5 Mart 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

5 Mart 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© No. 180$—118 SERVETİFÜNUN 219 BENİM HALAM Harem Ağası Mesrurun saçlarından yakaladığı Naziikteri halam Esma hanım elindeki Suvari kırbacıla pataklıyor, kızcağız Gani işleyel acıdım koca konuğun her tarafına yayılan keskin Coryatlar kopurdıkça o, kırbacları daha seri indiriyor... Ben, üç yaşında bir çocük, halamın bu şiddeti Karşısında bir tesbih böceği gibi büzülmüş, bir köşede tiril tiril ütreyordum. o Hele artık halam oOlizim olduğu kadar Odöğdüğüne Okanaat getirerek (oOkirbacıni tepesindeki kayiştarı kordona asdı ve «Seni yezil Nüzükter seni; hele bir daha yap. senin canını çıka: rrmsdiyerek Mesrur Naziikteri sürükleyip gölürürken kendisi geldi, beni kucağına aldı ve yüzümü, gözümü öperek söyledi: sen ne korkuyorsun bakayım! hiç ben seni böyle döğermiyim? haydi odünzü gidelim, bak sana neler aldım. Esma hanım büyük pederimin birader zadesi olduğu için Obenim halan ©luyordu, Bundan mada Şüt önnemi idi, Zavallı kadiın, hemen hemen benimle börüber dünyaya gelmiş olan yegâne evlâdı Ahmet Ratibi birkaç my sonia gâip edeceğini biliyormuş gibi anne yüreğinin şefkatını benimle oğlu arasinda taksim etmiş olduğunu, ben dünyada. yalmz kalınca da kendi valdemden ziyade üzerime titreyecok kadar beni sevdiğini sonradan öğrendim. Ya ben onu gsevermiydim! Böyle bir halayı bir anneyi sevmemek kabil mi? Eer hünim halam baha me çiçekler alıyor. Kutu kutu oyuncaklar, şekerler, “ seşvaplar, hele küçüklü, büyüklü kırbaclar; koçu bir beyaz at, birde küçük midilli; gözleri korkunç kor: Kunç fırlamış, saçları yere kadar uzanmış, kuyruğu havaya kalkınş kayıstan gemleri, meşinden öyerle iki yuvanlakça bahlamn üstünde beni omuzundan atnenk gibi büyük büyüler sallanan kocaman atımını üzerinde wen düdüklü Okırbdcımı yerlere vumtak Öyle uçuruyor ki. Ya küçücük (Oslimlarile büyük atımdan bile hizli koşmük isteyen geylan midillinin güzelliği! yalmz bunlar mı? halamın konağında benim için dala, te cici şeyler var. Bün- ların birincisi süt babamı hafız Suit elendi, O dn beni halam kadar geverdi. Halız Sait efendi o zaman Darphane nazir inişi Ben onun yalnız gayet şişman, pek Ziyade iri yan vücutlü, fakatdaima gülünç bir itşan olduğunu bilirdim, Beni omuzuna alır, koca söfalari zölzelelera uğratarak Saafleros koşdurur, benimle dürlü dürlü “oyunlar oynardı; atımı, midillimi de o timar ederi, “Büt babama bayılırdım ben, Hattâ halam beni ondan kitkanırdı. Süt babamin en büyük saadeti beni ara © basına alarak bera berDarphane vozaretine gütürmekti, Tmkin zavallı adümenğiz, bu emeline öncüik ayda bir “defa nail oluyor: Halam izin vermez ki, Darphüneye gidebildiğim günler evvlu bir küçük işkence çekerdim: Arabada #ül babamın yanına oturmak, Onun büyük bir kaya. kadar ciissesi benim mini diiyi vücüdümü fena halde sıkıştirırdı, adeta özerdi! Lâkin arabadan Carladımı mi, dünya benim oluyor. Hemen nözarelin büyük. meclis odasını koşuyordüm. Etrafına gayel geniş, alçak koltuklar dizilmiş olan bu oda aman ne güzel, ne güzel: her iki koltuğun arasını tavandan ucu kocaman top püsküllü bir kordon iniyor, dişardaki büyük çıngırağın kordonm. Ben ilk kordondan başlar yarak sıçraya sıraya obür kördonlara koşuyor, hep- #ihe birer birer asılıyorum., Çingırak velveleler kop riyor! Odaclar kapının önüne koşüyorlur. Likiu süt babam onlara talimatını iyi vermiş: gelmelerile gitmeleri bir oluyor. Çünkü çıngirağı müttasıl çalnas. sara keyfim kaçacak, İşte tekrar kordonları birer birer gekiyorm, gere odücılar kaşuşüyorlar.Killirin külıkahalrim da durmaz, dinlenmez bir gınğırık. Süt babam Dana bu zevki verebilmek için Darplhaneye erken gelirmiz bina dahi- linde hizmetkârlardan başka kimseyi bulamiyoraz. Lâkin işte memurlar. gelmeye başlayorlar, O zamün süt babamın ağası böni kucağına alarak meclis oda- swıdan çıkarıyor. Biraz zaman da koridorlarda büyük Jsstik topu yavarladiktan sonra süt babamin kendine benzemeyen kurü, zuif Raşit ağası yulmda, bu sefer pek Tühnt ederek araba ile konağa dönüyarüm. Orüdu halam beni taşlık kapısından karşılayor, gene birçok oyun bağliyöor. En ziyade sevdiğim oyun siyahı, böyüğ mermerle döşeli büyük taşlığın yanlarını, ortasını uzatılmış, zemitideni yirmi, otuz santimetre kaldırılmış kalin tahtaların üzerinde onları ger, ger inleterek koşmak. “birinden öbilrilme Çilgincisini “atlayarak nmuttasıl koşmak! ben uyuna başlaymon konüktaki irili mfaklı sekiz cariye, kâlıya kadın, ae külta hası herkeş kollarını bana doğru ayarlar, etrafıma bir hale çevirerek, benimle bember koşurlar. Ayağım Kayıve- rine beni tutürlardı. Halim da, kırbacı kolunda asili, t& ben yoruluncnya kadar bu oyunu nüzürel ediyor, sonra beni kucaklayarak odana götürüyor, * i # Esma hanım halam hakkında çöcük İken gördük erimi, sonraları duyup bildiklerimi bir araya getirince bugün şu neticeye vasıl olüayorüm: O, her halile müstesna bir kadın, bir timsali mahsus idi, İri, yan yapılı, geniş omuzlu, büyül başlı, gayet beyaz tenli, müdevver penbe çehreli; Büyük gözlerinden dha kıvılcımlar fırlatan,oluruşatda, kalkışında, gezinişinde baslı her halinde hiddet ve şiddet gösteren; alnın ortasındaki kalın çizgi, kaşlarındaki çatıklık ile; başını daima dik tutmasile kat'i bir azim ve inad ifade öden bir şahsiyet. Büyük babam onun için bizim Esma inadı oğrunda catım feda eder derdi. Halamin biçak evza guribesi de vardı: Dillar mullazılar içinde, © — Devsrii 220 inci sayfadd 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: