No. 1741— 56 Asri izdivaç - Fransiztadan naklen - — Neredesin Leylâ? karanlıkta ne yapiyorsun ? Genç kız bu sesle, pencere önünde oturduğu kol- tukdan sıçradı. Akşamın koyu gölgeri odaya kesif hatlar şeklinde inmişti . Ablasının kendini bu rüya âleminde görmemesi için, onu karşılamak üzere yerinden kalkmak istedi ; fakat bir ande hayal dolu gözleri kırpıştı : Tavandan inen bol bir ziya kümesi, genç kızın deruni iztirabile eğlenir gibi odanın munis karalığı üzerine bütün neyesile dökülmüştü . Ablası eşikte, kardeşinin süzgün, san çehresine hayretle karışık bir tecessüsle bakıyordu : — Nel, ağliyor musun Leylâ? diye küçük karde- şine » yaklaşı ; Bu müşfik ses, bu candan kucaklanış genç kızın yanan kalbine bir teselli gibi aktı. li başını abla- sının omzuna dayamış, hunçkınyor Onlar öksüz, kimsesiz, yalnız Gi için yaşayan iki kardeşdiler Leylâ henaz yirmi yaşında, ablası Seza otuzuna yaklaşmış dul bir kadındı. Kocasının ölümünden sonra, küçük kardeşile şehirde uzak bir sayfiyede, gürültüsüz, sakin bir hayat sürüyorlardı. Çılğın bir sevği ile birbirlerine bağlı idiler. Leylânın ehemi- yetsiz bir üzüntüsü ablasının kalbini sızlatırdı. Göz yaşları içinde genekizı sedire çekti : — Pencire önünde ne yapıyordun - Bâkayım? raya tesadifen oturmuştum. rl düşunme- yördüm, Çok sinirliyim abla, hepsi gl — Sus kardeşciğim; yalan söyleyorsun Evet, Leylâ yalan söylüyordu. Ablasının anlıyan bakışları altında gözlerini indirdi. — Birini gözetliyordun değil mi Leylâ? Nejadımı? Gençkızın titrek dudaklarından boğuk bir sayha taştı; sonra inkâr etmek ister gibi : — Oh! hayır... Hayir... aldanıyorsun... » Ablası kat'i bir sesle: — Yemin et inanayım dedi. Lelyanın bütün cevabı, yeniden gözlerinden inen yaşlar oldu . Kalbinin derinlerinde yerleşen sırrı, bir seneden fazla bir zemandan sonra nihayet itiraf edilmişti. On sekiz ay evel bir gazinoda Nejada tesadif et- mişti, O bir ziraatçinin oglu idi. Ziraat mektebinde bütün seneyi ailesinden uzakta geçirerek, nihayet vakans için doğduğu eve gelebilmişti. Küçük sayfiye- nini yegâne temiz ve kibar eğlence yeri olan bu gw zinoya civarın bütün tanınmış aileleri gelirlerdi. Eski bir aile dostu vasıtasile iki kız kardeş, Nejatla tanıştılar. Aaralarında hoş bir arkadaşlık başladı, Bir zaman &onra, Leylâ, istikbale ait rüyalarında Nejadın mühim bir mevki aldığını hissetti, Ona karşı lâkayt değildi. Genç çocugun da kendisine yabancı hislerle bakmadığını anlamakta geçikmedi. Her hâlde bir gün ona kalbini açacaktı, Fakat, günler aylar mütemadi bir süküt içinde geçti, Leylâ artık ümidede cesâret edemeyerek ken- dini yöse kapdırmış, muztarip bir varlık olmuştu. UYANIŞ Ablasına daha ziyade sokularak asi tek- rar biçkırdı. Seza bir lâhza duşündü, sontar — gaybedilimiş değildir, sevğili çocuğum. yer EN daha sabredeceğine' söz ver, Sora yemin bu müdet zarfında kat'i kararı ğinde Leylâ ablasının fikrini anlamak i« fakat Seza düşüncesini gizliyordu. « Ertesi gün, getiçkadın küçük onda b ken, #okak kapısının zili ile bütün Vue hisseti, İhtiyar emeli getirdiği K eli #itreyordu. sevinçle bmp — Telefon abe hayret ekini raya kadar yorduğum için affınızı dilerim. Fahab 06 kadar müşkil bir mevkide olduğumu öğrenince e ciiretimi mazur göreceksiniz. Bana EĞ Zİ meyecegnize kanaatim var. Muhatabının cevabım beklemeden “devamet i — Evela size itimat ederek vereceğim vazife hüke kında ketum olacağınızı bana vadediniz. Lise arkâdüş- larınızdan biri hakkında sizden : gayet mahremane bazı malümat olmak isteyorum, Nejat, gayrıihtiyari bir hareketi mnenzedememişi ; — Affinizi rica edeirm hanımetendi; vim birşey anlayamadım; bununlaberaber,.... Seza, mütebessim, başını eğdi :— Müsaade edinin tamamlayım: Küçük kardeşim için bir izdivaç tasavuz rundayım. Çok ihtiyatla hareket etmek istiyorum: Kimsesiz bir kadın için bu çok müşkil bir iş. Görü- yorsunuz ki mes'ele çok mühim. Ondan cevap bekler gibi durdu. Uzun, saatlerce uzun bir lâhze ikisi de sustular. Nihayet Nejat mırıldandı : Şüphesiz bu izdivaç Leylâ hanımın arzusu ile olüya or “değil mi efendim eza, genç ri sönük bir sesle konuşduğuna dikkat ediyon — Büyükbir sibel kabul ettiğini zannetmiyorum, Fakat o makuldır. Benim sözümü yapar. Nehat yeisle: — Bu izdivacı teklif söle SİZMİSİNİZ hanımefendi? Seza metin bir sesle devametti ; — Şüphesiz kar deşime kalbi bir âlâkanm tevlid edeceği izdivacı ter cihederdım. Fakat kısmet böyle ne yapalım... Karşısındakinin gözlerine bakarak sustu. Genç çocuk sessiz ve hareketsizdi. Seza devametti ; — Leylanin kalbindeki insanı tanımiyor değilim . Acaba bunu sizde benim kadar tanıyor musunuz? Nejat cevap vermek istedi, fakat söylemeye vakit bulamadan , Seza telâşla kalkarak ilâve etti: —Bunu evelâ kendisine sormak daha doğru olacak. Ve birden kapıyı açi, Bu, o kadar ani olduki, Leyla muhave- reyi dinlemek için gizlendiği yereden kaçamadı, göz- lerine kadar kızararak ablasının kollamna atıldı, Şaş- ın şaşgın lime ii — Niçin yalan söyleyorsun abla? bu çok fena i Ablası, coşgun bir sevinç İçinde cavap verdi : Nağl intihabımı “beğendin mi Layla? çepe ahin beraber bâlâ sm era ark devameden muhatabına elini verirken tmesini de bilmelisin ! Bonra rakihhk eri per iğini düşünerek kendi kendisini tebrikeden Nejadin kollarına gi Konka yar vaşca, itti. X yaa k idıkö ; id) “ Bedia Fahri