1 No. 1696—11 olduğu gibi, resim ve musiki de romantism aldı, yürüdü. Fransada romantismin başlıca ustatları olarak gösterilebilecekler: . ( Lamartine, Alfred de Vigny, Victor Hugo, Alfred de Musset ) dir. Romantism his ve hayale dayanmasına göre tatlı hislere, rengin hayallerle bezenerek insa- nların fikrinde, ruhunda daima ümitler hasıl etmelidi, nazarlarında cennetten nişane levhalar Halbuki olmadı, bilakis betbinlik, pesimism tevlit etti. Diğer görülmemişti. Fransada romantism hayatta isti- rabın tasviri yerine geçti. tecessüm ettirmelidi. Fransada böyle yerlerde bu hal bariz bir surette Sembolistler, parnasiyenler de fransız roman- tismindeki bu merareti hayatı gösterdiler. Romantism Fransada devir itibarile diğer yerlerden daha ziyade yaşamış zanolunur. Hal- buki romantism Fransaya daha geç gelmiştir, daha geç olmuştur demek daha doğru olur. Fransa laik bir hükümettir, işleri ayrılmıştır, fakat tesirinden Bir de şu var: orada din ile dünya hâlâ İranzıs milleti kurtulamamıştır. Romantizim ve istinatgâhı o- papasların lan his ile hayal papasların pek işine gelmiş- tir. Hakikatle kaçamak yollara hiç sıpmıyan, aklı mantıkla karşılaşmaktan çekinen, kaçınan papaslar adeta romantizmin Fransada hamileri olmuşlardır. ihtimal Fransada romantism dev- rinin sürekli olmasına bunun da tesiri dokun- muştur. Nihayet realizm ve notaralizm önünde ro- mantizm erimeğe başlamıştır. Romantizmin en kuvvetli muarızı rasiyonalismdir, yani ilim ve fen ile meşbu olan hakikati ancak onda gö- ren fikirler ve zihinlerdir. Fransada bu yoldan haraket etmek isteyen, kendilerine ancak ilim ile hakikati rehber gören öyle alimler de gel- miştir ki kendilerini romantizm tesirinden kur- bu halâs nasıp olmuştur. Meselâ Ernts Rönanın «Fennin- istiklâli» eseri romantik bir eser demektir, bu eser nerede, Anri Poankarenin birer fen ve hakikat abidesi olan eserlari nerede? taramamışlardır, müteahhir alimlere Fransada romantizm devri bir intibah devri olmamışlır, sari ve müstevli bir maraz devri UYANIŞ 163 şeklini de almamıştır. Hariçten gelmiş yeni moda gibi bir müddet hüküm sürdükten sonra, büsbütün zail olmamış, modası geçmiştir. A — Romantizm bir zamanlar tarihşinaslardan, tarih muharrirlerinden bir takımını da sarmışlır. Miçöle kendini romantizimden alamadıktan Fransanın en maruf müverrihlerinden bile kendi başka büna kapılmıştır. Göz önündeki eserlere bakarak zannolunabi- irki: tarih halâ romantismin tesiri altındadır, hatta biz de bugünkü neşriyata bakılınca, şim- di tarih biz de romantism devrini yaşıyor, de- mek de mümkün! Siyasiyatta romantizm, pek tehlikelidir. Hissi ve hayale kapılarak hakikati görememek diplomatlar ve diplomasi için pek fecidir. Vaktile İtalyanın 'Trahlusgarba karşı tasav- vurlarına, tertiplerine o vakitki Roma seferimiz vakıf olamamış; edememiş ise demek ki romantikti. merkezi zamanında haberdar Balkan muharebesinin tertip ve tehiyyesinde Balkan hükümetleri merkezlerindeki sefirlerimiz arasında da belki romantikleri vardı. Iktisadiyatta romantizm, bu da büyük bir felâkettir. Iktisadiyatta roniantizme kapılarak hıs ve hayal üzerine kurulan binalar birdenbire yıkı- ır, yüz binlerce, belki berhava olup gider. milyonlarca Jiralar da Bugün romantizm Avrupadan kalkmış mıdır ? Ne gezer!.. Hâlâ romantizm garpta yaşamak- tadır. Şark ise zaten romantik bir memlekettir, garba her suretle temessül etmemizle beraber, bize garptanda sirayet etmiş olan romantizmden kolayca sıyrılabilecek miyiz ?. ilme, fenne hakikatle bize pek acı söylesede kork- Buna çare arıyorsak çaresi var : tam bir imanla, dört elle sarılmak, karşılaşmaktan, mamak |.. Mahmut Sadık