No. 17372552 İstanbul, 26/11/929 Uyanış (Servetifünun) başmuharriri muh- terem üstadım Ahmet İhsan Beyfendiye Pek muhterem hocam, Uyanış'ın son nüshasında münderiç ve men- sup olduğum müessese ve bendeniz hakkında çok iltifatkâr makalenizi memnuniyetle okudum. 'Türk tüccarının her türlü muavenetten mahrum bulunduğu bir zamanda yekdiğerine yardım kas- tile teşkil ettikleri Adapazari Türk Ticaret Ban- kasi on altı senelik hayatının son senelerinde biraz canlılık ve faaliyet göstermiş ise bu, an- cak, Cümhuriyet Hükümetinin ve onun çok kıy- metli ricalinin açtığı feyizli yolda ve büyük milli müesseselere imtisal sayesinde mümkün olmuştur. Ve kemali iftiharla itiraf etmelidir ki bankamızın faaliyeti ve muvaflfakıyeti ikti- sadiyatın en Zor işlerinde Türkün kabiliyetini ispat eden İş Bankası'nın az zamanda gösterdiği faaliyet ve muvaffakiyetler karşısında çok naçiz kalır. > Şüphe yok ki bankacılık sadece ikraz ve istikrazdan, tevdiat kabulünden ve havale işin- den ibaret değildir. Memleketin iktisadi hayatı, beklediğimiz mes'ut neticeyi göşterebilmesi için ticaret âlemi, büyük milli bankalarımızın nazımlık vazitelerinde muvaffakiyetli adımlarını bekliyor ve çok derin görüşlü, azimkâr ve müteşebbis müdürü Celal beyfendinin ve liyakatlı arkadaş- larının himmetile muhtelif iktisadi sahalarda çok büyük teşebbüslerine şahit olduğumuz İş dankasını takib ediyoruz. Paramızın istikrarı ve mali ve tüccari işlerimizin inkişafı emrinde Devlet Bankasının teşekkül ve müdahalesine intizar ediyoruz. - Hükümetimizin ieşebbüsüle teşekkülü yak- anası her zaman ayak üstünde durdular, Alınlarını göklere gösterdiler, Ana oğul kayaların yosunlu omuzlarında Türk kağanlarının taht kurup oturduğu KUT dağını ararlardı. ULUN Bİ*ER beslediği kızıl bakışlı doğanın (4J birgün yüce eyvanları saran Üren gülleri/?l içinde yaşamasını: düşündü. Timuçin'i daha on iki yaşında ak kemikli bir konkurat kızına nışan- ladı. Bilmez misin, altın hanların anası! Timuçin oğul- larınla savaşırken konkuratlar taş temrenli oklarını senin bağrına attılar, ULUN İ*B sözü geçer bir Moğol kişisile evlendi. Bu da öksüzü içindi. Kızıl bakışlı kartalın tarihle çarpışacağı ilk tehlike ve ölüm daki- kasında, üzerine kanatlarını açacak âk tuğlu Sunkur- lar tutup pençelerini bilemek istiyordu. Halkın Put Tanrı dediği Moğol gökçüsü Cengiz'e ne kadar yardım- lar etti ! Kışın soğuk günlerinde çırçıplak dağlardan iner :- Gök Tanrı ile konuşmaktan gelirim.O yağız yeri Timuçin evlâtlarına verdi.» diye haykırırdı. Bu Put Tanrı Cengiz'in yabancısı mıydı? Kendi üğey karde- şidi. Ulun İğe doğanı yalnız aklı, zekâsile beslemedi. UYANIŞ 645 laşan Devlet Bankası, ve mahâlli ihtiyaçların mevludu ve onün canlı bir ifadesi olan küçük bankaların her memlekette ve her işin bidave- tinde olduğu veçhile iptidai ve dağınık olsa bile memlekete yabancı olan müessesata' nazaran çok samimidir. Vaz'iyet ve imkâna göre çok musait, büyük milli müesseselerimizin gidişine ekseriya uygun bulunan mesaimizin ve halkımızı kismen olsun kredi ihtiyacına çaresaz olarak amansız murabahacılıktan kurtarmağa' ve tüccar ve halkın kendi ihtiyaçları için iştirak ve ta- sarrufa ve mütekabil emniyet ve itimada sevke ve bugüne kadar muattal kalan küçük tasar- rufları semeradar kilmağa matuf teşebbüsatının tanzimi ve meşhut bazi hatalı adımların tashihi ve gayrı tabiiliklerin izalesi ve medeni memle- ketler de olduğu gibi büyük ve küçük müessese- lerin iktisadi ve mali sahada vukuflu, hesaplı, ahenkdar ve mütesanit bir surette yürümesi dahi mevcut büyük milli müesseselerin ve muvaffak ve mücerrep rüesasının delâlet ve irşadile kabili husuldür. Vukuf ve tecrübemin çok fevkinde bulunan bankacılıkta ufak tefek bir muvaffakiyet istih- saline ve ilk teşekkülünden beri başında bulu- nan emin bir heyetle halkın teveccühünü celbeden ve muhtelif hadisat arasinda hayat kabiliyetini göstermiş bulunan bu en eski mahalli bankamızın inkişafına biraz tesirim oldüysa bunu da muhterem üstatlarıma ve benim için en büyük bahtiyarlık ve saadet olan teveccüh- lerine ve milli müessesatın ve tüccarın itimat ve müzaheretine mazhariyete medyunum. İhtiramlar ve teşekkürlerimin kabulünü ve çok kiymetli teveccühlerinizin devamını diler ve ellerinizden derin hürmetle öperim, üstadım efendim. | Adapazarı Türk Ticaret Bankası Müdürü ASIM Savaş meydanlarında bayraklar, tuğlar taşıyan kolla- rile de ona analığını gösterdi. Fakat bunlar ne icindi? Millet kaygısı için mi? Yoksa maksat taht mıydı ? MoğollarAsya'yı kendi malikâneleri sandılar,Bvlâtları arasında bölüştüler, Millet birliği fikrini Türk'ün şanlı mazisinden koparıp aldıktan sonra biri Çin mabetle rinin eşiklerine kapandı: Kobilay! Biri Bağdat yolla- rina düştü: Helagu! Evvelkisi Türk birliğinin yerine Hanlarım saltanatına sarıldı. İkincisi, halifeler salta- natını istedi, Sonra herşey eski haline dönmedi mi * ULUN İ*E bir millet otağı değil, bir hanedan yurdu yaptı. Ben tacı ona götürdüm. Alıp giymedi. Yere çaldı. Sultanlar tekrar haykırdılar: — Ya bu taç kimin olacak ? Tata Tangu hikâyesine başladı . sonu gelecek nushada Samih Rifat ll agiz yetiştiği Moğol sülâlesine Börciyenler denilirdi. Börcigenler, kırmızıya mail koyu elâ gözlüler demektir . (2) Üren- şehir, kalâ harabesi. Üren gülü-yabani nestren,