No.1836—151 Ftoman Teirikası: 3 N , İLKAŞK Se Kızım Hamiyete 4” H.R. — Bann bakınız, bakınız ! dedi. Bakımmız hoşumü gidiyor. Simaniz, lâtif, Hissediyorum, ki dost olacağız, Yaramaz bir tavurla ilâve etti : — Peki, nasıl, ben de siziu hoşunuza gidiyor mu- yum 7 — Pronsosİ Dedin ve 2 duha başlıyordum, Sözümü keserek: — Evvelâ, bana yalmz Zinayda diye hitap ediniz, dedi. Saniyen, göcuklari,.. gençlerin demek istedim, üâdetlerine uyup, hissettiklerinizi saklamağa kalkışma yıniz, Bu büyüklere ait bir haklır. Şimdi söyleyiniz bakayım : Hoşunuza gidiyorum, değil mi Kalbini bukadar açık göslermesi iyi olmakla beraber, ben bundan erkeklik gurutumün biraz İn- cindiğini duydum. Karşısında bir çocuk bulunmadı. dını onu ispat etmek arzusuna kapıldım. Ve ciddi bir tavnr takınardk, tepeden inme bir Larzdu cevap verdim : — Evet, çok hoşuma gidiyorsunuz, Zinayda Alek- gatdrovnü, bunu sizden suklıyımam, Müstebzi bir tavurla yavaşça başını silkti ve birden göyle söyledi: — Sişin bir mürebbiniz var, değil mi? — Hayir, dedim. Çok siman oluyor, ki artık mii vrebbim yoktur, Yalan söyliyordum. Büşimin belâsi olan Transız- dan kurtulah daha bir ay ancak geçmişti. — Evet, görüyorum, ki büyümüşsüntüz,. Hafifçe parmaklarımın üzerine vürdu: — Ellerinizi iyi tutunuz! Dedi ve azimle yamak yapmağa koyuldu, Gözle rini kaldırmamasından istifâde ederek, evvelâ kuça- mak enretile, dabn sonrü dalin büyük çüretle onu görden geçirmeğe başladım. Siması, bir gün evvel gördüğümden daha (aze, dalın rengin, daha cayipti. Her halinde büyük bir incölik, büyük bir enzibe ve derin bir zeki görülüyordu. Arkası, beyaz bir storla örtülü olan pencerye dö- nüktü. Gilneşin ziyası, kumaştan geçerek yeliyor, yaldışlı kumral saçlarım, bakir boynumu, inhinaları göz alan omuzlarını, sihir dolu olan göğüünü tatlı bir guru görkediyordu. Bakiyordun; baktıkça kıymeti artıyor, meyl ve ineizahım tamyordu; kendisini çoklanberi taniyor, seviyor gibiydim, Onu görmeden evvel hiç yaşama- mma, hiç bir gey görmemiş gibiydim. Dönuk renkli bir rop giymişti. Önünde bir önlük SERVETİFÜNUN 335 vardı, Ö robuu ve v önlüğün her kıvrımını ayrı ayrı öpmek isterdim. Potinlerinin ucu, etekliğinin altın dan uzanıyardı. O potinlerin üstüne de #hlmak İs- terdim. Düşündüm: İşte, onun huzurunda bulunmuyor dum. Tanışmıştık. Bu, ve sandetii!... Onun tarafından çocuk telâkki olunmuk folâke- tinden ödüm kopmasaydı, veci ve heyecandan yerim- den sışırayacaktım; kendimi gorla tnilam ve nğzin leziz bir şey dokundurulmuş bir çocuk gibi hazzım- dan oturdüğuni yerde bacaklarımın sallandığını gör düm, Denizde bir balık gibi yerimden memnundum v6 bütün bir aaw Pe gene yerimden kalkmaz, bu odadan çıkmazdım Güzküpaklarını tatlı bir #ürette kaldırdı, durgun gözlerinin yeniden fırtınalar hasırladığını gördüm, Yavaş bir sesle, göne gülümsiyerek ve gene parmağile tehdit ederek,: — Ö nekadar bakmak öyle! Deli, Ben kızardım, İçimden « Her şeyi anlıyor, her şeyi görüyor. Zaten nasıl anlamasın, gasıl görme sin?!» diyordum. Yanımızdaki odadan ansızın bir see, bir kilığ gakırtısı geldi. Salondan Prenses bağırıyordu: — Zinayda, sana Belovgorol bir kedi yavrusu getirdi. Kiz; «Kedi yavrısulk diye bir çığlık kopararak, yerinden fırladı; yumağı dizlerimin üstüne atarak koştu. Ben de kalktım; yumağı, çileyi pencerenin kenar rına bırakarak, saloun girdin ve hayret içinde kaldım, Odanın ortasında, kollurını, bacaklarım uzatmış benekli bir kedi, yere serilmiş yatıyordu. Zivayda, önünde. diz çökmüş, küçük burnunu tutup tutup bırakıyordu, Ötede, Prensesin yanmda oturduğu iki pencere ürâr suda, duvarı kapatmış bir İnide, sarışın, gül yanaklı, gözleri şakaklarına doğru çekik, dev gibi dinç bir süvari, keyili keyili oturuyordu. Zinayda, * — Ne tahafl diyordu, gözleri yeşil! Kulakları dn nekadar büyük ! Teşekkür ederim, lütlettiniz! Bu süvari, bir gün evvel bahçede gördüğüm, geni lerden biri idi, O da beni tayıyarak, güldü ve mahe muzlarını biribirine çarparak, kılıcın halkalarını öynatarak, #skeroe bir inhina ile selâm verdi “ — Dün, benekli ve büyük kulaklı bir kedi istedi inizi tenezziilen söylemek lütlunda pa e dö buldurdum. Büzünüz, kanım kuvveti a,