No. 1803118 Piyer öğleden sonra Galata saray mektebinin ikinci müdürü mösyö Tampangun odasını girebilmiş idi. İkinci müdür haiz olduğu Osmanlı uişanlarım onu iftaharla gösterdi ve derühte eyliyeceği vazile nin mezâkel ve ehemmiyetini anlatıyor idi, Dedi ki: — Burada sizin geleceğinizden kimseyin haberi yok! Vakın bir vnallim istenmiş, fakat Paristeki büyük efendiler sizi yolu çıktırdıkları İmlide buraya yazmamışlar... Zaten buna şaşmam, ndetleridir; Püris- deki maarif nezareti için bizler neyiz ki! Mektebin uzun koridorlarından geçerken şakirtler mubassırlar ellerini başlarına götürüp yeni gelen müallimi selümhyordu; taş dnvarların, kemerli tavan- larin altında ayak sesleri akisler çikariyor idiz bütra- larda yalnız kalı mümkün değil yolları bulup dışarı gikamıyacağını düşünen Piyer gülümsüyor idi, Bir yerde mektebin baş müdürüne rastgeldiler; bir merdivene çıkmış tavan bayraklar asıyor idi ve gülerek dedi ki: — Yatandaşınız büyük Malyetin üç yüzüncü &e- nesi şerefine donatıyoruz. Baş müdür Fransızcayı pek mükemmel söylüyor idi, Ve ilâve elti; — Bir haleme #izi odüniza sötürecek; istirihat ediniz. Biz. burada büyük bir aile efradı gibiyiz. Bön de bu mektepte vaktile talebe idim ve müdür mavini mösyüden ders aldım. O zamuın kendisi yal mz ders verir idi, Müdür maerini möüsyö Tampug teşekkiir eyledi. Piyerin odasına eşyaları taşıdılar, Bir büyük siyah taht getirip bir köşeye yerleştirdiler. Odanın duvar İannda muharebe zamaninda hüstahnneye tahvil edildiğini gösterir elektirik tesisatı hilü duruyor idi, Yatağın yarında bile hastahane kokusu var idi, fakat pencerlen Biz kulesine doğru görünen manzara odanın hüznünü unutturuyor idi. Tiyer yatağın İze- rine oturdu. kara talıtaya tebeşir ile çizgiler çizdi, bir yumurtu resmi yaplı ve aşık aklına geldi. So- > çıktı. yı zamanda hem benezzüh yolu, honi ticaret ünden olan Beyoğlunun Doğru yolu İstanbulun en ziyade Avrupaya benzeyen yezine sokağıdır. Kuv- yeti (o elekirik (o lânibülarile o uydınlanmış olan dükkünlar Piyerin gözlerini çekti; camekânlarmla Yo- öuslavyadan, İlalyadan gelme kamlot oşyu dolu idi. ast celdiği lokanta birabüneler dahi onu cesnrel vermedi. 7Dükkünlerm bazısinde yemekler meydanda iliş gsçnlar & giy veya döner kehapları çeviriyor müşte- riler mmasular basma otormuş meze yiyor ve rakı içiyor idi. Piyer ortalığı baktıkçu Beyozlunum bem muhi- tini hem halkını pek adi buldu, yüreği, ezildi. Bir köşe büşra, e bir koridor dibinde gözüne «Ödesi serk âvhası gözünü çekti; belki burası iyidir dedi. yi ye Kapıda duran siyah nl ae hinçerli iri bir Moskof kazağı Piyere verdi. Piyerin sapkasını aldı, Kapının ii li atış o da İçeri girdi. Salondu beyaz büyalı masalar dizili, üzerlerinde çiçekler dolu... Dipte bir orkestra çaliyor, fakat zenci çalgıcı yok! “Ortada bir Moskof zabiti sormvor ; — Bilet isteyenler! — Müdürü üdürü mes'ul: “AHMET İHSAN Piyer ragt gele bir masaya oturdu. Zemini örten beyazlı yeşilli kalın halınm üzerinde bir takımı kadıt- » İar sanki evvel zaman raksı yapar gibi bir masadan hir masaya gediyorlar. Beyaz kürklere sarılmış olan bir danesi delikanlıya sokuldu. Yorgunluk ve gördüğü venilik Diyorin derin dü: şüneelerine mani oluyor idi. Kadin yanına sokulup ne istiyorsnnaz diye sorduğu zaman moskolin oka dur güzel idi ki Piyer cevap olarak . — Şiir ve hayal! Dedi, Kadın derhal yanına olurdu ve cevap verdi ; — Hayfaki şiir ve hayal burada yok! Biraz konuştular. İşte Piyer haraşo “Lohum yı burudu ilk defa görmüş ili. Fakat pek ziyade tetkik edemedi. 2 Galata Saraydaki hayali rahat ve asude idi. Piyer yalnız yaşamağa alışmamış olduğu için bir haftadan siyade yölnzluğa istralınte dayanamadı, bir ukşum sokağa çıktı, Fransadan getirdiği tavsiye mektupları ve sevimli tarzı süyesinde üç arkadaş peyda etti. Bümun birisi <“Dörtöy» idi. Hu coğrafya mütehas- ssıdır. Ümümü mmuhmrebeye kadar memleketinde vilâyet mekleplerinin birinde muallim iken harp ile beraber faal hayata girmiş idi; şimdi o Boğaziçinin akıntıların ve havasını tetkik eyliyormuğ! İri cüsseli ve güzel olan madam Dortoy edebiyat darültünunundan mezundur; talim mesleğine girmiş değildi; nincik güzel apartımanindaki işlerinden ve dostlarına mihmannuvazlıktan vakit bulursa iki kii nın berbiyesile uğraşır yalıni hariçte muavenele v& yardıma, muhtaç biçatelere koşur idi. Biri dokuz, diğeri beş yaşında ölon Polet ve Suşi çok sevimli idiler. Piyer bu eve geldikçe çocukların oyunlarına karışır; bu mile içinde bulunmaktan çok haz duyar idi. Gayet seki olan Dortoy ile zevcesi ve çocukları Piyer için bir aile ocağı ve bir emniyet bucağı oldu. Hukiki ana terbiyesi görmüş ve gefkatli kadınlar arasında, büyümüş olanlar birbirlerini çahnk anlarlar, Onlar kadınlarla temas eyleyince aşk ve heves münasebetleri pek samimi bava içinde kalır. İşte Piyerin ikinci arkadaşı bu neviden idi. Jan di Junyan isminde olan bü zat yirmi beş yaşında, asil çebreli ve duygulu idi. Siyasi görgüşü çok isabetli ve ayık idi. Jan ile Piyer ekseriya mubahasalar öderler, fikir. lerini birbirlerine söylerler, Fikir ve mutalâada müş- tevek onktiklüri gibi, ax sonru keseleri ve kitüplürida ndetü müşterek hale gelmiş idi, Üçüncü ahabapı iki asındır şakta yerleşmiş olan Ppenseg Vasenbergdir. Prensesin bütün akrabi ve taallukatı du şarkta yetişmiştir. Yirmi kadar birader ve hemşireler ve onların çocukları şarka malhans bir mile ocağı halinde ve bir arada Boğaziçinde büyük yalılarında yaşarlar, Prenses daha kız ikeu dağlarda domuz ayına bile çıkmış olduğu gibi Geyoğlumun asla öğrenemediği bir wdeti evinde yaşatır, yani misi- fir kabmlünde salonda toplanıp. dedi kodu yapacak — Devamı var — DANE SAN Nitans Düm