değilsin ya. Beni de ne İsteyenler ol- müuştu, Fakat ben senin hatırın için hepsini redde. tim. Hattü Hikmetle evlenmek istediğim zaman bile gen Tazı olmamıştin. Babamın ölümü bizi sefalete düşürmüştü, ben de çalışmağa başladım. Şimdi artık Hikmet te beni beklemekten usandı ve evlendi. Ben senin yanında kalmakla vazifemi yaptım, Sen de bu İzdivacı reddetmekle sana düşen vazifeyi yapacak mus * Haydi anne, cevap ver ? Hayriye Hanım cevap verirken doğruldu : — Evleneceğim, çünkü seninle olurmak istemi- yorum. — İstemiyor musun? Niçin? Ben saua ne yaptım! — Pek çok şey. — Nedir onlar 1 Söylesene 7 — Sen benden çok akıllı; çok bilgilisin. Mevhibenin gözleri hayretle açılmıştı. Süntlerce oturup düşünüyordu. Ve bana me düşündüğümü söy- lemiyorsuu. Erkek misafirlerle hep sen konuşuyorsun. Ben söğlerinizden hiç bir şey anlamıyorum. Okndu- gum kitapları, bile sen seçiyorsun. Ben senin kitap Jarımı okumak istesem onlardan bir şey anlamıyorum, Giyip çıkardığım elbiseleriy rengini sen intihap edi- yorsun. Beni yaşatan parayı kazanıyorsun. İHizmetdi- den bir şey istesem senin fikrini almadan yapmıyor, Demek ki bu evde her şey değişti. Sen anne oldun, bon de evlât, Sen bana gayet iyi münmele ettiğin halde senin yanında söz söylemeğe bile çekiniyorum. Bakışların bile beni ürkütüyor, Ortalığı derin bir süküt kapladı. Hayriye HI. sössiz, sesiz ağlamağı. başlamıştı. Çekingen bir sesle: — Sallet Beyle evlenmeme müsaade et, dedi, Mevhibe yavaş, vavaş kulktı, annesine doğru iğilerek gözlerinin yaşını sildi ve onu alnından üp- tükten sonrü: — Daflet beyle evlen; anneciğim, dedi, evlen de bari ikimizden Biri mes'nt olan. Marguerite Audowx'dan adapte eden; Hatice Fitnat