186 KIZIMIN Genç büliriye yüz basi yazıhünesinin önünde ötürmüş, masasının gözlerinden bir sürü küğıt ve defterler çıkarıyor, ve gene onluri yerine yerleştiri- yordu. Birden gözüne siyah meşin kaplı kilitli bir defter ilişti. Onu eline alıp almamakta, bir dakik tereddüt etti, sonra şaşkın ve dalgın defteri çekti. Yavaşçn kilidini açtı, İlk gördüğü şey «Lise Hati ralarım » oldu, oDefterin yapraklarını karıştırdı. Ier sahife ona çocukluğunda tesir yapan bir vak'ayı hatarlatıyordu. Gözleri sevinçle parlarken geçmiş samanın düşüncesi dudaklarında mes'nt bir tebesstimi yaratıyordu. Fakat eline raptiye ile bir birine ilişmiş bir kac sayfanın kalulığı gelince gözlerindeki sevinç ve odudaklarındaki tebessüm soldu. Geniş alm ağır bir fekin tesirile buruşlu. İri lâcivert gözleri bulut- Bandı, ağırlaşın göz küpukları kederli bir tarzda. ya- vaş yavaş indi. Uzun kumrul kirpiklerinin arasından güzülen iki damla 262 yaşı bu raptiyeyle tutulmuş, içinde genç adamın ei mukuüddes hislerine o mubef olan sahifelerin üzerine düştü. Bu gizli yazıları mu- halazn edilen bir küç gahifeyi gene adam bundan tam sekiz sene evvel göz yaşlarile raptiyelemiş, onları Kii defterinin içinde bile öteki yazılar gibi yalnız başına bırakmamış, bü malirem defterin içinde bile ona dala gizli çok gizli bir yer ayırmıştı, O yaprık- ari açmak, içindekileri okumak istedi, Fakat o sekiz sene evvel w yapraklar bir daha okumamak hatta düşünmemek izre kapamıştı. Fakat kendisine otlüri yazdırın arkadaşı düşünmemek mümkün mü idi! İMemen defteri kapadı ve gene çekmeveye yerleştirdi. Bonrü çenesini iki ellerine dayadı. Uzak bir hayali canlandırmağa uğraşır gibi kıvramlı, gözleri bir nok- taya dikildi, alnında beliren çizgiler derinleşti. Şimdi gözlerini kapamış onu yalnız onu düşünüyonu. Re- yazlar içinde bir hayalin «Ben Hoca olacağım, bik bassa genin çocuklarını okufacığım!» dediğini işitir gibi oluyordu. Sekiz sene evvel Onu en son gördüğü gece hatı rasında canlandı. Elektrikler, türlü renkte o işıklar, kalabalık bir insan kütlesi, Heybeli adadaki Bâliriye mektebinin müsameresi! Genç adam bunları bile en ulak telerruatına kadar hatırlıyordu. Çünkü davetliler arasında odu vardı! Kesik siyah saçları, koyu kahve HOCASI rengi gözleri, beyaz esvabile Emel ne kadar güzeldi, Bir de göne kizla berber Kendi hayalini yalızen bahçenin bir köşesindeki çam ağacının altında gör- dü. Ö uzaktaki insan kalabalığını, ışıkları, müsiki, hepsini unutmuşlar. Genç bühriyeli ilk defa olaraE 0 gece Bmelin bileklerinden tutmağa, onu kendine doğru çekmeğe cesaret etmişti. Fakat Emel Oyu ellerinden iştemiyerek kurtulmuğ, arkadasının gözle- rine garip bir vaheetle bakmiştı, Cünkü gene kızın aldığı o terbiye onu kendi hislerine bırakmaktan menediyordu.. O yaman genç wdam ellerini kavuşturmuş, bü beyüzli üfak kiza derin bir hayrüt ve sevgile bakarken, «Emel zevecm olacak min?» diye sormuştu. Emel o ğüman gözlerini indirmiş, koyu başı gayri ihtiyari önüne doğru düşüvermişti. Çünkü o nişanlıydı ona, onu o kadür sevmesine Tüğ- men seyet« diyemiyecekti. Biraz düşündü, sonr başını kaldırdı; yumuşak fakat acı bir sesle kendi kendine vendiği Okarum önü övlenmiyeceğim ki, eğer evlenmiş olsaydım alacağım adam sen olurdun! Fakat sen evlen benim hatırım için evlen. Çünkü ben hocü olacağım ve bilhassa senin cocuklarım oknlacağım.. güylerdi. «Den bi Yumuşak bir elin tomus genç adamı hayalinden uyandırdı geveesinin müşfik sesi «Ahmet», diyordu, seni o düşünceli görüyorum. Hadi kalk yemeğe gidecesiz.» Tüm bu sirada Odaya ini mini kızları Reyyan girdi. Bu dört yaşlarında kadar bir çocuk- im. Babasının dizlerine sarılarak «Babacığım, beni mektebe ver ben artık büyüdüm.» dedi, genç adam gülerek «Peki, Reyyan, seni Emel hovabhürünun mektebine vereceğiz» dedi. Keyyan <Emel hocahunı- mın mektebine gideceğim, Emel hocahanının mektebine gideceğim» diye ellerini çırparak koğur. ken, babası bir hayuli görüyordu. Kızı 19 yaşında bir Lise talebesi, sıhhatli sarısın bir kız, Emel gümüş suçlı, güler yüzlü bir hoca, bu güzel genç kıza fazilet ve iyiliğin bir gaye olduğu- nu söylüyor. Bebek 1931: Mevhibe Riza d # 2 7