8 Ocak 1931 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6

8 Ocak 1931 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

82 UYANIŞ No.1795—110 Kara cehlin yaptığı kara gün vesilesile bir musahebe “Kara cehil ile sarıklı, kavuklu mürayilik yine kan döktü ve içti. Kurunuvustada bile nadir görülen vahşet eserini Menemen kasaba- sında yaptılar, Kara cehlin bn memlekette her şeye hâkim olduğu gamanları yaşamış olduğum için onun iç yüzünü iyi tanırım. Beni, Zindan Kapısinda baba Caferin on metrelik tespihinden çocuk iken çok geçirdilerdi; evinizde arasıra başım dan kurşun dökülürdü; bana, boynumda mavi boncuklu, kaplumbağa kabuklu ve karine boy- nuzlu muskalar taştırtılardı. Mahallemize yakın bir yerde yangın çıkarsa pencarelere yazılı İâvhalar asarlar ve evimiz yanmayacak derlerdi! Müneccim başının her sene Cıkardığı takvime bakıp hayırlı gün seçmeden yola çıkımazdık. Doğacak çocukların kundaklarımı Merkez efendi İirbesine gönderirlerdi. Eski kamışkalemlerle ilk yazı yaznmğa başlamadan evvel benim ka- İemlerimi, Vezir Haninin arkasına tesadüf eden ulak sokaktaki yeraltı türbesinde yatan babanın sanduka kavuğuna üç gün yerleşlirmişlerdi: ben, Eüyn o sayede inci gibi yâzü yüzacaktm! Sonra kavuklu hocanın karşısında rahle önünde diz çöküp senelerle Anlamadığım arabi Sari, Bina, İsapuci okumuştum ve anlamadı- Kun dilden olan bu beyin törpülerile kıymetli senelerimi heba cimiştimi Abdülhamit zamanı sarıklı, kavuklu, külalılı başların, asâlı ve tespilhli sellerin en parlak devri idi. Yıldız sırayının bir tepesinde şeyh Ebülhüdanın dergâhı vardışyıldıza çıkan yolun orlasındaki alışap caminin yanında elyanlı Zafir adlı başka şeyh otururdu. Tekkeler, medreseler, hacılar, hocalar ve şeyhler çok tevacdn idi ve hepsi imürayiliği, menia'at temini yollarım iyi bulmuşlar ve çok kârlı ağlar kurmuşlardı. Merlreseye giren Anadolu delikanlıları; İkifasina sarmisağını sırınta askerlik hizmetinden muaf olurdu; ramazanlarda, bayramlarda, Medreseler ikramiye aalirdi; kurban dağıtılırdı, fotla ha- girdi. Sonra köylere, şehirlere cerre çıkarlardı ve tam kelimenin manâsile para çekerlerdi. İstanbuldaki büyklerin oğulları, hele Şeyhislam ve Kazesker zadeler daha beşikte iken ilmiye tütbeleri alırlar, arpalık ve samanlık maaşına “konarlardı, Gençler hiç tıraş olmazlar, ihliyarlar yuvarlatmak için yanak altını tıraş ederler, gözlerine siirme sürerlerdi. İşle benim çocukluğumda yani 50 sene evelden ve 20 sene evele gelinciye kadar İstınbul böyle idi ve Anadolu bundan hisse alirdı. Böyle Hipentik, uyutucu bir muhitte yaşayanların beyinleti mutla- ka örümeeklenirdi ve ben bundan kurtuluşumu rahmetli amcam Ali beye borçluyum. Çünkü bütün Jusim ve akrabam ham sofü, ve âna tarafımınn hepsi sarıklı ve Payeli güruhtan idi ve onlarin tesiri altında bende Wipnotize olup kalacaktim. Kendi tabiri gibi, Hanyayı Konyayı ellerinde Karanilık etmiş olan « meam bana düima derdi: <Evlit! sen hacılara, hoyalara inanmı; onlar din namına bazergânlik yapar bir alay hasır vivicilerilir; dinin İazitleri ile hiç alış verişleri hepsi mürayidir!* ve sonra ilâve ederdi: — Bak filâna: oğlan peşinde koşar; içer, rüşveti ve hakki pilav gibi ver; kendini art eteğinde namay kılınır gösterirken hep valan söyler ve âlemi dolandırır. Bak filâna: iki ya- köndu | dolaşmış, Yemen Veysel yü vet iyi lan şahitle üvev kardeşinin mallarına bak ötekine; dergâhta zikirden çikımcaı eşkiya gibi yolda adam soyar! Arenanın sözleri bana tesir eyliyordu ve ben daha küçük yaşta bü sarıklı ve kavuklu kürü- ha şüpheli kümlerimi vernüştim; Yalan onlarda rüşvet onlarda, mürailik onlarda, günahların envai onlarda idi ve sonra mütliiş surette yenilik ve terakki düş- mamdırlar. Kimsenin gözünün açıldığını iste- mezler; Âlemin gözüne çektikleri perde siyesinde kendilerinin igrenç iç yüzlerini saklarlar. Sarayda. fetva eminleri gördüm ki, mekruli- tar diye gümüş liğende el yıkamazken kırmızı kese dolusu Eevtülmal parasını, havam olduğunu bilerek fütarsuz cebine indirirdi. Ne dergâh şeyhleri tarırım ki evlerinde akşamları on sofra fukaraya yemek verilirken bütün civarın köylü- İerini haraca kesmiş ve onlardan topladıklarile malı Karına sahip olmuştu ve vatak odasına her akşam başka bir genç mürit alıp yatardı! İşte bütün memleket bu muzür guruhun tesiri altinda yaşadı; ve bu tesiri ancak ilim ve itfan dürnü kaldırabilir. İlim ve irfan nuru milletin muhtelif tabakalarını yayılincava kadar halk bakivordun ve nihayet bütün bhü-

Bu sayıdan diğer sayfalar: