No. 1697—12 UYANIŞ 187 matbaa küşadını çalışırken, şehislâmdan fetva Şir; istemiştir. Verilen fetvada ise hadis, kelâm, fkıh : Aşk ormanında gibi eserler hariç bırakılmıştır. Her halde (300) Ki şene matbaacılığı tekfir eden bir medrese mantığı - Elinde bir yelpaze, saçında bir gül, olmasaydı, fetvaya lüzüm görülmezdi. (Selm Nüz- Çiplak, beyaz vücudu örten ince tül het) B. bu hususta diyorki : Altında bir periye benziyen Sultan | Ya reayanın yaptığını yapmak ie Geçiyordu bir akşam mehtapta kırdan. lardı, Veya muhit hazır değildi! | “ Bizce bu tetkik şekli kâfi değildir. Medre- se matbaacılıktan kuşkulanmış ve matbaayla birlikte Avrupa ilminin Türkiyeye girmesin- den korkmustur. Bu düşünce ile matbaa tekfir bile edilmiştir. O devirlerde, medresenin irti- cakârane haraketlerine müuarız bir fikir cgreya- nı yine mevcuttu. Esasen Türk nüfusunun yüzde sekseni mevlevi, bektaşi, alevi tarikleri- ne mensuptu. Bunlar medresenin düşmanlarıy- Etrafını bir sürü ceylan çevirdi; Yürüdü, karşıdaki ormana girdi; Bir ağacın altına oturdu mahzun. Sihri vardı her yanda gümüş bir tozun : Fakat ona bu mehtap ölümden kara, Hicran ufuklarından' esen rüzgâra Sordu haber var mıdır sevdalısından, İçin için aşkını ağlıyan Sultan. dı. Sonra | İbrahim Müteferrika | gibi bir çok id münevver avrupalılar türkleşmiştiler. Bu kuv- Rüzgâr yalnız inledi, yalnız hıçkırdı. vet matbaa ile yeni fikri elbette müdafaa ede- Çılgın geçen kanatlar dalları kırdı. cekti. Demek, ki Türkler ilk zamanlarda mat- En acıklı, en derin derde müptelâ baacılığın umumi hareketi içine girmek iste- Bir öksüz kız hüznile Sultanın elâ mişlerdi. Gözlerinden süzüldü son hicran yaşı ; Matbaa fikri (İbrahim Müteferrika | dan Düştü hemen arkaya nazenin başı. mi yoksa | 28 Mehmet Çelebi | nin oğlu Son nefeste kimseler yoktu yanında; (Sait) Efendiden mi gelmiştir ? Ağlıyordu bülbüller aşk ormanında, Bu, halledilememişti. |Şelim Nüzhet) B. ise, 4 dediğimiz noktayı da aydınlatmaktadır. | Sait | Ef. Pariste bir matbaayı gördükten Elinde bir yelpaze, saçında bir gül, sonra matbaacılığın ehemmiyetini anlamıştır. Çıplak, beyaz vücudu örten ince tül Filhakika, derhal, | İbrahim Müteferrika | ile Altında bir periye benziyen Sultan uzlaşması da, eski bir münakaşanın vucudunu Böyle öldü bir akşam iştiyakından. gostermektedir. oMacaristanda oOKalvenist bir koleji ikmal eden (İbrahim Müteferrika) mat- baayı ve bunun ehemmiyetini de elbette bilirdi. Anadolu akşamı Belki, daha evelce | Sait | EF. ile görüşmüştü. - Bir mektup parçası - Mamafi, fikrin | Sait) Bi. den geldiği ve Jİbrahim Müteferrikalnın da bu fikri tatbik ey- Sevgilim, nekadar hüzünlü bilsen lediği tahakkuk etmektedir. Bu ölgün akşamın ölgün bestesi. J Z a yi pi dp | Selim Nüzhet) B. tarihin bu fasla ait zak tepelerden, dağlardan paz Aşina. olduğum. rüzgârın sesi , kısımlarını hordebini bir dikkatle izah etmek KS ., tedir. Kitabının sonundada ilk kitaplardan | i ” alınmış klişeleri neşretmektedit. Bu suretle tarihle iştığal edenlerle; Türk matbaacılığının geçirdiği tekâmiülü bilmek ve metotla çalışmak istiyenler için kiymetine- ei biçilmez bir eser Gölgeler içinde ağaçlar yorgun; Her tarafta yetim bir tevekkül var. Sanki fısıldıyor Anadolunun Uyuyan ruhuna ninniler rüzgâr. meydana getirmiştir. Sürüler iniyor karşı bayırdan ; Muhterem müellifin, bu eserin bizi isal et- Günün son ışığı vurmuş dereye. tiği tarihten sonfaki devri de, aynı üsül altın- > Bir Muğla türküsü yükseldi kırdan : i da tevsik ile neşretmesini reca ederiz. Ayşem, aygın baygın Ayşem.. nereye ? SABİH İZZET Halit Fahri