No. it41—56 UYANIŞ 53 PARAMIZIN KIYMETİNİ BİLELİM İş Bankası yucu kusurunu gençliğine bağışlar. Şair de hu yolda durmadan çalışırsa bize daha nefis eserler verebilir. « Yirmi Yaş» a gelince; daha kitabının ilk sahife- sinde samimi bir itirafta bulunan şair, şöirlerinde der- hal vadini unutuyor. Girdiği mevsua çalakalem bir hizla başliyor. Şair heycanlıdır, fakat sönüyor. harareti çabuk Her vadide neler aramış. Bazan Anadolu'da gezmiş, hasret derdini dolaşmış, her çeşitlen kendine nümu- duymuş, kaybettiği sevgilisini aramış, sönen hatıraları nt ihya etmiş, hisleri çoşkun, yazıları bilhassa samimi- dir. Şairin olgun kanatları var, çok eski mevzulara ye- ni bir ahenk verebiliyor : İnsanların taptığı dört kalın kitap bile Ne kimseye bu kadar dert verdi, beycan verdi (*| «Venüs3 diye yapılan mermere bile, bile Anladım putperestler niçin öyle can verdi. Şairin hisleri taze ve temiz, ifade tara oldukça ye- midir. Hülâsa bu tki şür kitabı birer taze demettir. Ihsan Nuri (9) «Heyecan» kelimesinin «heycân» şekline sokulması mühim bir hatadır. Gençlerin yazılarında bu gibi lisan hatalarından sıyrıl- maları temenni olunur. «Uyanış». kumbaraları İngiliz edebiyatı : Sonbahar yaprakları «R. L. Stevenson» dan: Yalçın kayaların üzerinden hırçm bir şiddetle esen Bora birgün ağaçlardan dökülen yapraklara dedi ki: «Geliniz, küçük yapraklar, geliniz. Yaz bir- denbire hayal gibi uzaklaştı; havalar gittikçe soğu- mağa başladı. Kırmızı ve altın renkli elbiselerinizi giyiniz, benimle engin ve sonsuz ovalarda koşunuz.» Rüzgârm bu muhteşem feryadı üzerine bütün yapraklar — velasız âşıklar gibi — ağaçları terketti- ler. Sararmış tarlaların üzerinde dansettiler, küçük fakat elim mersiyeler taganni ederek Boranın önüne katılıp uçtular. ? Bir zamanlar şahane yeşil renklerile sevgililerini hakir gören bu zavallı «Sonbahar yaprakları» na İş yumuşak ve beyaz bir nisyan'mantosu örttü. Hasan Refik