. N0.1711—26 N UYANIŞ an 2 Yemende bir kabile reisinin evi ve müdafaa kulesi. somyası ipten örülmüş, 30 santim irtifâıda dört ayaktan ibâret birer kerevetten mürrekep. Yolcunun beraberinde yatağı varsa üzerine se- rer ve uzanır, Şu kadar ki pek mebzul olan pirelerin hücümuna dayana bilirse!.. Fena bir tesadüf: iki gün evvel Hüdeydeden yola çıkarmış olduğumuz yolda kullana cağım bekle- eşyamı hâmil esterler, bu köyde beni yeceği yerde ertesi sabah gidilecekSeb'a mevkiine gitmiş, orada bekliyor- larmiış; bunu Bacile gel- diğimde (o öğrenmiştim; çâre yok; nasıl nasıl bu bü o- dasında geçireceğim; Şü- geceyi Beheyhın kür ki pardesümü, kalın paltomu elbise bağı için- de,çantalarımla yanımda bulundurmuştum; ece, genişce on bağı, kerevetin üstüne serdim, üze- rime de pardesüyü örttüm; tali'ime fazla serin değildi, yahut bir kapısından başka menfezi olmayan oda rüzgâr alacak halde değildi. O geceyi beyaz, ama öyle bildiğiniz süku- netli değil, iğne fıçısında hareket halinde ge- çirdim; fecirle beraber yerimden ' fırladım, bu cin taifesine mensup göze görünmeyerek mu- ziplik eden haşarâttan kurtuldum; ama şikâyet ediyorum zannetmeyin, ben gene memnundum, çünkü kıyası hiç yoklama etmeyi unutmamalı!. Yarım saatta otomobil beni Seb'a mevkiine götütdü; orada bizim üç esterle bir merkebi bekler bulduk. Bilseniz, o güzelim, nazlım, kıymetlim, harap ama pek makbul, otomöbilden inip de estere binmek ne feci bir tesir bıra- kıyor!.. Bizi bırakıpda oradan sur'atle geri giderken insana bir mahzunluk çöküyor; sanki kerevet üzerinde, imişım gibi her tarafım Yemende sabanla toprağı süren işçiler. en aziz bir yakinından ayrıliyormuş gibi... Ceheyha, 'oradan da Seb'aya varıncaya kadar rast geldiğim köylü yolcular bana pek garip göründü: yayan olarak bir erkek, bera- berinde bir veya iki çocuk, bir de merkep üzerinde bir kadın; erkeklerin başında bezden sargı; kadının başında da koyu renkli bir örtü onun üzerinde de - affedersiniz birde tenekeden küçük çocuk “lâzımlığı vardır ya tipki o bi- çimde — kenari Siperli, ortadan uzayan, mah- yahut hurma rutu - nakıs, sivri tepeli hasır, yaprağından örme bir şapka.. Hüdeydede, aynı biçimde ve fakat tepesi daha kısasını bazı erkek köylü ve askerlerde görmüştüm. Askarde dediğime bakıp da bütün askerin şapkalı olduğuna zâhip olmayınız; bura- nın askare mahsus kıyafeti yok; adım başında eli tüfekli; beli fişekli bir efrat görürsünüz; muh- telif kıyafette... Kiminin başında; dediğim gibi hasır şapka, kiminin başında bir sargı, kiminin sarık gibi bir şey; renkcede azçok farklı kimi- nin entarisi koyo mavi, kiminin beyaz, elhasıl bukalemuni bir sürü ,,. AES : p ©“ Bunun sebebi her züm- renin başka bir kabileye 4 mensup olmasıdır: Bun- lar yeknasak asker kıya- fetini henüz kabul etme- mişlerdir Yolda ama Tihame dedikleri ova yolunda rasgeldigim bütün kadın- ları şapkalı gördüm; san- ki bunlar Avrupalı ka- dınlarmış da buraya gelmişler zanedersinizZ; lâkin bir kere dağ kısmına geçildimi artık şapka görünmez olur. Bu, şapkalara zellabe ismini veriyorlar ki harfiyyen < gölgeleyen » manasınadır. tabii bunlar şapkayı Avrupalilar- dan almadılar; nasıl alsınlar ki Avrupayı goör- müş bile değildir; belli ki iklimin icabı, onlara böyle bir başlık kullandırınış; biz de kalmadıya bilhass gene bazı Arap müslüman imüteassıpları- Yemende ekin tarlaları.