96 UYANIŞ No.1795—110 TALUA'NIN Meuharrini; William Somerset Maugham — Burüdan liareketinde Vürije SİZ gis çeceksiniz, Mr. Maekiitosh dedi. Adada hep sizi seviyoruz; yerlileri anlıyorsunuz. Artik onlara eski vakitlerdeki gibi, muamele etmemek gerek, çükü şimdi okumak Oyazmak biliyorlar. Bir valinin tahsili olması lâzım, Walker, benim gibi, bir tacir den başka bir gey değildi. Teresa'nım gözleri parlıyordu. — Sırası geldiğinde, eğer bir şeye iltiyaç olur bizden emin olabilirsiniz. Bütün reizlerin bir istida ile Apiw'ya müracantlarmı üstüme alıyorum. Maekintosh kuvvetlerinin çekilmekte o olduğunu hissetti, Miç bir süretle, Wülker'in yerine geçmek halırını gelmemişti, o Doğrusu, adayı onun kadar iyi bilen bir memur yoktu ama! Birdenbire, ayağa kalk. Ve müsaade alıp eve döndü. Bu artık Odasına teveccüh ederek, yazıhanesine seri bir nazar atfinden sonra, kâğıtları altüst etti, Tabanca orada değildi. Kalbi durdu. Hummaya tutulmuş gibi titreyerek gözlerin içini, koltukların üstünü, her tarafı aramağa koyuldu. Fakaf, hiç bulabilmek ümidi olmaksızın, Birdenbire, Walker'in samimi, ve kaba sesini duydu. — Gene orula neler yapıyorsunuz, Mae? Titredi. Walker, kapmın eşiğinde o duruyorün. Gayri ihtiyari bir hareketle, Maekintoslı, yazihanesini selr ivin arkasını döndü, — Gene temizlik var! diye Walker alaya buşladı. Kir kisrağı koşmaları için emir verdim; Tafoni,ye yıkanmaya gidiyorum. Daha iyisi benimle beraber geliniz. Mackintosh başıyla Kabul işareti yaptı. Walkerle beraber olduğu bertarafı. Üç kilometre meswlede dar bir kuya sırasını. denizden ayırdığı sun'i bir havuz vari. Vali, sahilit menba fışkıran muhtelif noktasında, büülarlan vucuda getirmişti. Okyanosun ağır hara retile anükayese olununca, bujsu, serin, ve kuyvol verici İdi. Arabaları sessizce çimenli yolu takıp etti, Böylelikle, bazan çukurların deniz tarafından ıslanmış mahallerinde suyu fışkirlarak, kalübeleriyle ulen şeler, müddetee,, tehlike Müdürü mes'ul: AHMET İHSAN KOM ANI İli KRAL Mütercimiz Hayri Aziz beyaz şapel otrafında dağılmış çanları hatırlatan iki köy geçtiler. Üçüncüde, yere basip, hayvanı bağladılar. Ve, dört beş gene kızla, bir düzine kudar “ocuk tarafindan tâkip edilerek havuza teveccüh ettiler, Biraz sonm herkes çabalamak, gülmek ve şarkı çcağırmakta ii. Walker, Lava-Lava ile, ağır bir yunusbalığı gibi her cihette yüzüyordu; İmyasız ağız şakaları yaptığı kızlar, altından dalıyor, tâkibinden kutülmakla eğleniyorlardı. Nihayet, yorulunen bir kayunın üstüne serildi; genç kızlar ile oğlanlar etrafını aldılar: sanki bu mes'nt bir gile idil Kon ihtiyar, pırldayan kalatasındaki hilâl şekilli bayaz saçlarıyla, yarı insin yarı balık deniz perilerinden birini hatır wi atıyordu. Maekintosh sözlerinde sarip bir tatlılık şuleşi açti. — Bunlur iyi eocuklurdır, dedi, beni babaları gibi telâkki ediyorlar. Ve, hemen, genç kızlardan birine dönüp kahka halarla gülmeğe vesile veren edebe mugayir bir mutalenda bulundu; Mackintosh giyinmeğe başlamıştı. Titrek ouzuvlürnı, kendine gülünç bir tavur vermekteydi. Bir zavallı oDonkişol'a benziyordu. Walker, boğuk gülüşmelerin selâmladığı envai türlü kaba muziplikler yaptı. Maeckintosl, gömleği ile cenkleşirken gülünç vaziyette olduğunu hisseti; fakat, alaya nefretle bakıldı. Sessiz, ve çok kızgın bekliyordu. — Eğer, yemek saatini kaçırmak istemiyorsanız, biraz çabuk davranmanız lâzım. — Pena «ocuk değilsiniz ama, Mac, aptalsmız. Muhakkak bir sev yaparken diğerini düşünüyorsunuz. Bi yaşamanın iyi tarzı değildir. Bu sözlere rağmen, ayağa kalkarak elbiselerini giydi. Acele etmeksizin, köye geldiler, koylüler ile neş'eli bir veda'dan sonra, eve döndüler. Yemeği müteakıp, her zamanki gibi, Walker sigarasını yakarak dişarı çıkmağa hazırlandı, Mackin- bölün üni bir yılğınlık sardı. — Bu birkaç gün, gece, yalnız dolaşmaktın ihtiyat- sızlık bulmüiyor mısınız? Valker, oOyuvarlak, Ve bakıyordu. mayi gözlerile dikkile — Devamı var — AHMET İHSAN Matbaası Limited