> # ğin ili mi imi nz ez ei ay Dy AŞA —., 4 290 UYANIŞ . No.1808 —123 SAF RUHLU BİR KÖYLÜ SAİDİM ATİ Omı Değirmendereye ilk gittiğim zamandan- beri tanırdım ve severdim. Geçenlerde oğulları bana gelip Saidin Alinin vefatını haber verdikleri gibi çok teessür duydum. Rahmetli Ali, köyün ve civarın başka Ahilerinden üyird olsun diye, köylü Adetince, büyük oğlu Saidin adım kendi- sine lakap yapmıştı, ve ona Seidin Ali derlerdi; kendisi sevimli, daima güler yüzlü ve son derece, ama son derece Saf, adeta hön idi. Elinden gelse herkese iyilik etmek, yardım yapmak isterdi; ahbapları için köşür dururdu. Ben onu çök seneler evvel İlk tanıdığın tarihde hali vakti çok yerinde idi; onun büyük yelkenli bir çektirmesi vardı; bağları bahçeleri vardi; köyün tepesindeki her İarâfa neyaretli evi daima misafir yatağı idi. Parası cebinde bol oldukçı eli açik idi. Büyük (o maharebede (o İzmitin İngilizlerle Yunan tarafından işgali, Yunanlıların Değirmen- dereyi yakması ve kendisinin gittikçe ihtiyarlaması onu çok sersmişti. Buna savallının büyük saflı da tesir ederek son senelerde çok sıkıntıya uğramıştı. Düşman Değirmenderedeki benim evi dahi köyle beraber yaktığı için mütareke senelerinde ve ondan Sonra evim tekrâr yapılımcıya kadar oralara ayak basmamıştım. Bucağının (tekrar kuruluşunda köye ilk gittiğim günün İatirasın beş sene evelki Servetifünunun 1566 numaralı nüshasında yazmıştım ve orada Saidin Aliden bir daha bahsetmiştim. Bi karşlamağa gelen Süldin Ali. ok saçlarım kendisine verdiği iecrübe selâlilyetiyle daha mwessir tafsilât veriyordu ve ilâve eyliyordu. — Beyelendi ... Biz köylüler bep dağlara kaçtık, evlerimizdeki ağır eşyayı topraklara gömdük, tepelerin berisinde, köyden çok uzak Olmayan. yerinde iri kestane ağacının altıda durdum... Dismanın Kazıklıdan doğru geldiğini, her geçliği yerden arkasi sira kara koyu yangın dümanlari çıktığını görürken zavallı köyüm uğrayacağı belayı göüşünüyondum .x Sonra düşman islelemize geldi. sizin köşk, Orada Turun ve köhweler çaylı çayır yanmağa başladı; sonra dozlar köye çıktılar. Her taral düman ve nlev içinde kaldı. Ben bakıp bakip baba oenklarmızın. İçil olduğuna yanıyor ve ağlayordumi, Sonra geçtiler gitlileri hen de usulen yalıya İndi, Ateşler arasta dolaştım, sizin köşkün kor olan direk yığınları arasında kederli bir sigara yakımı kavrulmuş olan çarı altımda olurdum. ve tekrar ağladım : —Çok mu ağladın ? —Ne söyleyon sen ! adan ağlamaz iü ? Kurlarımız. çocuk tarımuz, güksekle oranlar içinde çakal gibi gizletimiş dolaşıyordu, biler imi böğrümüzde seyirci kalmıştık | —Ey şimdi ne yapıyorsun ? —Allaın çok şükür kurlulduk ! Evleri yananlar yaplıriyor, Birçokları deniz kıyısında yalıda, evler yaplı. Bak sir de yap triyorsunuz, buna sevinilmez mi ? —Peki, bizi kimlerin kurlardığını düşünüyor musun —Düşünülmez mi a beyefendi ! Burada Saidin oğlu başından şapkayı çıkardı : —Allali Paşamizi başimizdan eksik itmesin ! diye gan ve gönülden dua İli. Sadin Alinin basinda Kenarları çok yukan kavrifmiş kahve rengi acayip bir şapka vardı. Şimdi size Saidin Ali'nin saflığından iki misal anlatacağım. Bu yazdıklarını kat'i hakikat” lerdir ve eski nesillere mensup köylülerimizin nekadar saf düşünceli olduklarını size göstere- tektir. Dört sene kadar var; Değirmendere ihtiyar meçlisinde #zx idim. Birgün gözüme bir adliye tebliği ilişti. Bu Saidin Alinin namına Yazı)- mıştı. Kırk sekiz saat zarfında kabzemal Ahmet efendiye mahküm borcunu ödemezse alenen sa- tışa çıkarılup, dediğim kabzemalın uhdesine yedi yüz elli lira bedel ile muvakkat surette ihale olunmuş olan yedi parça bağ ve baliçenin kat'i surette ferağı yapılacağı ihbar olunuyordu. Saidin Ali'nin bu bağ ve bahçeleri hiç olmazsa iki üç bin lira kıymetinde idi ve köyden kim- se buna talip çıkmamıştı; çünlü borçlu arkadaş malını müşteri çıkmak köylü an'anesine rnta. bk değil idi; ve emlakin hepsi birden insafsiz kabzemalın uhdesine geçiyordu! Saidin Ali'yi cağırdım, o bana böyle diyordu: — He! Almet efendiye borcum var amma ö adamın ben babasını tanırdim. Biraz alacak için benim bağlarının, bahçelerimin üstüne oturmaz canım. İnanma! Saf ihtiyara anlatamadım,onun tebliğe, res- mi karara filana akli ermiyor! Fakat sabredeme- dim, İzmite İcra dairesine köy muhtarile birlikte gittik : iri karınlı kabzemalın karşısına geçtik, arttırımağa başladık» 750 lirayı kabzemal 2500 iiraya çıkardı; biçare Ali bağlarından birkaçını vermekle borcundan kurtuldu, fakat bu fırtna- ya bir türlü akıl erdirememişti ve ikide bir diyordü: — Canım bu ne iş! kahzemalın babası ile kırk yildir yedik içtik; me hayırsız evlât yetiştirmiş |