14 Şubat 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19

14 Şubat 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iy No. 1696— 11 vücudümun hissettiği hayata bam- şılmaz bir sevinç, bütün bir sevinç beni ihata eder. Uyanırım, kendimi kuvvetli, daha çevik, Gölge ziyadeleştikçe, mÇ; duyarım. gelirim. başka, daha daha daha semadan inen bakarım: Şehri dalga gibi renkleri; mes'ut Geceye, bu tatlı gölgenin büyümesine nüfuz edilmez ve Zabtolunmaz bir kaplar, kendi hissedilmez teması ile şekilleri saklar, : siler, yokeder, evleri, mahlü- kları, binaları kucaklar. O zaman, baykuşlar gibi sevinçten bağırmak, kediler gibi damlar üstünde koşmak isterim ve şi- linmaz bir sevmek arzusu damar ddetli, galebe ç larımda yanmağa başlar. Giderim, yürürüm; gâl karanlık . , hayvanların ve kardeşim kaçakçıların ,dolaştik- mahallelerde, gâh hemşitem kenar larını duyduğun Parisin yakın ormanlarında dolaşırım. Çok fazla İsevilen | herşey nihayet insanı öldürür. Fakat başıma geleni, nasıl izah etmeli ? Hem onu hikâye edebileceğimi nasıl anlatmalı ?.. Bilmiyorum, hiç bilmiyorum, Bil- diğim bir o da bu olmuş bir şeydir. İşte!.. şev varsa Dün... Dünmü idi acaba? Şüphesiz dün, her halde başka bir gün, başka bir ay, başka bir sene değildi. Bilmiyorum; bununla beraber mademki gün daha yükselmedi, mademki güneş Fa- daha kendini göstermedi, bu dün olmalı kat gece ne zamandanberi devanı ediyor? Ne zamandanberi ?.. Bunu kim bilebilir?. Kim diyebilir?.. Demek, dün, her zamanki gibi yemekten Hava çok güzel, çok tatlı Bulvarlara doğru inerken başımın sonra dışarı çıktım. çok sıcakti. üstündeki siyah nehre, yıldızlarla dolu göğe bakıyordum. Seyyal. havada “yıldızlardan hava gazlarına kadar herşey parlaktı: Şehirde, ha- UYANIŞ 173 3ir tavvare hangarı gece manzarası vada okadar ateşli parlıyordu ki karanlıklar zi- yadar görünüyorlardı. Parlak geceler çok gü- neşli günlerden daha fazla sevinç verirler. Bulvarda kahveler alev gibi parlıyordu; geçiyorlar, içiyorlardı. Bir lâhza Hangi aydınlıktı ki mütec | yaldızları billurdan gülüyorlar, bir tiyatroya girdim. tiyatroya bilmiyo- sir Ol» rum. Orası o kadar dum, ve dişarıva; balkonun üzerinde- ki ziyanın keskinliğinden, muazzam avizenin sun'i iltimalarından, tiyatro sahnesi- zivaların çık. yapraklar altında yan- nin lambalarından bu çiğ ve sahte verdiği hüzünle kalbim mahzün, dışarıya tım. Kafe- konserlerin, gın yuvalarına benzedttiği “Şanzelize» ye gittim. Ziya ile ovulan kestane ağaçlarında, boyanınış fosf- or neşreden bir hal vardı. Parlak ve soluk kamer- 'Tayare leri, gökten düşmüş yumurtadan ayları, canlı ve “korkunç incileri andıran elektrik kürreleri . v — — IN, 7 e A ni Nel uçarken .

Bu sayıdan diğer sayfalar: